Translation of "Işbirliği" in English

0.008 sec.

Examples of using "Işbirliği" in a sentence and their english translations:

- Sen işbirliği yapmıyorsun.
- İşbirliği yapmıyorsunuz.

You aren't cooperating.

İşbirliği yapacağım.

I'll cooperate.

İşbirliği yapacağız.

We'll cooperate.

- İşbirliği yapmayacak mısınız?
- İşbirliği yapmayacak mısın?

Aren't you going to cooperate?

Onlarla işbirliği yapma.

Don't associate with them.

Ben işbirliği yapıyorum.

- I'm cooperating.
- I'm cooperative.

İşbirliği yapmanı öneririm.

I suggest you cooperate.

İşbirliği yapmak istiyorum.

I'd like to cooperate.

İşbirliği yapacağını umuyoruz.

We hope you'll cooperate.

Belki işbirliği yapabiliriz.

Maybe we could collaborate.

İşbirliği yapacak mısın?

Are you going to cooperate?

Tom işbirliği yapacak.

Tom will cooperate.

Biz işbirliği yapıyoruz.

We're cooperating.

Sen işbirliği yapıyorsun.

You're cooperating.

Tom işbirliği yapıyor.

Tom is cooperating.

Tom işbirliği yapmıyor.

Tom isn't cooperating.

İşbirliği yapmak zorundayız.

We have to cooperate.

İşbirliği yapmak kolaydır.

It's easy to get cooperation.

İşbirliği devam etmeli.

Collaboration must continue.

Neden işbirliği yapmıyorsun?

Why aren't you cooperating?

İşbirliği yapmayı reddettiler.

They refused to cooperate.

İşbirliği yapmaya hazırım.

I'm willing to cooperate.

Tom işbirliği yapmıyordu.

Tom wasn't cooperating.

- Tom kiminle işbirliği yapmış?
- Tom kimlerle işbirliği yaptı?

Who did Tom collaborate with?

Öyle adamlarla işbirliği yapmamalısın.

You shouldn't associate with men like that.

Proje üzerinde işbirliği yapmalıyız.

We should collaborate on the project.

Onlar işbirliği yapmamızı istiyorlar.

They want us to cooperate.

İşbirliği yaptığımıza mutlu olacağız.

- We will be happy to cooperate.
- We'll be happy to cooperate.

Onların hepsi işbirliği içinde.

They're all in cahoots.

Görevde onunla işbirliği yaptım.

I cooperated with him in the task.

Dan polisle işbirliği yaptı.

Dan was cooperative with the police.

Tom kesinlikle işbirliği yapacaktır.

Tom will definitely cooperate.

Tom polisle işbirliği yaptı.

Tom cooperated with the police.

Tom işbirliği yapmayı reddetti.

Tom refused to cooperate.

Keşke herkes işbirliği yapsa.

I wish everyone would cooperate.

Senin işbirliği yapmadığını duydum.

I heard that you haven't been cooperating.

O bir işbirliği düşündü.

He considered a collaboration.

Böyle insanlarla işbirliği yapma.

Don't associate with such people.

Fadıl, polisle işbirliği yaptı.

Fadil cooperated with the police.

Şüpheli işbirliği yapmayı reddetti.

The suspect refused to cooperate.

- Sami polisle işbirliği yapmayı bıraktı.
- Sami polisle işbirliği yapmayı durdurdu.

Sami stopped cooperating with the police.

Biz her zaman işbirliği yapabiliriz.

We can always coordinate.

Tom işbirliği yapmak için istekli.

Tom is willing to cooperate.

Tom işbirliği yapmaya istekli değildi.

Tom wasn't willing to cooperate.

Birbirimizle işbirliği yapmak zorunda kaldık.

We had to cooperate with each other.

Ebeveynlerin birbirleriyle işbirliği yapması gerekir.

Parents need to cooperate with each other.

Neden daha fazla işbirliği yapmıyoruz?

Why don't we collaborate more?

Tom bize işbirliği yapacağını söyledi.

Tom told us that he'd cooperate.

Tom işbirliği yapmaya karar verdi.

Tom decided to cooperate.

Biraz daha fazla işbirliği bekliyordum.

I expected a bit more cooperation.

O bir işbirliği olasılığını okudu.

He has studied the possibility of a collaboration.

İşbirliği yapmak istiyoruz ve yapacağız.

We want to cooperate and we will.

Tom polisle çok işbirliği yapıyor.

Tom has been very cooperative with the police.

Tom, Mary'nin işbirliği yapmayacağını düşünüyor.

- Tom thinks Mary won't be cooperative.
- Tom thinks that Mary won't be cooperative.

Mary bize işbirliği yapacağını söyledi.

Mary told us that she'd cooperate.

Sami işbirliği yapmaya karar verdi.

Sami decided to cooperate.

Tom, Mary'nin işbirliği yapmasını istedi.

