Translation of "Görüşü" in English

0.456 sec.

Examples of using "Görüşü" in a sentence and their english translations:

Olduğu görüşü

positive or negative,

- Onun görüşü önyargısızdır.
- Onun görüşü önyargıdan azadedir.

His opinion is free from prejudice.

Bu onun görüşü.

- This is his opinion.
- That's his opinion.

Onun görüşü önemsizdi.

His opinion was unimportant.

Ben görüşü beğenmedim.

I didn't like the feeling.

Onun görüşü değersiz.

Her opinion is worthless.

O, görüşü benimsemedi.

He did not adopt the view.

Tom'un görüşü sayılır.

Tom's opinion counts.

Peki Machiavellian görüşü nedir?

So what is the Machiavellian point?

Onun görüşü oldukça mantıklı.

His view is quite logical.

Herkesin kendi görüşü var.

- Everyone has their own opinion.
- Everybody has their own opinion.

Onun görüşü işe yaramaz.

His opinion is worthless.

İkinci bir görüşü severim.

I'd like a second opinion.

Babamla aynı görüşü paylaşmıyorum.

I don't see eye to eye with my father.

Onun görüşü kabul edilmedi.

- His opinion was not accepted.
- Her opinion was not accepted.

Onların görüşü önemli mi?

Does their opinion matter?

Onların görüşü biraz önemlidir.

Their opinion matters little.

Onun görüşü önemli değildi.

His opinion didn't matter.

Geceleyin karada... ...görüşü bizden kötüdür.

On land and at night, her sight is worse than ours.

Bulutların gelmesiyle gece görüşü sınırlanıyor.

Cloud cover pushes his night vision to the limit.

Onun görüşü çok iyimser görünüyor.

His view seems to be too optimistic.

Tom'un yirmide yirmi görüşü var.

Tom has 20/20 vision.

Onun görüşü çok güvenilir değil.

His view isn't very reliable.

Tom'un kötü bir görüşü var.

Tom has bad eyesight.

Tom'un farklı bir görüşü var.

Tom has a different opinion.

Sami'nin görüşü ciddi şekilde bozulmuştu.

Sami's vision was severely impaired.

Simone'a ve bana uzman görüşü sunuldu.

Simone and I were presented with the expert view

Gece görüşü kapibaranınkinden çok daha iyidir.

His night vision is far better than a capybara's.

O bu tür görüşü nahoş bulur.

He finds this kind of opinion unpleasant.

Tom'un her şeyde bir görüşü vardır.

Tom has an opinion on everything.

Mary'nin her şeyde bir görüşü vardır.

Mary has an opinion on everything.

Onun işlerle ilgili geniş bir görüşü var.

She has a broad view of things.

Tom'un kendi görüşü için bir hakkı var.

Tom has a right to his own opinion.

Diğer taraftan, onun başka bir görüşü vardı.

On the other hand, he had a different opinion.

Tom'un Mary ile ilgili yüksek görüşü var.

Tom has a high opinion of Mary.

Süpermen'in x ışını görüşü adamantium'u görebilir mi?

Can Superman's x-ray vision see through adamantium?

- Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!
- Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.

His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.

Yılanboyun kuşunun görüşü su altında balık avlamaya göredir.

A snakebird's eyesight is adapted for hunting fish underwater.

Sorunla ilgili olarak, onların başka bir görüşü var.

With regard to the problem, they have another opinion.

Bu ikisinin görüşü arasında büyük bir uçurum vardı.

There was a great gap between the views of the two.

Açık konuşmak gerekirse, onun görüşü benimkinden biraz farklı.

Strictly speaking, his view differs a little from mine.

Böyle tartışmalı bir görüşü dile getirdiği için eleştirildi.

He was criticized for voicing such a controversial opinion.

Onun tüm hayatı ve dünya görüşü nefrete dayanıyor.

His entire life and worldview is based on hatred.

Tom ve Mary de aynı görüşü paylaşıyor mu?

Do Tom and Mary have the same opinion?

Geleceğin aslında belirlenmiş olduğuyla ilgili bir görüşü işaret eder.

is that it implies a view that the future is essentially settled.

Öyle güçlü ki, hem görüşü hem de sezgiyi birleştiriyor

It's a powerful tool that engages both sight and insight

- Onların hayat görüşü tuhaf görünebilir.
- Hayata bakışları garip görünebilir.

Their view of life may appear strange.

Onun ona çok kızgın olduğu hususunda bir görüşü vardı.

He had a notion that she was very angry with him.

Çitadan yedi kat ağır ve görüşü bizimkinden altı kat hassas.

Seven times heavier than a cheetah, and with vision six times more sensitive than our own,

Fakat kurbağaların görüşü florışı dalga boyuna mükemmel şekilde uyumlanmış durumda.

but the frogs' vision is perfectly matched to the fluorescent wavelength.

Kontak lenslerle, gözlükle elde edeceğinden daha doğru görüşü elde edersin.

With contact lenses, you have more accurate vision than you would with glasses.

Gece görüşü domuzunkinden yedi kat daha iyi. Yaklaşmakta olan tehlikeden bihaberler.

Her night vision is seven times better than a pig's. They're oblivious to approaching danger. -[dog barking] -[pig snorting]

Jaguarların gece görüşü harikadır. Yani gece, avlanmayı öğrenmek için ideal bir zamandır.

Jaguars have excellent night vision. So it's the ideal time to learn how to hunt.

İnsanın hayat görüşü sözlerinde değil, yaptığı seçimlerde kendini belli eder. Uzun vadede hem hayatımızı hem de kendimizi şekillendiririz.

One's philosophy is not best expressed in words; it is expressed in the choices one makes. In the long run, we shape our lives, and we shape ourselves.