Translation of "Bilgisayarda" in English

Tom bilgisayarda.

Tom is on the computer.

Ding bilgisayarda oynuyor.

Ding is playing on the computer.

Bilgisayarda hasar vardı.

There was damage to the computer.

O bilgisayarda çalışıyor.

She works on computer.

bilgisayarda gömülü kalmayız ki

we don't get embedded in the computer

Bilgisayarda fazla zaman geçiriyorsun.

You're spending too much time on the computer.

Biz bilgisayarda oyun oynuyoruz.

- We're playing with the computer.
- We're playing on the computer.

Bütün gün bilgisayarda çalışıyorum.

I work on the computer all day.

Bilgisayarda ne kadar zaman harcarsın?

How much time do you spend on a computer?

Mary'nin bilgisayarda çok deneyimi var.

Mary has a lot of experience in computers.

Tom bütün zamanını bilgisayarda geçirir.

Tom spends all his time on the computer.

Bilgisayarda bir sorun var gibi görünüyor.

It seems that something is wrong with the computer.

O, bilgisayarda çok fazla zaman harcıyor.

- He's spending too much time on the computer.
- She's spending too much time in front of the computer.

Bütün hafta sonunu evde bilgisayarda geçirdim.

I spent the whole weekend at home on the computer.

Bilgisayarda oturum açan son kişi kimdi?

Who was the last person to log on to the computer?

Bilgisayarda büyük harfleri yazmak biraz sıkıcı.

Typing capital letters on a computer is somewhat tedious.

Vaktinin çoğunu bilgisayarda ne yaparak geçiriyorsun?

What do you spend most of your time on the computer doing?

Sami, Leyla'ya bilgisayarda bir mektup yazıyordu.

Sami was typing a letter for Layla.

Ve 36 kilobayt rom vardı bu bilgisayarda

and 36 kilobytes of rum on this computer

Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi?

You have a lot of experience in computers, don't you?

Ama bilgisayarda oyun oynarken anormal bir tavrımız vardı

but we had an abnormal attitude while playing games on the computer

Tom bir dizüstü bilgisayarda yazı yazarken tezgahta oturdu.

Tom sat at the counter, typing on a notebook computer.

Paranız tek merkezdeki bir bilgisayarda yaşayan bir hayalet gibi.

Your money is like a ghost, living in a centralized computer.

Tom bilgisayarda bulunan dahili hard diskteki tüm dosyaları harici bir hard diske kopyaladı.

Tom copied all the files on his internal hard disk to an external hard disk.