Translation of "Kızdırdı" in English

0.016 sec.

Examples of using "Kızdırdı" in a sentence and their english translations:

O onu kızdırdı.

- She made him furious.
- That made him angry.
- That made her angry.

Tom beni kızdırdı.

Tom made me angry.

Bu beni kızdırdı.

It made me furious.

Tom, Mary'yi kızdırdı.

Tom made Mary angry.

O, Tom'u kızdırdı.

That made Tom angry.

Tom'u ne kızdırdı?

- What made Tom mad?
- What made Tom angry?

Sni ne kızdırdı?

What made you mad?

Seni ne kızdırdı?

What made you angry?

Söylediklerin onu kızdırdı.

He was peeved by what you said.

Onları ne kızdırdı?

What made them mad?

Onu ne kızdırdı?

What made him mad?

O beni kızdırdı.

That made me angry.

Bu onları kızdırdı.

It made them sad.

Bu onu kızdırdı.

It made him sad.

Sözlerim onları kızdırdı.

My words made them angry.

Sözlerim onu ​​kızdırdı.

My words made her angry.

Sami, Leyla'yı kızdırdı.

Sami made Layla angry.

O onu kızdırdı ve o onu tekrar kızdırdı.

He teased her and she teased him back.

Onun mektubu onu kızdırdı.

His letter made her angry.

Benim mektup Susie'yi kızdırdı.

My letter made Susie angry.

Onun davranışı polisi kızdırdı.

His behavior angered the policeman.

Onun sözleri onu kızdırdı.

Her words angered him.

Bu birçok insanı kızdırdı.

This got many people angry.

Bir şey Tom'u kızdırdı.

Something made Tom angry.

Onlar gerçekten beni kızdırdı.

They made me really angry.

Bu beni çok kızdırdı.

It made me very angry.

Bu seni kızdırdı mı?

Did it make you angry?

O beni gerçekten kızdırdı.

He really pissed me off.

Tom'a söylediklerin onu ​​kızdırdı.

What you said to Tom made him angry.

Linda'nın direnci Dan'ı kızdırdı.

Linda's resistance sent Dan into a rage.

Tom'un yorumları birisini kızdırdı.

Tom's comments ruffled a few feathers.

Bu onları kızdırdı mı?

Did that make them mad?

Bu onu kızdırdı mı?

Did that make him mad?

Ne seni çok kızdırdı?

What made you so mad?

Ne onları çok kızdırdı?

What made them so mad?

Ne onu çok kızdırdı?

What made him so mad?

Bir şey onları kızdırdı.

Something made them angry.

Bir şey onu kızdırdı.

Something made him angry.

Söylediğin şey bizi kızdırdı.

What you said made us angry.

Söylediğin şey onları kızdırdı.

What you said made them angry.

Söylediğin şey beni kızdırdı.

What you said made me angry.

Söylediğin şey onu kızdırdı.

What you said made him angry.

Bu cevap onu kızdırdı.

This answer made him angry.

Bu, birçok kişiyi kızdırdı.

This made many people angry.

Bu Theodore Roosevelt'i kızdırdı.

That made Theodore Roosevelt angry.

O onu biraz kızdırdı.

She teased him a little.

Yaptığın şey Tom'u kızdırdı.

What you did made Tom angry.

Tom Mary'yi biraz kızdırdı.

Tom teased Mary a little.

Sami'nin davranışı Leyla'yı kızdırdı.

Sami's behavior infuriated Layla.

Tom'un sessizliği Mary'yi kızdırdı.

Tom's silence made Mary angry.

Onun nezaketsiz şakaları Jane'i kızdırdı.

His crude jokes made Jane angry.

Onun söylediği şey onu kızdırdı.

What she said made him angry.

Toplantıda söylediklerin çok insanı kızdırdı.

What you said at the meeting made a lot of people angry.

Tom'un yaptığı şey beni kızdırdı.

What Tom did made me angry.

- O bizi sinirlendirdi.
- Bizi kızdırdı.

That made us angry.

Tom ne bu kadar kızdırdı?

What made Tom so angry?

Tom'un yaptığı Mary'yi kızdırdı mı?

Did what Tom do make Mary angry?

Pizza yemesi kız kardeşini kızdırdı.

His eating a pizza annoyed his sister.

- Hiçbir şey söylememem onu kızdırdı.
- Hiçbir şey söylemedim; bu da onu kızdırdı.

- I said nothing, and that made him angry.
- The fact that I said nothing made him angry.

Bana bakış şekli beni çok kızdırdı.

The way he looked at me irritated me very much.

Tom'un söylediği seni kızdırdı, değil mi?

What Tom said made you angry, didn't it?

Tom'un yaptığı her şey Mary'yi kızdırdı.

Everything Tom did made Mary angry.

Tom'un yaptığı şey beni çok kızdırdı.

What Tom did made me very angry.

Bu seni çok kızdırdı, değil mi?

That made you very angry, didn't it?

Hiçbir şey söylemedi, bu durum onu kızdırdı.

He said nothing, which made her angry.

O, sözünden döndü, bu durum eşini kızdırdı.

He broke his word, which made his wife angry.

- Söylediğin Tom'u kızdırdı.
- Söylediğin şey Tom'u sinirlendirdi.

What you said made Tom angry.

Bir şey söylemedim, bu durum onu kızdırdı.

I said nothing, which made her angry.

Bir bakıma dediğin doğru, ama onu kızdırdı.

What you said is right in a sense, but it made her angry.

Onun eylemleri büyük ölçüde Meksikalı liderleri kızdırdı.

His actions greatly angered Mexican leaders.

O fikrini tekrar değiştirdi, bu durum hepimizi kızdırdı.

She changed her mind again, which made us all angry.

- Açıkça sizi kızdırdı.
- O açıkça seni sinirli yaptı.

It's clearly made you angry.

- Seni ne o kadar kızdırdı?
- Seni böyle kızdıran nedir?

What made you so angry?

Tom üç saat geç geldi ve bu, Mary'yi kızdırdı.

Tom arrived three hours late and that made Mary angry.

- Söylediğin şey Tom'u çılgına çevirdi.
- Söylediklerin Tom'u çok kızdırdı.

What you said made Tom mad.

O, telefonda beni o kadar kızdırdı ki telefonu yüzüne kapattım.

She made me so angry on the telephone that I hung up on her.

Bu, Tom'un söylediği değildi fakat onun söyleme tarzı beni kızdırdı.

It wasn't what Tom said, but the way he said it that made me mad.

- Sami, Leyla'yı çok öfkelendirdi.
- Sami, Leyla'yı çok kızdırdı.
- Sami, Leyla'yı çok sinirlendirdi.

Sami made Layla so angry.

Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.

The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.