Translation of "Kameraya" in English

0.003 sec.

Examples of using "Kameraya" in a sentence and their english translations:

Kameraya bakma.

Don't look at the camera.

Kameraya dokunma.

Don't touch the camera.

Sami kameraya bakıyordu.

Sami was looking at the camera.

Kameraya da hiç alınmamıştır.

And it's never been caught on camera.

Tom kameraya doğru baktı.

Tom looked towards the camera.

Garson masadaki kameraya baktı.

The waiter looked at the camera on the table.

- Tom ne çeşit bir kameraya sahiptir?
- Tom ne tür kameraya sahiptir?

What kind of camera does Tom own?

Bu kameraya sahip olmak istiyorum.

- I would like to have this camera.
- I'd like to have this camera.

O bir çeşit kameraya benziyor.

It looks like a camera of some kind.

Tom döndü ve kameraya baktı.

Tom turned and faced the camera.

Ben kameraya film koymayı unuttum.

I forgot to put film in the camera.

O, kameraya film koymayı unuttu.

He forgot to load the camera with film.

Tom ne çeşit bir kameraya sahiptir?

What kind of camera does Tom own?

Sana ödünç verdiğim kameraya ne oldu?

What happened to the camera I lent you?

Sen benimki ile aynı kameraya sahipsin.

You have the same camera as mine.

O, benim sahip olduğum aynı kameraya sahiptir.

He has the same camera as I have.

Bunun gibi bir kameraya sahip olmak istiyorum.

I would like to get a camera like this.

- Fotoğraf makinesine gülümseyin lütfen!
- Kameraya gülümseyin lütfen.

Smile at the camera, please!

Politikacı eşi olmayan bir kadını öperken kameraya yakalandı.

The politician was caught on camera kissing a woman who is not his wife.

Benim cep telefonum dahili bir dijital kameraya sahip.

My cell phone has a built-in digital camera.

Sami bir kutu lateks eldiven çalarken kameraya yakalandı.

Sami was captured on camera stealing a box of latex gloves.

Osaka'ya olan gezim için gerçekten bu kameraya ihtiyacım var

I really need this camera for my trip to Osaka.

- Tom iyi bir kameraya sahip.
- Tom'un iyi bir kamerası var.

Tom has a good camera.

- Tom oldukça iyi bir kameraya sahip.
- Tom'un oldukça iyi bir kamerası var.

Tom has a pretty good camera.