Tom wanted Mary to cooperate.

Tom işbirliği yapıyor, değil mi?

Tom is cooperating, isn't he?

Tom ve Mary işbirliği yapıyor.

Tom and Mary are cooperating.

İşbirliği sayesinde tedavi bulduğumuz bir hayat.

A life where we have created a cure through collaboration.

Eğer işbirliği yaparsan, işi yapmaya hazırım.

I'm willing to do the job if you cooperate.

O Bill ile işbirliği yapmak istemiyor.

She doesn't like to associate with Bill.

Sizinle tam bir işbirliği içinde olacağız.

You'll have our complete cooperation.

Tom'u işbirliği yapması için ikna edebilirim.

I might be able to convince Tom to cooperate.

Tom neden bizimle işbirliği yapmak istiyor?

Why would Tom be interested in collaborating with us?

Odayı temizlemede kız kardeşimle işbirliği yaptık.

I cooperated with my sister in cleaning the room.

İşvereni, onun işbirliği için içtenlikle müteşekkirdi.

His employer was sincerely grateful for his cooperation.

Onlar gibi suçlularla işbirliği yapmana inanamıyorum.

I can't believe you associate with criminals like them.

Avukatım bana işbirliği yapmamı tavsiye etti.

My lawyer has advised me to cooperate.

Bu konuda benimle işbirliği yapmana ihtiyacım var.

I need you to cooperate with me on this.

İnsanlar işbirliği yaptığında daha fazlasını elde ederler.

People achieve more when they cooperate.

Gerçekten Tom'un bizimle işbirliği yapmasını bekleyebilir miyiz?

Can we really expect Tom to cooperate with us?

Tom'a işbirliği yapmak için ne karar verdirdi.

What made Tom decide to cooperate?

Tom, Mary'nin işbirliği yapmayan biri olduğunu söyledi.

Tom said that Mary was uncooperative.

- İşbirliği yapmaya devam edeceğiz.
- İşbirliğine devam edeceğiz.

We'll continue cooperating.

Fadıl polisle çok işbirliği içinde gibi görünüyordu.

Fadil seemed to be very cooperative with police.

Tom Mary ile işbirliği yapmaya karar verdi.

- Tom has decided to cooperate with Mary.
- Tom decided to cooperate with Mary.

Tom bu konuda Mary ile işbirliği yaptı.

Tom collaborated with Mary on that.

Piyasa arasındaki bu işbirliği diğer ülkelerde yürür mü?

crossover between hierarchy and free market could ever work in other countries? What’s

Bush yönetimi El Kaide ile işbirliği yaptı mı?

Did the Bush administration cooperate with al-Qaida?

Tom polisle işbirliği yapmak için daha fazla istekliydi.

Tom was more than willing to cooperate with the police.

Bütün hükümetler bu konuda işbirliği yapmak zorunda kalacak.

All governments will have to cooperate in this matter.

Tom ve Mary arasındaki işbirliği çok düzenli gitmiyor.

The collaboration between Tom and Mary is not going very smoothly.

- Senin işbirliği için teşekkür ederiz.
- İşbirliğiniz için teşekkürler.

Thank you for your cooperation.

Diğer komutanlarla işbirliği yapma isteksizliğinin de olduğu beş yıl .

to co-operate with other commanders.

İnsanların seninle işbirliği yapmasını istiyorsan daha samimi olmak zorundasın.

If you want people to collaborate with you, you have to be friendlier.

Benim ülkem ve seninki arasında artık ekonomik işbirliği olmayacaktır.

There will be no more economic cooperation between my country and yours.

Yapabileceğimiz yerde işbirliği yapalım, yapmamız gereken yerde karşı koyalım.

Let's cooperate where we can, let's confront where we must.

CEO'nun işbirliği yapma konusundaki isteksizliği bizi zor duruma soktu.

The CEO's unwillingness to cooperate put us in a difficult position.

Körfez İşbirliği Teşkilatı'nın ortak kararı olarak, yakında satışlara vergi koyulacak.

As a result of a joint agreement of all the member countries of the Persian Gulf Cooperation

Hükümet ve endüstri çevre kirliliğiyle mücadele etmek için işbirliği yapıyor.

The government and industry are cooperating to fight pollution.

Afganistan, Bangladeş, Butan, Hindistan, Maldivler, Nepal, Pakistan ve Sri Lanka Bölgesel İşbirliği için Güney Asya Birliğinin sekiz üyesidir.

Afghanistan, Bangladesh, Bhutan, India, Maldives, Nepal, Pakistan and Sri Lanka are the eight members of the South Asian Association for Regional Cooperation.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.

Everyone, as a member of society, has the right to social security and is entitled to realization, through national effort and international co-operation and in accordance with the organization and resources of each State, of the economic, social and cultural rights indispensable for his dignity and the free development of his personality.