Translation of "Küçüktü" in English

Çok küçüktü.

It was too small.

O küçüktü.

It was small.

- Thomas'ın apartmanı küçüktü.
- Tom'un dairesi küçüktü.

- Tom's apartment was small.
- Tom's flat was small.

O çok küçüktü.

It was very small.

Düşündüğümden daha küçüktü.

It was smaller than I thought.

Ahır küçüktü ama sağlamdı.

The barn was small, but it was strong.

Tom'un odası çok küçüktü.

Tom's room was very small.

Okul bahçesi çok küçüktü.

The schoolyard was very small.

Tom boy olarak küçüktü.

Tom was small in stature.

Hayal ettiğimden daha küçüktü.

It was smaller than I had imagined.

Yurt odam çok küçüktü.

My dorm room was very small.

O dönemde sol kesim küçüktü

The left wing, which was small,

Küçük olduğu için yaraları küçüktü.

Because it was small, her injuries were minor.

Onların bölgesi nüfus için küçüktü.

Their territory was small for the population.

Tom, Mary'den bir yaş küçüktü.

Tom was a year younger than Mary.

Aldığım taksi çok eski ve küçüktü.

The taxi I took was very old and small.

- Tom gömleği iade etti çünkü çok küçüktü.
- Tom gömleği iade etti; çünkü o küçüktü.

Tom returned the shirt because it was too small.

Farklar küçüktü, bu yüzden onları görmezden geldim.

The differences were minor, so I ignored them.

Ofis küçüktü ama şehrin bir manzarasına sahipti.

The office was small, but it had a view of the city.

Jimmy iki yıl önce benden daha küçüktü.

Jimmy is junior to me by two years.

Tom ceketi denedi fakat o çok küçüktü.

Tom tried on the coat, but it was too small.

Bu nehirde yakalanan balık sayısı çok küçüktü.

The number of fish caught in this river was very small.

Tom'a verdiğim ayakkabılar onun için fazla küçüktü.

The shoes I gave Tom were too small for him.

Sami'ye verdiğim ayakkabılar onun için fazla küçüktü.

The shoes I gave Sami were too small for him.

Onun geliri büyük ailesini geçindiremeyecek kadar çok küçüktü.

His income is too small to support his large family.

O beğendiği gömleği giydi ama o çok küçüktü.

Tom tried on a shirt he liked, but it was too small.

Onun el yazısı o kadar küçüktü ki zorlukla okunuyordu.

Her handwriting was so tiny it was barely legible.

Öğretmen tahtaya bir şey yazdı, ama okuyamayacağım kadar küçüktü.

The teacher wrote something on the blackboard, but it was too small for me to read.

İtalyan şirketleri çok daha küçüktü, yöntemleri daha gelenekseldi ve sanayileri...

Italian companies were way smaller, their methods were more traditional, and their industries

- Tom bunu yapmak için çok gençti.
- Tom bunu yapmak için çok küçüktü.

Tom was too young to do that.

- Tom bunu yapmak için çok küçük.
- Tom bunu yapmak için çok gençti.
- Tom bunu yapmak için çok küçüktü.

Tom was too young to do that.