Translation of "Borçlu" in English

0.013 sec.

Examples of using "Borçlu" in a sentence and their english translations:

Tom borçlu.

Tom is in debt.

Sana para borçlu muyum?

Do I owe you money?

Tom sana hayatını borçlu.

Tom owes you his life.

Tom bana para borçlu.

Tom owes me money.

Tom kulaklarına kadar borçlu.

Tom is up to his ears in debt.

Tom Mary'ye çok borçlu.

Tom owes Mary big time.

Kimseye borçlu olmaktan hoşlanmıyorum.

I don't like to be indebted to anyone.

Bugünkü durumunu karısına borçlu.

He owes what he is today to his wife.

Tom Mary'ye 300 dolar borçlu.

- Tom owes Mary three hundred dollars.
- Tom owes Mary 300 dollars.

Sana para borçlu olduğumu unuttum.

I forgot I owed you money.

O bana çok para borçlu.

He owes me a lot of money.

Bana bir şey borçlu değilsin.

You don't owe me anything.

Ona bir şey borçlu değilim.

- I owe him nothing.
- I don't owe him anything.

Sana bir şey borçlu değilim.

- I owe you nothing.
- I owe you nothing!

Sana bir şey borçlu muyum?

Do I owe you something?

O bana bir iyilik borçlu.

He owes me a favor.

O bana bir tane borçlu.

He owes me one.

Bana hiçbir şey borçlu değilsin.

- You don't owe me anything.
- You owe me nothing.

Tom'a hiçbir şey borçlu değilim.

I don't owe Tom anything.

Sana ne borçlu olduğumu bilmiyorum.

I don't know what I owe you.

Tom'a hiç açıklama borçlu değilim.

I don't owe Tom any explanations.

Sana bir açıklama borçlu değilim.

I don't owe you an explanation.

Tom başkasına borçlu olmayı sevmez.

Tom doesn't like to be indebted to anyone.

Sana para borçlu olduğumu biliyorum.

- I know I owe you money.
- I know that I owe you money.

Sana bir özür borçlu olabilirim.

I may owe you an apology.

Sana hiçbir şeyi borçlu değilim!

I owe you all nothing!

Size hiçbir şey borçlu değiliz.

We owe you nothing.

Tom'a çok borçlu olduğumuzu biliyorsun.

You know we owe Tom a lot.

Tom gerçeği Mary'ye borçlu hissetti.

Tom felt he owed Mary the truth.

Tom bize bir iyilik borçlu.

Tom owes us a favor.

Tom bize bir açıklama borçlu.

Tom owes us an explanation.

Kimseye bir şey borçlu değilsin.

You don't owe anybody anything.

Tom bana bir tane borçlu.

Tom owes me one.

Kimseye para borçlu olmak istemiyorum.

I never want to owe money to anyone.

Tom Mary'ye bir şans borçlu.

Tom owes Mary a chance.

Tom'a bir şey borçlu değilsin.

You don't owe Tom anything.

Bize bir şey borçlu değilsin.

You don't owe us anything.

Onlara bir şey borçlu değilsin.

You don't owe them anything.

Ona bir şey borçlu değilsin.

You don't owe him anything.

Tom bana çok para borçlu.

Tom owes me a lot of money.

Tom bana bir iyilik borçlu.

Tom owes me a favor.

Tom Mary'ye otuz dolar borçlu.

- Tom owes Mary thirty dollars.
- Tom owes Mary thirty bucks.

İşte sana borçlu olduğum para.

Here's the money I owe you.

Tom bana bir özür borçlu.

Tom owes me an apology.

Ben özel ilgilere borçlu olmayacağım.

- I won't be beholden to special interests.
- I will not be beholden to special interests.

O özel ilgilere borçlu olmayacak.

- He won't be beholden to special interests.
- She won't be beholden to special interests.
- He will not be beholden to special interests.

Onlar özel ilgilere borçlu olmayacak.

- They won't be beholden to special interests.
- They will not be beholden to special interests.

Biz özel ilgilere borçlu olmayacağız.

