Translation of "Müthiş" in English

0.012 sec.

Examples of using "Müthiş" in a sentence and their english translations:

Müthiş!

- Terrific!
- Brilliant!
- Great!
- Fantastic!
- Awesome!

Bence müthiş.

I think it's awesome.

Tom müthiş.

- Tom's terrific.
- Tom is terrific.

O müthiş.

That's terrific.

Bu müthiş.

This is terrific.

Müthiş görünüyorsun.

You look terrific.

Müthiş hissediyorum.

I feel terrific.

Müthiş olacaksın.

You'll be terrific.

Gerçekten müthiş.

It really is terrific.

Müthiş hissettim.

I felt terrific.

- Harika!
- Müthiş!

Amazing!

O bütünüyle müthiş.

That's totally awesome.

Bu gerçekten müthiş.

That's just awesome.

Müthiş bir geceydi.

It was a fabulous night.

Bu müthiş olurdu.

That would be terrific.

Tom müthiş hissetti.

Tom felt terrific.

Bu şey müthiş.

This stuff is terrific.

Müthiş olduğumuzu düşünüyorum.

I think we were awesome.

Onlar müthiş görünüyorlar.

They look smashing.

Tom'un davranışı müthiş.

Tom's attitude is awesome.

Senin evin müthiş.

- Your house is cool.
- Your house is awesome.

Müthiş bir organizasyon.

It's an awesome organization.

Kesinlikle müthiş görünüyor.

It certainly looks terrific.

Mary müthiş görünüyordu.

Mary looked marvelous.

- O müthiş bir histi.
- O müthiş bir duyguydu.

That was an awesome feeling.

- Tom müthiş bir antrenördü.
- Tom müthiş bir koçtu.

Tom was a terrible coach.

- Halk, Tom tarafından müthiş etkilenmiştir.
- Tom, halkı müthiş etkilemiştir.

The public has been tremendously impressed by Tom.

Müthiş bir hazırlanıcıdır kendisi.

He is a master preparer.

Ne müthiş ev bunlar!

What splendid houses they are!

Bu dünya müthiş mi?

Is it splendid, this world?

Lider müthiş açıklamalar yaptı.

The leader made formidable declarations.

Ne müthiş bir şehir!

What a splendid city!

Müthiş bir iş yaptın.

You've done a terrific job.

Ne müthiş bir fikir!

What a terrific idea!

Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.

His speech got awfully boring.

Bence Tom'un yaptığı müthiş.

I think what Tom is doing is terrific.

O kadar müthiş değil.

- It's not all that great.
- It isn't all that great.

O müthiş bir deneyimdi.

It was a terrific experience.

Mary müthiş bir kadın.

Mary is a formidable woman.

O müthiş bir kız.

She's a wonderful girl.

Onlar müthiş iş yapıyorlar.

They do terrific work.

O sadece müthiş hissetti.

It just felt terrific.

"Bu müthiş!" "Gerçekten mi?"

"That's awesome!" "You think so?"

Bunun müthiş göründüğünü düşünüyorum.

I think it looks awesome.

Tom'un müthiş olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom is awesome.
- I think that Tom is awesome.

Tom'un müthiş olduğunu düşündüm.

- I thought Tom was awesome.
- I thought that Tom was awesome.

Sen müthiş bir yazarsın.

You're a terrific writer.

Müthiş bir fikrim var.

I've got a splendid idea.

- Müthiş görünüyorsun.
- Harika görünüyorsun.

You look amazing.

Kurtlar müthiş yırtıcı hayvanlardır.

Wolves are formidable predators.

Gelecek yıl müthiş olmalıyız.

We should be awesome next year.

Tom müthiş göründüğümü söyledi.

- Tom said I looked terrible.
- Tom said that I looked terrible.

Müthiş bir bisikletim var.

I have an awful bike.

Müthiş bir öğretmenim var.

I have a great teacher.

Tom müthiş bir şarkıcı.

Tom is an amazing singer.

Bu müthiş buz dinamiklerini inceliyorum,

I get to study these amazing ice dynamics,

Ne müthiş bir akşam yemeği!

What a splendid dinner!

Mary yaşına göre müthiş görünüyor.

Mary looks terrific for her age.

Sanırım Tom müthiş bir çocuk.

- I think Tom is a terrific kid.
- I think that Tom is a terrific kid.

Benim müthiş bir haberim var.

I have marvelous news.

Tom müthiş bir iş yaptı.

- Tom has done a terrific job.
- Tom did a terrific job.

Tom'un müthiş bir hafızası var.

Tom has a great memory.

Tom müthiş bir iş çıkarıyor.

Tom is doing a fantastic job.

Tom müthiş bir performans verdi.

Tom gave a terrific performance.

Sen müthiş bir adamsın, Tom.

You're a terrific guy, Tom.

Ne müthiş bir dünyada yaşıyoruz!

What an awful world we live in!

Tom müthiş bir iş yapıyor.

Tom is doing a terrific job.

Gençler arasında müthiş derecede popülerler.

They are extremely popular among teenagers.

Müthiş görünüyorsun. Kilo mu verdin?

You look terrific. Did you lose weight?

Bence bu müthiş bir fikir.

I think this is a terrific idea.

Pazartesi müthiş bir gün geçirdim.

I had a terrific day on Monday.

Tom müthiş bir keşif yaptı.

Tom made a terrible discovery.

Tom müthiş bir zaman geçiriyor.

Tom is having an awesome time.

Ama bunda müthiş bir gücümüz var.

But we have an enormous power in this.

Bundan daha müthiş bir duygu yok.

There's no greater feeling on earth.

Performans seyirciden müthiş bir alkış aldı.

The performance got get terrific applause from the audience.

Müthiş insanları olan bir cemaatimiz var.

- We have a community with wonderful people.
- We have a congregation with terrific people.

Tom'un müthiş bir öpücü olduğunu duydum.

I heard that Tom is a terrific kisser.

Senin için müthiş bir sürprizim var.

I've got a terrific surprise for you.

Tom müthiş çok yetenekli bir atlettir.

Tom is a terrific all-around athlete.

- Tom süper.
- Tom harika.
- Tom müthiş.

Tom rocks.

Son günlerde hava müthiş derecede sıcaktı.

During the final days the weather was infernally hot.

Bir araba müthiş bir hızda gitti.

A car went by at terrific speed.

"Müthiş görünüyorsun. Kilo mu verdin?" "Keşke"

"You look terrific. Did you lose weight?" "I wish."

Müthiş bir nakit akışı problemimiz var.

We have a tremendous cash flow problem.

Tom'u bu kadar müthiş yapan ne?

What makes Tom's so awesome?

Senin için müthiş haberlerim var, Tom.

I've got great news for you, Tom.

Bu mesajların bizde müthiş bir etkisi var.

have a profound effect on us.

Hayalimdeki işi yaptığımı sizlere söylemekten müthiş gururluyum.

I'm super proud to say that I have my dream job.

Kadınlar ve kızlar müthiş bir çözüm ihtimali.

women and girls are a fierce source of possibility.

Herkes Nomo'un müthiş bir atıcı olduğunu düşünüyor.

Everyone considers Nomo a great pitcher.

O, karmaşık soruna müthiş bir çözüm buldu.

He came up with a terrific solution to the complex problem.

Oyunun bitimiyle birlikte müthiş bir sevince büründük.

As soon as the game ended, we became overjoyed.