Translation of "Ayıracak" in English

0.004 sec.

Examples of using "Ayıracak" in a sentence and their english translations:

Ayıracak zamanımız var.

We have time to spare.

Ayıracak bol zamanımız var.

We have plenty of time to spare.

Ayıracak birkaç dakikam var.

I have a few minutes to spare.

Ayıracak bir anımız yok.

We don't have a moment to spare.

Tom'un ayıracak zamanı vardı.

Tom has time to spare.

Tom'un ayıracak zamanı yok.

Tom has money to spare.

Arabanızda ayıracak yer var mı?

Is there any room to spare in your car?

Ayıracak çok zamanın var mı?

Do you have much time to spare?

Bütün bunlara ayıracak zamanım yok.

I don't have time for all of this.

Bu saçmalığa ayıracak zamanım yok.

I don't have time for this nonsense.

Tom ayıracak zamanı olmadığını biliyordu.

Tom knew he had no time to spare.

Ayıracak birkaç dakikan var mı?

Do you have a few minutes to spare?

Ayıracak çok zamanı olmadığı için, taksiye bindi.

Since there wasn't much time to spare, she took a taxi.

O kadar meşgulüm ki ayıracak zamanım yok.

I am so busy that I have no time to spare.

Ayıracak zamanları olmadığından dolayı aceleyle kasabaya geri döndüler.

Because they had no time to spare, they hurried back to town.

Tanrı şöyle buyurdu: "Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin." Ve öyle oldu.

And God said: Let there be lights made in the firmament of heaven, to divide the day and the night, and let them be for signs, and for seasons, and for days and years: to shine in the firmament of heaven, and to give light upon the earth, and it was so done.