Translation of "Kalmaya" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Kalmaya" in a sentence and their japanese translations:

Kalmaya karar verdim.

泊まることにしたよ。

Toplantılara geç kalmaya eğilimlidir.

- 彼は会議に遅刻する傾向がある。
- 彼はいつも会議に遅れてくる。

Tom sakin kalmaya çalıştı.

トムは平静を保とうとした。

Müşterisinin evinde kalmaya gitti.

彼は客の所へ泊まりに行きました。

O geç kalmaya eğilimli.

彼は遅刻しがちだ。

O ondan ayrı kalmaya katlanamadı.

- 彼は彼女と別れていることに耐えられなかった。
- 彼は彼女と離れていることに耐えられなかった。

O, okula geç kalmaya eğilimlidir.

- 彼女は学校に遅れがちだ。
- 彼女は、学校に遅れる傾向がある。
- 彼女は遅刻癖がある。

Kız arkadaşından ayrı kalmaya dayanamadı.

彼は彼女と離れていることに耐えられなかった。

Birbirimizle temasta kalmaya devam edelim.

- お互いに連絡を取り合いましょう。
- お互いに連絡を取りましょう。

Şimdilik bir otelde kalmaya niyetliyim.

私は当分ホテルにいるつもりです。

Onu geç kalmaya karşı uyardım.

彼に遅れないように注意した。

Taktik içgüdüsü mükemmel kalmaya devam etti.

戦術的本能は優れたままでした。

Ben onunla boşuna dost kalmaya çalıştım.

彼女と仲良くしようとやってみたが無駄だった。

Ben geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.

- 夜更かしになれている。
- 私は遅くまで起きているのに慣れている。
- 夜更かしには慣れてます。

Dışarı gitmeyi evde kalmaya tercih ederim.

私は家にいるより外出するのが好きだ。

Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.

私は夜更かしをするのには慣れています。

Birkaç gün bizimle kalmaya ne dersin?

私達の所に数日泊ったらいかがですか。

Bu akşam evimde kalmaya ne dersin?

今晩、うちに泊まってはどうですか。

Sessiz kalmaya devam edersen, kendimi kaybedeceğim.

これ以上黙っていると怒るよ。

Biz şimdilik burada kalmaya karar verdik.

私たちは当分ここにとどまることにした。

Birkaç günlüğüne gizli kalmaya karar verdik.

私たちはもう2、3日隠れていることに決めた。

Bir müddet bizde kalmaya karar verdi.

彼女はしばらくの間私たちのところに滞在することを決めた。

- Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkın değilim.
- Gece geç saatlere kadar uyanık kalmaya alışkın değilim.

- 僕は夜更かしをする事になれていない。
- ぼくは夜更かしする事に慣れていない。
- 遅くまで起きてるのに慣れてないんだよ。

O bir süre bizimle kalmaya karar verdi.

- 彼女はしばらく私たちのところに滞在することに決めた。
- 彼女はしばらくの間私達のところに滞在することに決めた。
- 彼女はしばらくの間私たちのところに滞在することを決めた。

Kalmaya ve babasının işini sürdürmeye karar verdi.

彼はとどまって父親の商売を営むことにした。

Gece geç saatlere kadar uyanık kalmaya alışkınım.

私は宵っ張りするのは慣れています。

O,tüm gece boyunca ayakta kalmaya alışık.

彼女は徹夜するのに慣れている。

O okulu bıraktı ve odasında kalmaya başladı.

彼は学校を辞めて、ひきこもりになった。

Bu beni bir hafta daha kalmaya zorladı.

このために私はやむなくもう1週間滞在しなければならなかった。

Ve hayatta kalmaya odaklı bir dünya. DÜNYA'DA GECE

‎全ては闇の中にある

Ve hayatta kalmaya çalışan biri olarak, ellerimi kullanamazsam

ここで手が 使えなくなってしまうと

Ne söyleyeceğini bilmediği için, sessiz kalmaya devam etti.

- 何を言ったらいいか分からなかったので、彼女はだまっていた。
- 何と言ってよいか分からなかったので、彼女は黙っていた。

Onlar sonuçta orijinal plana sadık kalmaya karar verdiler.

彼らは、結局最初の計画に固執することに決めた。

Tom uyanık kalmaya çalıştı fakat kısa sürede uyuyakaldı.

トムは起きていようとしたのだが、すぐに眠り込んでしまった。

Biz yaklaşık iki hafta orada kalmaya niyet ettik.

私たちは2週間ぐらいそこに滞在するつもりです。

Onunla dost şartlarda kalmaya çalıştım ama bu imkansızdı.

彼女と仲良くしようとやってみたが無駄だった。

Eski yöntemlere sadık kalmaya çalışmanın bir faydası yok.

古い方法にこだわっても仕方がない。

Eski okul arkadaşları sık sık birbirleriyle iletişimde kalmaya çalışıyorlar.

昔の学校友達同士は連絡をとりあおうとする。

Gecikme bizi pahalı bir otelde bir gece kalmaya zorladı.

- ぐずぐずしていたために、高いホテルに一晩泊まらざるをえなくなった。
- その遅れは私たちに高級ホテルでの宿泊を余儀なくさせた。

Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da kalmaya niyeti yok.

トムさんは一生ボストンに住むつもりはありません。

Dün gece dışarı çıkmadık. Sinemaya gidebilirdik ama evde kalmaya karar verdik.

私たちは昨夜出かけなかった。その映画に行けたのだが、家にいることにした。

Orangutan da yok edilen doğal ortamında hayatta kalmaya çalıştığı için kendini savunabiliyor.

自分の命を 守ろうとするのは当然だ そして環境が 破壊されないように― 自衛することもある

- Dışarı çıkmayı evde kalmaya tercih ederim.
- Evde kalmaktansa dışarı çıkmayı tercih ederim.

- 私は室内よりむしろ外に行きたい。
- 室内にいるよりも外に出かけたいかな。