Translation of "Yaşlıyım" in English

0.061 sec.

Examples of using "Yaşlıyım" in a sentence and their english translations:

Ben yaşlıyım.

- I am old.
- I'm old.

Yeterince yaşlıyım.

I'm old enough.

Senden daha yaşlıyım.

- I'm older than you.
- I am older than you.

Ben zaten yaşlıyım.

I am already old.

Ben gerçekten yaşlıyım.

I'm really old.

Düşündüğünden daha yaşlıyım.

- I'm older than you think.
- I'm older than you think I am.

Ben oldukça yaşlıyım.

I'm pretty old.

Senin kadar yaşlıyım.

- You're as old as I am.
- I'm as old as you are.

Bunun için çok yaşlıyım.

I'm too old for this.

İçki içecek kadar yaşlıyım.

I'm old enough to drink.

Tom için çok yaşlıyım.

I'm too old for Tom.

Ben onun kadar yaşlıyım.

- I'm as old as he is.
- I am as old as he is.

Senden çok daha yaşlıyım.

I'm so much older than you are.

Ben ondan daha yaşlıyım.

- I am older than him.
- I'm older than he is.

Onun için çok yaşlıyım.

I'm too old for that.

Ben Tom'dan daha yaşlıyım.

I'm older than Tom.

Olduğumu düşündüğünden daha yaşlıyım.

I'm older than you think I am.

Henüz ondan daha yaşlıyım

I am yet older than he is.

Senin düşündüğünden daha yaşlıyım.

- I'm older than you think.
- I'm older than you think I am.

Ben düşünebileceğinden daha yaşlıyım.

I'm older than you may think.

Neredeyse senin kadar yaşlıyım.

I'm going to go home at 2:30.

Ben senden daha yaşlıyım.

I'm older than you are.

Neredeyse Tom kadar yaşlıyım.

- I'm almost as old as Tom is.
- I'm almost as old as Tom.

Çalışmak için çok yaşlıyım.

I'm too old to work.

- Ben senden daha büyüğüm.
- Senden daha yaşlıyım.
- Sizden daha yaşlıyım.

- I'm older than you.
- I am older than you.

- Bu dünya için çok yaşlıyım.
- Bu dünya için fazla yaşlıyım.

- I am too old for this world.
- I'm too old for this world.

Almanya'ya gitmek için çok yaşlıyım.

I'm too old to go to Germany.

Oy vermek için yeterince yaşlıyım.

I'm old enough to vote.

Ben senin için çok yaşlıyım.

I'm too old for you.

Ben onun için çok yaşlıyım.

I'm too old for her.

Bu dünya için fazla yaşlıyım.

- I am too old for this world.
- I'm too old for this world.

Bu dünya için oldukça yaşlıyım.

I'm too old for this world.

Senden otuz yaş daha yaşlıyım.

I'm thirty years older than you.

Ben senden çok daha yaşlıyım.

I'm much older than you are.

Yeniden başlamak için çok yaşlıyım.

I'm too old to start over.

Kendime bakmak için yeterince yaşlıyım.

I'm old enough to support myself.

Sanırım sizin için çok yaşlıyım.

I guess I'm too old for you.

Dans edemeyecek kadar çok yaşlıyım.

I'm too old to dance.

Ama söyleyeyim göründüğümden daha yaşlıyım.

but I will tell you that I am much older than I look.

Bunun için fazla mı yaşlıyım?

Am I too old for this?

Bunu yapmak için çok yaşlıyım.

- I'm way too old to be doing this.
- I'm too old to do that.

Onu yapmaya yetecek kadar yaşlıyım.

I'm old enough to do that.

Artık onu yapamayacak kadar yaşlıyım.

I'm too old to do that anymore.

- Öyle bir şey yapmak için fazla yaşlıyım.
- Öyle bir şeyi yapamayacak kadar yaşlıyım.

I'm too old to do something like that.

Ben senin baban olacak kadar yaşlıyım.

