Translation of "Hesap" in English

- Hesap lütfen.
- Hesap, lütfen.

- The check, please.
- Check, please.
- The bill, please.

İşte hesap.

- Here is the bill.
- Here's the bill.

Hesap, lütfen.

Could I have the bill, please?

Hesap yapmak yok.

no doing the math.

Hesap tabloları tembeldir.

Spreadsheets are lazy.

Bugün hesap benden.

Today it is on me.

Bir hesap açın.

Open an account.

Hesap makinesi nedir?

What is a calculator?

Garson, hesap lütfen.

- Waiter, the check, please.
- Waiter, the bill please.
- Waiter, the check please.
- Waiter, check please.

Hesap 30 dolardı.

The bill was $30.

Tüm hesap bende.

This is all on me.

Bu hesap doğru.

This account is correct.

Hesap numaramı unuttum.

I forgot my account number.

Hesap sorun. Vatandaş hesap sorar, kul itaat eder.

Bring them to account. Citizens bring them to account, servants obey.

- Hesap verme sorumluluğu yoktu.
- Hesap verme mecburiyeti yoktu.

There was no accountability.

- Masanın üstündeki hesap makinesi benim.
- Masadaki hesap makinesi benim.

The calculator on the table is mine.

Belki hesap verme olabilir.

There's maybe accountability.

Hesap çevrimiçi olduğu için

And because it's online,

Bir hesap açmak istiyorum.

I'd like to open an account.

İşte benim hesap numaram.

Here's my account number.

Hesap makinemi masamda bıraktım.

I left my calculator on my desk.

O bir hesap ödedi.

She paid a bill.

Cep hesap makinemi çaldırdım.

I've had my pocket calculator stolen.

Sana hesap mı vereceğim?

Shall I give you an account?

Hesap makinesi kullanmak yasaktır.

No calculator is allowed.

Bu benim hesap makinem.

This is my calculator.

Bu senin hesap makinen.

This is your calculator.

- Hesap makinesi muhteşem bir icat.
- Hesap makinesi harika bir icat.

The calculator is a wonderful invention.

- Bir hesap makinesi ister misin?
- Bir hesap makinesi istiyor musun?

Do you want a calculator?

Hesap 25 dolardan fazla geldi.

The bill came to over $25.

Hesap üç bin dolar tuttu.

The bill added up to three thousand dollars.

Galiba hesap vakti geldi sonunda.

I guess the time of reckoning has arrived at last.

Ona davranışı için hesap soruldu.

She was asked to account for her conduct.

Hesap bozuk para ile ödendi.

The bill was paid in coin.

- Ben ödeyeceğim.
- Hesap bana ait.

- It is on me.
- It's on me.

Benim hesap makinesindeki piller ölü.

The batteries in my calculator are dead.

Sanırım burada bir hesap açmalısın.

I think you should open an account here.

Hesap makinem bir hata yaptı.

My calculator made a mistake.

Ben kaba bir hesap yaptım.

I made a rough calculation.

Grubumuz için bir hesap açmalıyız.

We must open an account for our group.

Hesap dört yüz pezo tuttu.

The bill amounted to 400 pesos.

Bir hesap makinesi nasıl çalışır?

How does a calculator work?

Ben bir hesap açmak istiyorum.

I want to open an account.

Hesap makinesi doğru cevabı gösterdi.

The calculator showed the correct answer.

Bunun için hesap vereceksin, Tom.

You'll pay for this, Tom.

Hesap Lütfen! Bunu bugün alırım.

The bill, please! I'll get this today.

Ben olay için hesap vereceğim.

I will account for the incident.

O hesap kartını görebilir miyim?

Can I see that debit card?

Banka hesap bakiyemi öğrenmek istiyorum.

I'd like to find out my bank balance.

Bir hesap makineniz var mı?

Do you have a calculator?

Hesap makinenizi ödünç alabilir miyim?

May I borrow your calculator?

Tom kafadan bir hesap yaptı.

Tom did some quick math in his head.

Masanın üstündeki hesap makinesi benim.

The calculator on the table is mine.

- Ödünç alabileceğim bir hesap makinen var mı?
- Ödünç alabileceğim hesap makinen var mı?

- Do you have a calculator I could borrow?
- Do you have a calculator that I could borrow?

Çünkü vatandaş yok. Vatandaş hesap sormuyor.

Because, there are not citizens. Citizens do not bring to account.

Kötü davranışınla ilgili ne hesap verebilirsin?

What account can you give of your misbehavior?

Bir hesap açmak için buraya tıklayın.

Click here to create an account.

Lütfen bizim bankada bir hesap açın.

Please open an account at our bank.

Yakındaki bir bankada bir hesap açtım.

