Translation of "Müziğe" in English

Müziğe yeteneği var.

- He has a gift for music.
- He has a talent for music.

Müziğe çok düşkün.

He is very fond of music.

Kendimi müziğe kaptırdım.

I was carried away by the music.

Müziğe ihtiyacımız var.

We need music.

Müziğe ilgi duyuyorum.

- I am interested in music.
- I'm interested in music.

- Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
- Kız kardeşim müziğe düşkündür.

My sister is fond of music.

- Başıyla müziğe eşklik ediyor.
- Kafasıyla müziğe tempo tutuyor.

She's moving her head in time with the music.

Onun müziğe yeteneği var.

She has a talent for music.

Şiir ve müziğe bayılırım.

I adore poetry and music.

İngilizceyi müziğe tercih ederim.

I prefer English to music.

Tom klasik müziğe düşkündür.

- Tom is fond of classical music.
- Tom likes classical music.

O, hayatını müziğe adadı.

She devoted her life to music.

Ben kendimi müziğe verdim.

I have given myself to music.

Tom'un müziğe yeteneği var.

Tom has a gift for music.

- Müziği seviyorum.
- Müziğe bayılırım.

I love music.

Yüksek sesli müziğe dayanamıyorum.

I can't stand loud music.

Biraz müziğe ne dersin?

How about some music?

Kızlar müziğe göre dans ettiler.

The girls danced to music.

Senin müziğe doğuştan yeteneğin var.

You have a gift for music.

Mayuko müziğe göre dans ediyor.

Mayuko is dancing to the music.

Bob rock müziğe ilgisini kaybetti.

Bob lost interest in rock music.

Bu tür müziğe hevesli değilim.

- I am not keen on this kind of music.
- I'm not keen on this kind of music.

Müziğe gitmediği için pişman oldu.

She regretted not having gone into music.

Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

Anyone can cultivate their interest in music.

O, bugünlerde kendini müziğe adadı.

He devoted himself to music in those days.

O, arkadaşları kadar müziğe düşkün.

She as well as her friends is fond of music.

Bu tür müziğe tahammül edemiyorum.

I can't stand this kind of music.

Bu tür müziğe düşkün değilim.

- I am not keen on this kind of music.
- I'm not keen on this kind of music.

Dan yüksek seste müziğe sinirlendi.

Dan was upset at the loud music.

Tom yüksek sesli müziğe katlanamaz.

Tom can't stand loud music.

O, toplumun müziğe âşık dediği kişidir.

He's what society calls a real lover of music.

Onun müziğe olağanüstü bir yeteneği var.

He has a remarkable aptitude for music.

O, müziğe çok düşkün gibi görünüyordu.

He seemed to be very keen on music.

O, her zaman kendini müziğe adadı.

He has always devoted himself to music.

Onun oğlunun müziğe doğuştan yeteneği var.

His son has a gift for music.

Bu tür müziğe özellikle düşkün değilim.

I'm not particularly keen on this kind of music.

- Ben müzikle ilgilenirim.
- Müziğe ilgi duyuyorum.

- I am interested in music.
- I'm interested in music.

Ben senin kadar müziğe düşkün değilim.

I'm not as fond of music as you are.

Tom'un müziğe göre ayağını vurduğunu duydum.

I heard Tom tapping his foot to the music.

Tom'un müziğe karşı bir yeteneği var.

Tom has a talent for music.

Tom müziğe göre dans etmeye başladı.

Tom started dancing to the music.

Kardeşim İngilizce ve müziğe ilgi duyuyor.

My brother is interested in English and music.

- Müzikle ilgilenmiyorum.
- Müziğe ilgi duymuyorum.
- Müziğe ilgim yok.
- Müzik ilgimi çekmiyor.
- Müzikle ilgili değilim.

I'm not interested in music.

O hâlâ müziğe olan ilgisini devam ettiriyor.

He still keeps up his interest in music.

Ben senin kadar müziğe çok düşkün değilim.

I am not so fond of music as you are.

Kitaplara ya da müziğe az ilgi gösterdi.

He showed little interest in books or music.

Lütfen kanalı değiştir; o müziğe tahammül edilemez.

Change the channel, please; that music is unbearable.

Tom ve Mary müziğe göre dans ediyorlardı.

Tom and Mary were dancing to the music.

Müziğe gelince benim bunun için hiçbir kulağım yok.

When it comes to music I have no ear for it.

Paramın çoğunu elbiselere, müziğe, filmlere ve arkadaşlarla çıkmaya harcarım.

I spend most of my money on clothes, music, movies and going out with friends.

- Müziği sever misin?
- Müziğe düşkün müsünüz?
- Müzik sever misin?

Are you fond of music?

Ben bir iş bulduktan sonra bile hala bir çeşit müziğe devam etmek isteyeceğimi düşünüyorum.

Even after I get a job, I think I'll still want to continue some form of music.