Translation of "Kolye" in English

0.004 sec.

Examples of using "Kolye" in a sentence and their english translations:

Hoş bir kolye.

That's a pretty necklace.

O güzel bir kolye.

That's a beautiful necklace.

O bir kolye sakladı.

She hid a necklace.

Kolye için teşekkür ederim.

Thank you for the necklace.

Ben gümüş kolye bakıyorum.

I'm looking for a silver necklace.

Kadın bir inci kolye taktı.

The lady wore a necklace of pearls.

Bu kolye yeşim taşından yapılmış.

This necklace is made of jade.

Mary'ye bir kolye almak istiyorum.

I want to buy a necklace for Mary.

Gümüş bir kolye almak istiyorum.

I want to buy a silver necklace.

Kolye yüz dolarlık bir fiyatla ucuz.

The necklace is cheap at a hundred dollars.

Annem bana inci bir kolye verdi.

My mother gave me a pearl necklace.

Partide takmak için bir kolye aldım.

I bought a pendant to wear to the party.

Biz ona bir kolye satın aldık.

We bought her a necklace.

Mary çok pahalı bir kolye takıyor.

Mary is wearing a very expensive necklace.

Tom, Mary'ye bir kolye hediye etti.

Tom gave Mary a necklace.

O, boynuna altın bir kolye takıyor.

She is wearing a gold necklace around her neck.

Tom, Mary için bir kolye yaptı.

Tom made a necklace for Mary.

Tom Mary için bir kolye aldı.

- Tom bought a necklace for Mary.
- Tom bought Mary a necklace.

Tom Mary'ye pahalı bir kolye aldı.

Tom bought Mary an expensive necklace.

Mary kristal taşlı bir kolye taktı.

Mary wore a rhinestone necklace.

Tom, Mary'ye elmas bir kolye satın aldı.

Tom bought Mary a diamond necklace.

Tom, Mary'ye bir inci kolye satın aldı.

- Tom bought Mary a pearl necklace.
- Tom bought a pearl necklace for Mary.

Tom, Mary için bir kolye almak istedi.

Tom wanted to buy a necklace for Mary.

Tom, Mary için bir inci kolye aldı.

Tom bought a pearl necklace for Mary.

Tom Mary için bir kolye satın almak istiyor.

Tom wants to buy a necklace for Mary.

Tom nişanlısı Mary için bir kolye satın aldı.

Tom has bought a necklace for his fiancée, Mary.

O, karısı için bir inci kolye satın almak istiyor.

He wants to buy a pearl necklace for his wife.

Bu gece ziyafette takmak için bir kolye ödünç aldım.

I borrowed a necklace to wear to the banquet tonight.

Ona 350.000 dolar değerinde bir inci kolye hediye etti.

He gave her a string of pearls worth $350,000.

Bu kolye Clara halanın taktığı kolyenin aynısı değil mi?

Isn't this the same necklace that Aunt Clara wears?

Tom bana Mary için bir kolye almak istediğini söyledi.

- Tom told me that he wanted to buy a necklace for Mary.
- Tom told me he wanted to buy a necklace for Mary.

Karısını mutlu etme umuduyla ona bir inci kolye aldı.

Hoping to cheer up his wife, he bought her a pearl necklace.

Tom, John'un Mary'ye inci bir kolye vermesinin uygun olacağını düşünmedi.

Tom didn't think it would be appropriate for John to give Mary a pearl necklace.

- Kolye senin üzerinde harika görünüyor.
- Gerdanlık senin üzerinde harika görünüyor.

The necklace looks great on you.

Bu kolye o kadar güzel ki, karım için satın almak istiyorum.

This necklace is so beautiful that I'd like to buy in for my wife.

Ne zaman bir kaza olsa doktorların aradığı ilk şey hasta hakkında bazı bilgiler sağlayan bir bilezik, bir kolye, veya bir aksesuardır.

Whenever an accident happens, the first thing the doctors look for is a bracelet, a necklace, or some accessory that can provide some information about the patient.