I'm old enough to be your father.

Senden daha yaşlıyım. Beni dinlemek zorundasın.

I'm older than you. You have to listen to me.

Tek başıma yaşamak için yeterince yaşlıyım.

I'm old enough to live by myself.

Ne ben yaşlıyım ne de sen.

- Neither am I old, nor are you.
- Neither you nor I am old.

Ben senin erkek kardeşinden daha yaşlıyım.

- I'm older than your brother.
- I am older than your brother.

Ne sen ne de ben yaşlıyım.

- Neither am I old, nor are you.
- Neither you nor I am old.

Kendi kararımı vermek için yeterince yaşlıyım.

I'm old enough to decide for myself.

Ben böyle şeyler için çok yaşlıyım.

I'm too old for such things.

Ben daha iyi bilecek kadar yaşlıyım.

I'm old enough to know better.

Ben senin iki katın kadar yaşlıyım.

- I'm twice your age.
- I'm twice as old as you are.

Onu kendi başıma yapacak kadar yaşlıyım.

I'm old enough to do that by myself.

Aşk-nefret ilişkileri için fazla yaşlıyım.

I'm too old for love-hate relationships.

Ben yaşlıyım ama o kadar yaşlı değilim.

I'm old, but I'm not that old.

İş için bir yere başvuramam sanırım.Çok yaşlıyım.

- I don't think I can apply for a job anywhere. I'm too old.
- I don't think that I can apply for a job anywhere. I'm too old.

- Ben senden epey yaşlıyım.
- Senden epey büyüğüm.

I'm quite a bit older than you.

Bu tür bir şey için çok yaşlıyım.

I'm too old for this sort of thing.

Sen gençsin. Diğer yandan ben çok yaşlıyım.

- You are young. I, on the contrary, am very old.
- You are young. I, on the other hand, am very old.

Neredeyse annen olabilecek yaştayım, o kadar yaşlıyım!

I am so old, I could almost be your mother!

Öyle bir şey giymek için fazla yaşlıyım.

I'm too old to wear something like that.

Ben muhtemelen olduğumu düşündüğünden çok daha yaşlıyım.

I'm probably much older than you think I am.

Bunu kendi başıma yapacak kadar yaşlıyım, sanırım.

I'm old enough to do that on my own, I think.

- Ben senden daha büyüğüm.
- Senden daha yaşlıyım.

- I'm older than you.
- I am older than you.

Hans "Berlin duvarının yıkılmasını hatırlayacak kadar yaşlıyım" dedi.

"I'm old enough to remember the fall of the Berlin wall", said Hans.

- Senin kardeşinden daha büyüğüm.
- Senin kardeşinden daha yaşlıyım.

- I'm older than your brother.
- I am older than your brother.

Benim sınıfta herhangi bir diğer öğrenciden daha yaşlıyım.

I am older than any other student in my class is.

- Ben onun babası olacak yaştayım.
- Ben onun babası olacak kadar yaşlıyım.
- Ben onun babası olmak için yeterince yaşlıyım.

I'm old enough to be her father.

- Sandığından çok daha yaşlıyım.
- Yaşım sandığından çok daha büyük.

I'm much older than you think I am.

Ben senden daha yaşlıyım bu nedenle tabii ki daha iyi bilirim.

I'm older than you, so of course I know better.

Kendi kendime merdivenlerden yukarı çıkamam. Ben yaşlıyım ve bir asansöre ihtiyacım var.

I cannot go up the stairs by myself. I'm old and I need an elevator.

- Ben yaşlıyım gibi görünmüyorum.
- Yaşlı gibi görünmüyorum.
- Yaşlı gibi gözükmüyorum.
- Yaşlı gözükmüyorum.

I don't look like I'm elderly.

Bugün bir zamanlar olduğumdan daha yaşlıyım ve bir gün olacağımdan daha gencim.

Today I am older than I once was, and younger than I will someday be.