Translation of "Değersiz" in English

O değersiz.

He's cheap.

- Sizin görüşünüz değersiz.
- Sizin görüşleriniz değersiz.

Your opinions are worthless.

Değersiz ve yanıltıcıdır.

unless it's backed up by large-scale data.

O değersiz görünüyor.

It seems worthless.

Bu makine değersiz.

This machine is worthless.

Bu değersiz olacak.

- It'll be worthless.
- It's going to be worthless.

Bu kesinlikle değersiz.

It's absolutely despicable.

Ben değersiz hissediyorum.

I feel unappreciated.

Onun görüşü değersiz.

Her opinion is worthless.

Bunlar değersiz insanlar.

These are unworthy people.

Bu harita değersiz.

This map is worthless.

Ben değersiz değilim.

I'm not petty.

Senin görüşün değersiz.

Your opinion is worthless.

Ben neden değersiz görecektim?

So why would I?

O değersiz bir hurda.

It's worthless junk.

O değersiz bir şey.

That's a trifle.

Sen değersiz bir kocasın.

- You're a worthless husband.
- You're a useless husband.

Size değersiz olduğunu söyleyen herkesi görmezden gelin. Kimse değersiz değildir.

Ignore anyone who tells you you're worthless. No one is worthless.

Ve kendini hiç değersiz görmemişti.

and she never devalued herself.

O, yapacak değersiz bir şeydi.

That was a vile thing to do.

Benim varlığım değersiz ve anlamsız.

My existence is worthless and meaningless.

Değersiz olmasına rağmen, onu seviyorum.

I like it even though it's worthless.

Sami, Leyla'ya değersiz olduğunu söyledi.

Sami told Layla she was worthless.

Esperantodan daha değersiz hobiler var.

There are hobbies more worthless than Esperanto.

Kimsenin senin değersiz olduğunu söylemesine izin verme.

Don't let anyone tell you you're worthless.

Sen değersiz bir kocasın. Senden nefret ediyorum.

You're a worthless husband. I hate you.

Sen hiç bu değersiz şeyin bazılarından kurtulmayı düşündün mü?

Have you ever considered getting rid of some of this junk?

Yatırım firması, değersiz hisse senedi satın alarak müşterilerini aldattı.

The investment firm tricked customers into buying worthless stock.

Öldüğünüz zaman, tüm zenginlikleriniz sizin için değersiz hale gelecektir.

When you die, all your riches will become worthless to you.

Fabrika o kadar eskiydi ki sahipleri fabrikanın değersiz olduğunu düşünüyordu.

The factory was so old, the owners thought it was worthless.

Babamın öldüğünde bıraktığı antikalar değersiz hurdalardan başka bir şey değildi.

The antiques my father left when he died turned out to be nothing but worthless junk.

Eğer biri size değersiz olduğunuzu söylerse, sadece onları görmezden gelin.

If anyone ever tells you you're worthless, just ignore them.