Translation of "Adresi" in English

Adresi yazacağım.

I'm going to write down the address.

Adresi unuttum.

I forgot the address.

Ben adresi yazayım.

Let me write down the address.

Adresi düzgün yaz!

Write the address clearly.

Tom'un adresi nedir?

What's Tom's address?

Ben adresi istiyorum.

I want the address.

Yarından itibaren bu e-posta adresi adresi geçersiz olacak.

From tomorrow this email address will be invalid.

Zarfa adresi yanlış yazdım.

I wrote a wrong address on the envelope.

Bana adresi mesajla bildir.

Text me the address.

Kalemi alıp adresi yazdı.

She took the pen and wrote the address.

Adresi sizin için yazdım.

I wrote down the address for you.

Adresi sana mesajla göndereceğim.

I'll text you the address.

Bir açılış adresi verdim.

I gave an opening address.

Adresi kaydedebilir misiniz, lütfen?

Could you write down the address, please?

Biz bu adresi istiyoruz.

We request this address.

Tom'da, Mary'nin adresi var.

Tom has Mary's address.

- Tom'un hiçbir daimi adresi yok.
- Tom'un kalıcı bir adresi yoktur.

Tom has no permanent address.

- Yarından itibaren bu e-posta adresi adresi geçersiz olacak.
- Yarından sonra bu e-posta adresi geçersiz olacaktır.

From tomorrow this email address will be invalid.

Hiçbir şirket adı, telefon numarası, e-posta adresi, posta adresi yoksa,

no company name, telephone number, email address, postal address --

Ona yeni adresi için sordum.

I asked her for her address.

Tom'un kaç tane adresi var?

How many addresses does Tom have?

Tom'un adresi Mary'nin yanında yoktu.

Mary didn't have Tom's address with her.

Tom'un şu andaki adresi nedir?

What's Tom's current address?

Kalemi aldı ve adresi yazdı.

He took the pen and wrote the address.

Tom'un adresi belki bende vardır.

I might have Tom's address.

Sende Tom'un adresi var mı?

Do you have Tom's address?

Sende onların adresi var mı?

Do you have their address?

Tom'un yanında Mary'nin adresi yoktu.

Tom didn't have Mary's address with him.

- Adrese baktım.
- Adresi ziyaret ettim.

I looked up the address.

- Belirtilen e-posta adresi zaten kayıtlı.
- Belirtilen e-posta adresi zaten kaydedilmiş.

The specified email is already registered.

Bilgisayarımda bir yerde Tom'un adresi var.

I've got Tom's address somewhere on my computer.

Ben zarfın üzerine adresi yazmayı unuttum.

I forgot to write the address on the envelope.

Adresi ve ev telefon numarasını yaz.

Write the address and the home phone number.

Her sitenin benzersiz bir adresi vardır.

Every website has a unique address.

Rudolph Fentz isimli bir iş kartı, adresi

A business card called Rudolph Fentz

Tom iyi bir Çin lokantası adresi istedi.

Tom wanted directions to a good Chinese restaurant.

Onun bir e-posta adresi yok mu?

She doesn't have an email address?

O istenildiği gibi adı ve adresi yazdı.

She wrote down the name and address as requested.

Girmiş olduğunuz e-posta adresi zaten kullanımda.

The email address you entered is already in use.

Lütfen geçerli bir e-posta adresi giriniz.

Please enter a valid email address.

Bugün ya da yarın sana adresi vereceğim.

I'll give you the address either today or tomorrow.

Sami, Leyla'ya adresi e-posta ile gönderdi.

Sami e-mailed Layla the address.

Tom, bir e-posta adresi olmadığını söylüyor.

Tom says he doesn't have an email address.

Adresi yanlış belirtilen mektup, ona hiçbir zaman ulaşmadı.

Having been wrongly addressed, the letter never reached him.

Yarından itibaren, bu e-posta adresi geçersiz olacaktır.

As of tomorrow, this e-mail address will be invalid.

- Bana Tom'un adresi lâzım.
- Tom'un adresine ihtiyacım var.

I need Tom's address.

- Size adresi tarif edeyim.
- Sana yolu tarif edeyim.

Let me give you directions.

Yarından itibaren bu e-posta adresi artık geçerli olmayacaktır.

Starting tomorrow, this e-mail address will no longer be valid.

Lütfen açık ve doğru bir şekilde posta adresi yazın.

Please address your mail clearly and correctly.

Tom Mary'ye üzerinde adresi yazılı bir kağıt parçası verdi.

Tom handed Mary a piece of paper with his address written on it.

Sanırım yeni bir e-posta adresi almamın zamanı geldi.

- I think it's time for me to get a new email address.
- I think that it's time for me to get a new email address.

Bende Tom'un Boston'daki adresi yok ama telefon numarasına sahibim.

I don't have Tom's address in Boston, but I have his phone number.

Tom bana üzerinde adresi yazılı olan bir kağıt parçası uzattı.

Tom handed me a piece of paper with his address written on it.

Anne, Noel Babanın adresi nedir? Ona bir mektup göndermek istiyorum.

Mummy, what is Santa Claus's address? I want to send him a letter.

Bir ICANN alan bir DNS sunucusuna bir IP adresi belirtir.

An ICANN domain signifies an IP address to a DNS server.

- Bu zarfın adresi yok.
- Bu zarfın üzerinde hiç adres yok.

This envelope has no address.

Tom'da Mary'de Boston'da adresi yok, ancak onun telefon numarası var.

Tom doesn't have Mary's address in Boston, but he has her phone number.

Tom hakkında tüm bilmek istediğim şey onun telefon numarası ve e-posta adresi.

All I need to know about Tom is his phone number and email address.

- Ne kadar uğraşsam da adresini hatırlayamıyorum.
- Ne kadar hatırlamaya çalışsam da adresi aklıma gelmiyor.

I can't remember her address no matter how much I try.

- İşte benim e-postam.
- Bu benim e-mail adresim.
- Bu benim e-posta adresim.
- Bu benim e-posta adresi.

This is my email address.