Translation of "Bildiğine" in English

0.246 sec.

Examples of using "Bildiğine" in a sentence and their english translations:

Bildiğine yatırım yapmalısın.

You should invest in what you know.

Fransızca bildiğine eminim.

I bet you know French.

Bunu bildiğine eminim.

I bet you know this.

Tom'un bildiğine inanıyorum.

I believe Tom knows.

Her şeyi bildiğine inanıyor.

He believes he knows everything.

Tom'un onu bildiğine inanamıyorum.

- I can't believe that Tom was in on it.
- I can't believe Tom was in on it.

Programı önceden bildiğine eminim.

I'm sure you already know the routine.

Onun bunu bildiğine inanıyorum.

I believe that he knows it.

Tom'un cevabı bildiğine eminim.

I bet Tom knows the answer.

Senin onu bildiğine eminim.

I'm sure you knew that.

Gerçeği bildiğine memnun oldum.

I'm glad you know the truth.

Ne demek istediğimi bildiğine inanıyorum.

I believe you know what I mean.

Tom'un işaret dili bildiğine inanamıyorum.

I can't believe Tom knows sign language.

Tom'un ne kadar bildiğine bakacağız.

We'll see how much Tom knows.

Onun nasıl olduğunu bildiğine eminim.

I'm sure you know what it's like.

Tom'un nasıl yüzeceğini bildiğine eminim.

I bet Tom knows how to swim.

Tom'un şarkı sözlerini bildiğine eminim.

I bet Tom knows the lyrics.

Onun sırrı bildiğine dair izlenimim var.

I have the impression that he knows the secret.

Tom'un Mary'nin nerede yaşadığını bildiğine inanamıyorum.

I can't believe Tom knows where Mary lives.

Onu bana kimin söylediğini bildiğine eminim.

I bet you know who told me that.

Ne yaptığını bildiğine ikna olmuş değilim.

- I'm not convinced you know what you're doing.
- I am not convinced you know what you're doing.
- I'm not convinced that you know what you're doing.

Onun açıkladığından daha fazlasını bildiğine eminim.

I'm sure she knows more than she's letting on.

- Tom'un Fransızca konuşmayı bildiğine dair hiçbir fikrim yoktu.
- Tom'un Fransızca bildiğine dair hiçbir fikrim yoktu.

- I had no idea Tom knew how to speak French.
- I had no idea that Tom knew how to speak French.

Cüzdanımı kimin çaldığını Tom'un bildiğine gerçekten inanıyorum.

I really do believe Tom knows who stole my wallet.

Tom'un, bizim burada olduğumuzu bildiğine oldukça eminim.

- I'm pretty sure Tom knows we're here.
- I'm pretty sure that Tom knows we're here.
- I'm pretty sure Tom knows that we're here.

Trombon çalmayı bildiğine dair hiçbir fikrim yok.

- I had no idea you knew how to play the trombone.
- I had no idea that you knew how to play the trombone.

Onun sırrı bildiğine dair bir izlenimim var.

I have a feeling that he knows the secret.

O onu görmek istediğini bildiğine mutlu olacak.

She will be happy to know you want to see her.

Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.

His talk led me to believe that he knows a great deal.

Tom Mary'nin John'un neden kendisinden hoşlanmadığını bildiğine inanamıyor.

Tom can't believe Mary knows why John doesn't like her.

O da dedi ki: "Ayrıcalığını yanında getirdiğini bildiğine göre,

And she said, "Well now that you know you brought your privilege with you,

Tom her zaman işleri kendi bildiğine göre yapmak ister.

Tom always wants to do things his own way.

O, Pierre'in itiraf etmek istediğinden daha fazlasını bildiğine ikna olmuştu.

She was convinced that Pierre knew more than he wanted to confess.

Tom'un zebralarla ilgili çok şey bildiğine dair bir fikrim yoktu.

I had no idea that Tom knew so much about zebras.

Panik yapmayın. Tom'un bu problemin üstesinden nasıl gelineceğini bildiğine eminim.

Don't panic. I'm sure Tom will know how to handle this problem.

Ben bilmiyorum, ama Tom ya da Mary'nin bildiğine bahse girerim.

I don't know, but I bet either Tom or Mary does.

Tom'un Mary'nin telefon numarasını bildiğine dair bir ihtimal olduğunu düşünüyor musun?

- Do you think there's any chance that Tom knows Mary's phone number?
- Do you think there's any chance Tom knows Mary's phone number?
- Do you think that there's any chance that Tom knows Mary's phone number?
- Do you think that there's any chance Tom knows Mary's phone number?

- Bahse girerim Tom onun nasıl yapılacağını biliyor.
- Tom'un onun nasıl yapılacağını bildiğine bahse girerim.

I bet Tom knows how to do that.

- Artık sorunun ne olduğunu bildiğine göre onu düzeltmenin ne kadar zaman alacağını düşünüyorsun?
- Artık sorunun ne olduğunu bildiğinize göre onu düzeltmenin ne kadar zaman alacağını düşünüyorsunuz?

Now that you know what the problem is, how long do you think it'll take to fix it?