Translation of "ödemesi" in English

0.038 sec.

Examples of using "ödemesi" in a sentence and their english translations:

Tom'un ödemesi gerekiyor.

- Tom needs to pay.
- Tom has to pay.

%20 tarife ödemesi gerekirdi.

would pay a 20% tariff.

Ona vergilerini ödemesi hatırlatıldı.

He was reminded to pay his taxes.

Faturayı ödemesi gereken sensin.

You're the one who should pay the bill.

Günahlarının bedelini ödemesi lazım.

He should atone for his sins.

Faturayı kimin ödemesi gerek?

Who should pay the bill?

Sami'nin, faturalarını ödemesi lazım.

Sami needs to pay his bills.

Fakat birilerinin bedelini ödemesi gerek.

but somebody has to pay the price.

Böylece günahın ödemesi yine günahtır.

And so the wages of sin are sin.

Tom'un bir şey ödemesi gerekmiyor.

Tom doesn't need to pay anything.

Tom'un kendi borçlarını ödemesi gerekir.

Tom needs to pay his own debts.

Tom'un bugün kirasını ödemesi gerekiyor.

Tom needs to pay his rent today.

- Ön ödeme gereklidir.
- Avans ödemesi gereklidir.

Advance payment is required.

Tom'un bugün kirasını ödemesi gerekmiyor mu?

Isn't Tom supposed to pay his rent today?

Tom'un kirasını ne zaman ödemesi gerekiyor?

When is Tom supposed to pay his rent?

Tom'un bir şey ödemesi gerektiğini sanmıyorum.

- I don't think Tom has to pay anything.
- I don't think that Tom has to pay anything.

Her insanın ödemesi çalışması ile orantılı olacaktır.

Each man's pay will be in proportion to his work.

Her birinin ödemesi onun eseri ile orantılıydı.

Each man's pay was in proportion to his work.

- O, günahlarının cezasını çekmeli.
- Günahlarının bedelini ödemesi lazım.

He should atone for his sins.

Şirketlerinin aldıkları borçları ödemesi için yabancı marketlere ihtiyacı var.

- their companies need foreign markets to deal with all the debt they have issued.

Tom Mary'ye borçlarını ödemesi için ihtiyacı olan parayı verdi.

- Tom gave Mary the money she needed to pay off her debts.
- Tom gave Mary the money that she needed to pay off her debts.

Bu ayın kirasını ödemesi için Mary'ye ödünç para verdim.

I lent Mary the money to pay this month's rent.

Bu yıl tüm çalışanlara asgari geçim indirimi ödemesi yapıldı.

All employees received a cost-of-living allowance this year.

Eğer muz satmak isterse, o zaman %40 veya 50 ödemesi lazımdı, sezona göre.

If we wants to sell bananas, then we has to pay between 40 and 50%, depending on the season.

5 Mart Cuma günü kararlaştırılan 10 Milyar Avroluk kurtarma planı uyarınca Güney Kıbrıs bankalarında 100,000 avronun üzerinde parası bulunan mudilerin artık tasarrufları üzerinden yüzde 9.9 vergi ödemesi gerekecek.

All depositors with over €100,000 in Southern Cypriot banks will now have to pay 9.9 percent levy on their savings as part of a €10 billion bailout plan agreed on Friday, March 15.