Translation of "Görüyordu" in English

0.021 sec.

Examples of using "Görüyordu" in a sentence and their english translations:

Kabus görüyordu.

He had nightmares.

Tom hayal görüyordu.

Tom was daydreaming.

Tom rüya görüyordu.

Tom was dreaming.

O kadar saygı görüyordu ki

estate, where he died in 1826.

Tom başka bir kadın görüyordu.

Tom has been seeing another woman.

- O kendini dünyanın kurtarıcısı olarak görüyordu.
- O kendisini dünyanın kurtarıcısı olarak görüyordu.

He saw himself as the world's savior.

Çocuk kendisini bir yetişkin olarak görüyordu.

The boy saw himself as an adult.

Anka'yla Bükreş'te tanıştığımda o öğrenim görüyordu.

When I met Anka in Bucharest she was studying.

Sami kendini çok akıllı olarak görüyordu.

Sami considered himself very smart.

Aart tüm Müslümanları terörist olarak görüyordu.

Aart considered all Muslims as terrorists.

Tom ilk defa Golden Gate köprüsünü görüyordu.

It was Tom's first time to see the Golden Gate Bridge.

Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.

The police regarded him as a party to the crime.

Tom, toplumda iyi biliniyordu ve saygı görüyordu.

Tom was well-known and respected in the community.

Babam kendini sadık bir Macar olarak görüyordu.

My father regarded himself as a loyal Hungarian.

Onu, nörolojik olarak donuk bir çocuk olarak görüyordu.

saw a child who was neurologically dull.

Sami Leyla'yı ideal Müslüman bir eş olarak görüyordu.

Sami considered Layla as the perfect Muslim wife.

Sami kendini başkalarından daha akıllı biri olarak görüyordu.

Sami looked at himself as somebody smarter than anybody else.

Sami başlangıçta Kuran'ı çok tuhaf bir kitap olarak görüyordu.

Sami found the Quran a very weird book at the beginning.

Meryem, tüm bunlar gerçek miydi yoksa rüya mı görüyordu emin değildi.

Mary wasn't sure if she was dreaming or if all this was a reality.

- O kendini dünyanın kurtarıcısı olarak gördü.
- O kendisini dünyanın kurtarıcısı olarak görüyordu.

He saw himself as the savior of the world.

- Sami, Ferit'i arkadaşı olarak görüyordu.
- Sami, Ferit'i arkadaşı olarak kabul ediyordu.
- Sami, Ferit'i arkadaşı olarak düşünüyordu.

Sami considered Farid his friend.

- Ona hem bir öğretmen hem de bir insan olarak saygı duyuluyordu.
- O hem bir öğretmen olarak hem de bir insan olarak saygı görüyordu.

He was respected both as a teacher and as a man.