- We won't be beholden to special interests.
- We will not be beholden to special interests.

O özel ilgilere borçlu olmayacak

- She won't be beholden to special interests.
- She will not be beholden to special interests.

Hâlâ bir şey borçlu olabilirsin.

You may still owe something.

Tom sana ne kadar borçlu?

How much does Tom owe you?

Fadıl sana ne kadar borçlu?

How much does Fadil owe you?

Tom başarısını anne-babasına borçlu.

Tom owes his success to his parents.

Hâlâ Tom'a para borçlu musun?

Do you still owe Tom money?

Tom hâlâ bana para borçlu.

Tom still owes me money.

- Kendimi Tom'a bir açıklama borçlu hissediyorum.
- Tom'a bir açıklama borçlu olduğumu hissediyorum.

I feel that I owe Tom an explanation.

O hala bana bir cevap borçlu.

He still owes me the answer.

Tom bana hiçbir şey borçlu değildir.

Tom doesn't owe me anything.

Sana bir şey borçlu değil miyim?

Don't I owe you something?

Bana büyük bir iyilik borçlu olacaksın.

You're going to owe me a big favor.

Tom bana üç yüz dolar borçlu.

- Tom owes me three hundred dollars.
- Tom owes me $300.

Tom'a ne kadar borçlu olduğumuzu öğrenelim.

Let's find out how much we owe Tom.

Tom Mary'ye üç yüz dolar borçlu.

Tom owes Mary three hundred dollars.

Tom'a bir açıklama borçlu olduğumu düşündüm.

I felt I owed Tom an explanation.

Herhangi birimize hiçbir şey borçlu değilsin.

You owe nothing to any of us.

Tom sana ne kadar para borçlu?

How much money does Tom owe you?

Tom bana oldukça çok para borçlu.

Tom owes me quite a lot of money.

Tom kimseye bir şey borçlu değil.

Tom doesn't owe anybody anything.

Tom bize bir şey borçlu değil.

Tom doesn't owe us anything.

Kimse bana bir şey borçlu değil.

No one owes me anything.

O, borçlu olduğu parayı ona uzattı.

She handed him the money that she owed him.

Tom kesinlikle Mary'ye bir özür borçlu.

Tom certainly owes Mary an apology.

Biz Tom'a bir şey borçlu değiliz.

We don't owe Tom anything.

Sami kendini Leyla'ya derinden borçlu hissetti.

Sami felt deeply indebted to Layla.

Sana bir açıklama borçlu olduğumu hissediyorum.

- I feel I owe you an explanation.
- I feel that I owe you an explanation.

Hâlâ Tom'a para borçlu değil misin?

Don't you still owe Tom money?

Tom zaten bana 300 dolar borçlu.

- Tom already owes me three hundred dollars.
- Tom already owes me $300.

Kimse sana bir şey borçlu değil.

- No one owes you anything.
- Nobody owes you anything.

- Tom Mary'ye bir açıklama borçlu olduğunu hissetti.
- Tom, Mary'ye bir açıklama borçlu olduğunu hissetti.

- Tom felt he owed Mary an explanation.
- Tom felt that he owed Mary an explanation.

ülke Şili, bu konumunu bakır madenlerine borçlu.

wealthiest in the region, is heavily reliant on their copper mining.

Ben hiç kimseye hiçbir şey borçlu değilim.

I don't owe anyone anything.

Ben sadece bana borçlu olduğun parayı istiyorum.

I only want the money you owe me.

Bana bir şey borçlu olmadığını mı söylüyorsun?

Are you saying you don't owe me anything?

Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.

Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.

Ona borçlu olduğum parayı ona geri ödedim.

I repaid him the money I owed him.

Onu benim için yaparsanız size borçlu olacağım.

If you do that for me, I'll be in your debt.

Tom'a bana bir tane borçlu olduğunu söyle.

Tell Tom he owes me one.

Bulunduğunuz durumu ebeveynlerinize borçlu olduğunuzu asla unutmayın.

Never forget that you owe what you are to your parents.

Onlar bana herhangi bir şey borçlu değil.

They don't owe me anything.