I opened an account at a nearby bank.

Hesap makinesi kullanarak sayıları toplamak kolaydır.

It is easy to add numbers using a calculator.

Bu ay benim hesap bakiyem nedir?

What's my bank balance this month?

Tom'un hesap makineli bir saati var.

Tom has a calculator watch.

- Hesap kartımı kaybettim.
- Banka kartımı kaybettim.

I lost my debit card.

Bu hesap makinesinde bir sorun var.

Something is wrong with this calculator.

Yeni bir hesap makinesine ihtiyacım var.

I need a new calculator.

Hesap makineleri matematik sınavında yasaklı mı?

Are calculators banned from the math exam?

Tom bütün gün masasında hesap kitap yaptı.

Tom sat at his desk all day crunching numbers.

Bunu hesap makinesi olmadan hesapladığın doğru mu?

Is it true that you calculated this without a calculator?

Tom hesap makinesini almak için çekmeceyi açtı.

Tom opened the drawer to get a calculator.

Hesap özetleri her üç ayda bir gönderilecektir.

Statements will be mailed every quarter.

Bu hesap defterinde birçok şüpheli noktalar var.

There are many questionable points in this ledger.

O, akıldan hesap yapacak kadar zeki değil.

He's not smart enough to do math in his head.

Hoca sınavda hesap makinesi kullanmaya izin veriyor.

The teacher lets students use a calculator on the exam.

Hepimizin, sizin hesap sormanız lazım, benim paramı nereye?

All of you, you have to bring to account that “Where is my money going?”.

Benim vergimi ne yaptın diye parlamento hesap sorar.

It brings parliament to account that “What did you spend my tax for?”,

Bunun ona 100 dolara mal olacağını hesap etti.

He calculated that it would cost him 100 dollars.

Üç gün önce hesap durumunuz ile ilgili bilgilendirildiniz.

You were informed of the state of your account three days ago.

Tom çek yazmadan önce hesap bakiyesini kontrol etti.

- Tom double-checked his bank balance before writing the cheque.
- Tom double-checked his bank balance before writing the check.

Yanlış hesap nedeniyle onlar değerli bir zaman kaybettiler.

Due to the miscalculation, they lost valuable time.

Ödemeyi alabilmek için bankada bir hesap açman gerekir.

You need to open an account at a bank to receive the payment.

Biz hesaplarımızı yapmak için bir hesap makinesi kullanırız.

We use a calculator to do our accounts.

Son olarak anti CEO kitabının temelinde hesap verebilirlik var.

And lastly, an anti-CEO playbook is about accountability.

Sürgülü hesap cetvelinin ne olduğunu bilmek için çok gençsin.

You're too young to know what a slide rule is.

- Hesap, lütfen.
- Bana hesabı getir, lütfen.
- Hesabı istiyorum lütfen.

- Check, please.
- Give me the bill, please.
- I'd like the bill, please.
- The bill, please.

İlkel hesap makineleri, bilgisayarlar geliştirilmeden uzun zaman önce vardı.

Primitive calculating machines existed long before computers were developed.

Bu tür bir hesap izlenebilirlik giderek daha acil hale gelecektir.

This kind of accountability is going to become increasingly urgent.

- Senet bugün ödenmeli.
- Hesap bugün ödenmelidir.
- Faturanın bugün ödenmesi lazım.

The bill must be paid today.

İlk elektrikli hesap makinesi 19.yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıktı.

The first electric calculator came into existence toward the end of the 19th century.

- Bütün hesabı ben ödemek zorunda kaldım.
- Tüm hesap bana kaldı.

I got stuck with the whole bill.

- Şimdi ödeşme zamanı.
- Şimdi hesap verme zamanı.
- Ödeşme zamanı geldi.

It's time for payback.

Hesap yapmak herkesin önünde tatmin olmanın kabul edilebilir tek sosyal yoludur.

Doing math is the only socially acceptable way to masturbate in public.

- Gelen hesap ortalığı ayağa kaldırdı.
- Fatura şiddetli bir tartışmanın fitilini ateşledi.

The bill triggered a storm of outrage.

Yine de bugünlerde hesap makineleri okul sınavlarında özgürce kullanılabilmektedir ve şu anda birçok okulda matematik sınavı sırasında duyulan tek ses çocukların hesap makinelerine hafifçe vurmalarıdır.

Nowadays, however, calculators can be used freely in school examinations, and already in many schools the only sound to be heard during a math exam is the sound of children tapping on their calculators.

Hayır, sadece düşündüm ki madem abaküs kullanabiliyorsun, kafandan hesap yapmada iyi olabilirsin.

No, I just thought that since you can use an abacus, you might be good at doing calculations in your head.