Translation of "Açın" in English

0.009 sec.

Examples of using "Açın" in a sentence and their english translations:

Açın!

Open!

Açın.

Open up.

Kalbinizi açın.

to open the heart.

Buzdolabını açın.

open the fridge.

Sırtınızı açın.

Turn on your back.

Kaputu açın.

Open the hood.

Sesi açın.

- Turn the volume up.
- Turn up the volume.

Kasayı açın.

Open the safe.

Ağzınızı açın.

- Open your mouth!
- Open your mouth.

Çaydanlığı açın.

- Put the kettle on.
- Go put the kettle on.

Kapıyı açın.

Open up the door.

Kapıları açın.

Open the doors.

Perdeleri açın.

Open the drapes.

Kapağı açın.

Open the hatch.

Paneli açın.

Open the panel.

Pencereleri açın.

Open the windows.

Defterlerinizi açın.

Open your notebooks.

Çantanızı açın.

Open your suitcase.

Onu açın.

Switch it on.

Farlarınızı açın.

Turn on your headlights.

Kitaplarınızı açın.

- Open your books!
- Open your books.

Aklınızı açın.

Open up your mind.

Göğsü açın.

Open the chest.

- Sayfa dokuzu açın.
- Dokuzuncu sayfayı açın.

Open at page nine.

Kapıyı açın lütfen.

- Open the door, please.
- Please open the door.

Kapıyı iterek açın.

Push the door open.

Kapının kilidini açın.

Unlock the door.

Ağzınızı geniş açın.

Open your mouth wide.

Sesini biraz açın.

- Make it a little louder.
- Make it a little bigger.
- Make it a little larger.

Bir hesap açın.

Open an account.

Lütfen, ağzınızı açın.

- Open your mouth, please!
- Please, open your mouth!

Biraz müzik açın.

Put on some music.

Yol açın, lütfen.

Make way, please.

Gözlerinizi açın, millet!

Open your eyes, people!

İnsanlar gözlerinizi açın!

Open your eyes, people!

O kapıları açın.

Open those doors!

Ağzınızı açın lütfen!

Open your mouth, please!

Bu kapıları açın.

Open these doors.

Kanal dördü açın.

Turn on channel four.

Hey, kapıyı açın.

Hey, open the door.

Lütfen onu açın.

Please turn it on.

Lütfen ışığı açın.

- Please turn on the light.
- Please turn the light on.

Lütfen bagajı açın.

Please open the trunk.

- Kitabınızda sayfa dokuzu açın.
- Kitabınızın dokuzuncu sayfasını açın.

Open your book on page nine.

- Kitaplarınızın 86. sayfasını açın.
- Kitabınızda sayfa 86'yı açın.

Open your books to page 86.

Bagaj için yer açın.

Make room for the baggage.

Lütfen bluzunuzun düğmesini açın.

Please unbutton your blouse.

- Şişeyi aç.
- Şişeyi açın.

Open the bottle.

Kitabınızda 59. sayfayı açın.

Open your book to page 59.

Gidin ve kapıyı açın.

Go and open the door.

Pirinç ocağını açın lütfen.

Turn on the rice cooker, please.

Radyonun sesini biraz açın.

Turn up the radio a little bit.

- Ağzını aç!
- Ağzınızı açın.

- Open your mouth!
- Open your mouth.

Tom'a biraz yer açın.

Give Tom some room.

Kitaplarınızda sayfa yüzü açın.

Open your books to page one hundred.

- CNN'i açın.
- CNN'i aç.

- Turn on CNN.
- Put CNN on.

Kitabınızda onuncu sayfayı açın.

Open your book to page ten.

Kitaplarınızın 42. sayfasını açın.

Open your books at page 42.

Kitaplarınızın 30. sayfasını açın.

Open your books to page 30.

Lütfen bir pencere açın.

Please open a window.

Zihninizi yeni bilgilere açın.

Open your mind to new knowledge.

- Yolu açın.
- Yolu boşaltın.

Clear the way.

Ders kitabınızın 50. sayfasını açın.

Open your texts to page 50.

Kapıyı kapatın ve pencereyi açın!

Close the door and open the window!

Pencereyi açın. Burası çok sıcak.

Open the window. It's baking hot in here.

Burada bize biraz yer açın.

Give us some room here.

Devam edin ve onu açın.

Go ahead and open it up.

Hava kararıyor. Lütfen ışığı açın.

- It's getting dark. Please turn on the light.
- It's getting dark. Please turn the light on.

Biraz hava girmesi için pencereleri açın.

Open the windows to let in some air.

Lütfen bizim bankada bir hesap açın.

Please open an account at our bank.

Başka bir Coca-Cola şişesi açın.

Open another bottle of Coca-Cola.

Bir kitap açın ve ruhunuz açılacaktır.

Open a book and it will open your soul.

- Lütfen televizyonu aç.
- Lütfen TV'yi açın.

- Please turn on the television.
- Please turn the television on.
- Please turn on the TV.

- Lütfen çantanı aç.
- Lütfen çantanızı açın.

Please open your bag.

Kitaplarınızı çıkarın ve 42. sayfayı açın.

Take out your books and open them at page 42.

- Bütün pencereleri aç.
- Bütün pencereleri açın.

Open all the windows.

Lütfen radyoyu kapatın ve televizyonu açın.

Please turn off the radio and turn on the TV.

- Fırını açın.
- Ocağı aç.
- Fırını aç.

Open the oven.

Ve ders kitabınızda sayfa 10'u açın.

And open your textbook at page ten.

Soldaki dolabı açın. O, şişelerin olduğu yerde.

Open the cupboard on the left. That's where the bottles are.

Dolap kapağını sola doğru açın , şişeler oradadır.

Open the cupboard to the left, the bottles are in there.

Karanlık oluyor. Lütfen ışığı benim için açın.

It's getting dark. Please turn on the light for me.

Silindiri açın. Düz ve dikdörtgen bir haritanız var.

Unroll the cylinder, and you have a flat, rectangular map.

- Döndüğünüzde bana bir telefon açın.
- Döndüğünüzde beni arayın.

Give me a call when you get back.

Evlenmeden önce gözlerinizi tam açın, daha sonra yarı kapatın.

Keep your eyes wide open before marriage, half shut afterwards.

Kızlar, gözlerinizi açın, evlilik bir at satın almak değildir.

Girls, open your eyes, marriage isn't buying a horse.

- Kapıyı aç, lütfen.
- Lütfen kapıyı aç.
- Kapıyı açın lütfen.

- Open the door, please.
- Please open the door.

Kalbinizi açın ve onu kadınlara verin ki üzerlerine düşeni yapabilsinler.

Open the heart, and just give your heart to the women to do the work.