Translation of "Eğilimli" in English

0.004 sec.

Examples of using "Eğilimli" in a sentence and their english translations:

Abartmaya eğilimli.

He tends to exaggerate.

Tembelliğe eğilimli.

He tends to be lazy.

Yalan söylemeye eğilimli.

He is given to lying.

Karım üşütmeye eğilimli.

My wife is liable to catch a cold.

Tom intihara eğilimli.

Tom is suicidal.

O, şiddete eğilimli.

He's inclined to violence.

Tom unutmaya eğilimli.

Tom is apt to forget.

Tom öfkesini kaybetmeye eğilimli.

Tom is apt to lose his temper.

Bu intihara eğilimli olur.

That would be suicidal.

O geç kalmaya eğilimli.

He is apt to be late.

Tom geç kalmaya eğilimli.

Tom is apt to be late.

Onlar şiddete eğilimli suçlular.

- They are violent criminals.
- They're violent criminals.

Tom toplantılara geç kalmaya eğilimli.

Tom tends to be late for meetings.

Tom randevularına geç kalmaya eğilimli.

Tom tends to be late for appointments.

Kendini intihara eğilimli mi hissediyorsun?

Are you feeling suicidal?

Çocuğumun uyuşturucu almaya eğilimli olabileceğinden korkuyorum.

I'm afraid my child might be prone to take drugs.

Arkadaşım onun intihara eğilimli olduğunu söylüyor.

My friend says that she's suicidal.

Para açısından her şeyi düşünmeye eğilimli.

He tends to think of everything in terms of money.

Tom geç kalmaya eğilimli, değil mi?

Tom is apt to be late, isn't he?

Tom bunu yapmaya eğilimli, değil mi?

Tom is apt to do that, isn't he?

Bu, öğrencilerin yapmaya eğilimli olduğu bir hata.

This is a mistake students are apt to make.

Mary'nin Tom'un intihara eğilimli olduğundan hiç haberi yoktu.

Mary had no idea that Tom had suicidal tendencies.

Yurt dışında yaşarken çeşitli tuhaf gelenekleri görmeye eğilimli olursun.

While living abroad, you tend to see a variety of strange customs.

Tom'un kendi kendine zarar vermeye eğilimli bir yanı var.

Tom has a self-destructive side.

Tom'un güzel şekilde Fransızcayı nasıl konuşacağına eğilimli olduğundan şüphe ediyorum.

- I doubt that Tom will ever learn how to speak French properly.
- I doubt Tom will ever learn how to speak French properly.

Arkadaşımın karanlık ve intihara eğilimli düşünceleri var ve ona nasıl yardım edeceğimi bilmiyorum.

My friend has dark and suicidal thoughts and I don't know how I can help her.

Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.

Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.

Bebeğiniz pişiklere eğilimli ise, bebeğinizin altını temizledikten sonra bebek bezi kremi, toz veya vazelin uygulamak isteyebilirsiniz.

If your baby is prone to rashes, you may want to apply diaper cream, powder, or petroleum jelly after cleaning your baby's bottom.

Mary her zaman sol eğilimli olmuştur, ama o Sol Parti için mecliste bir koltuğa sahip olduğundan beri, o, ​​radikal kapitalizm eleştirisi ile bir medya yıldızı oldu.

Mary has always been left-leaning, but since she's got a seat in parliament for the Left Party, she has become a media star with her radical critique of capitalism.