Translation of "Kalmak" in Dutch

0.013 sec.

Examples of using "Kalmak" in a sentence and their dutch translations:

Kalmak istiyorum.

Ik wil blijven.

Kalmak istemiyorum.

Ik wil niet blijven.

Kalmak tehlikelidir.

Blijven is gevaarlijk.

- Ben burada kalmak istiyorum.
- Burada kalmak istiyorum.

Ik wil hier blijven.

- Bence Tom kalmak istiyor.
- Tom'un kalmak istediğini düşünüyorum.
- Sanırım Tom kalmak istiyor.

Ik denk dat Tom wil blijven.

Yalnız kalmak istiyordum...

privé yogalessen --

Geç kalmak istemiyorsun.

- Je wil niet te laat komen.
- U wil niet te laat komen.
- Jullie willen niet te laat komen.

Sakin kalmak zorundayız.

- We moeten rustig blijven.
- We moeten de rust bewaren.

Arkada kalmak zorundaydım.

Ik moest achterblijven.

Kalmak için buradayım.

Ik ben hier om te blijven.

Tom kalmak istiyor.

Tom wil blijven.

Tom kalmak zorunda.

Tom moet blijven.

Kalmak için çekinmeyin.

- Blijf maar, als je wenst.
- Blijft u maar, als u wenst.

Evde kalmak sıkıcıdır.

- Het is saai om thuis te blijven.
- Thuis blijven is saai.

Hayatta kalmak isteyen kişinin

Vis is voor de overlever...

Evde kalmak eğlenceli değildir.

Thuisblijven is niet leuk.

Tom burada kalmak istiyor.

Tom wil hier blijven.

Yalnız kalmak istemediğin için.

Dat is omdat je niet alleen wilt zijn.

Burada seninle kalmak istiyorum.

Ik wil hier blijven met jou.

Olduğumuz gibi kalmak istiyoruz.

We willen blijven wat we zijn.

Birkaç gün kalmak istiyorum.

Ik wil een paar dagen blijven.

Ben burada kalmak istiyorum.

Ik wil hier blijven.

Onlar, benimle kalmak istiyor.

Zij willen bij mij blijven.

Tom burada kalmak istedi.

Tom wilde hier blijven.

Ormanda hayatta kalmak kolay değil.

Overleven in de jungle is geen eenvoudige opgave.

Orada bir hafta kalmak istiyorum.

Ik ben van plan er een week te blijven.

Bütün gün yatakta kalmak zorundayım.

Ik moet de hele dag in bed blijven.

Hastaydım ve evde kalmak zorundaydım.

Ik was ziek, en moest in huis blijven.

Bazen sessiz kalmak daha iyidir.

Soms is het beter om te zwijgen.

Ben Hilton Otel'inde kalmak istiyorum.

- Ik wil overnachten in het Hilton Hotel.
- Ik wil overnachten bij het Hilton Hotel.

Akşam yemeğine kalmak ister misiniz?

Wil je voor het diner blijven?

O sadece yalnız kalmak istiyor.

Hij wil slechts alleen zijn.

Gün ve gece boyunca hayatta kalmak.

...tot de helikopter me extraheert.

Taze balık, hayatta kalmak için harikadır.

Verse vis, heel goed overleversvoedsel.

...hayatta kalmak için süper duyular gerekir.

...dat er superzintuigen nodig zijn om te overleven.

Havaalanına yakın bir otelde kalmak istiyorum.

Ik wil in een hotel vlak bij het vliegveld verblijven.

Bütün gün burada kalmak istiyor musun?

Wil je hier de hele dag blijven?

Tom Mary ile evde kalmak istedi.

Tom wilde thuisblijven met Maria.

Tom bugün evde kalmak zorunda mı?

Moet Tom thuisblijven vandaag?

Kalmak istiyorum ama Tom'u görmek zorundayım.

Ik zou graag blijven, maar ik moet naar Tom toe.

Hayatta kalmak için buna ihtiyacımız olacak.

We zullen dit nodig hebben om te overleven.

Geride kalmak yerine terk etmeyi seçtim.

Ik verkoos te vertrekken in plaats van achter te blijven.

Fırtınadan dolayı evde kalmak zorunda kaldık.

Wij moesten thuisblijven vanwege de storm.

Sağlıklı kalmak her zaman kolay değil.

Het is niet altijd makkelijk om gezond te blijven.

Eğer hayatta kalmak istiyorsan, yanımda kal.

Als je wilt blijven leven, blijf je bij mij.

- Kalmak zorunda değiller.
- Kalma zorunlulukları yok.

Ze hoeven niet te blijven.

Tom Mary'nin Boston'da kalmak istediğini biliyor.

Tom weet dat Maria in Boston wil blijven.

Sağ kalmak için, yaşamak için mücadele ediyoruz.

Om te overleven, vechten we om te leven.

Bir ışık kaynağı olmadan  mahsur kalmak istemeyiz.

En we willen niet stranden zonder lichtbron.

Tabii ki Eyfel Kulesi'nin uzunluğunda mutabık kalmak;

Het is natuurlijk veel makkelijker om het eens te zijn over de Eiffeltoren

O, kuzeni ile birlikte kalmak için gitti.

- Hij ging weg om bij zijn kozijn te blijven.
- Hij ging bij zijn neef logeren.

Hayatta kalmak için içmek ve yemek zorundasın.

Je moet drinken en eten om in leven te blijven.

Böyle bir günde evde kalmak bir utanç.

Het is zonde in huis te blijven op een dag zoals deze.

Londra Avrupa Birliği'nde kalmak için oy kullandı.

Londen stemde om in de Europese Unie te blijven.

Ben bütün gün yatakta kalmak zorunda kaldım.

Ik moest de hele dag in bed blijven.

Tom üç gün daha Boston'da kalmak istedi.

Tom wilde nog drie dagen langer in Boston blijven.

İnsan varlığımızın bu sonraki aşamasında hayatta kalmak için,

Om deze volgende fase te overleven in ons menselijke bestaan,

Hayatta kalmak isteyen için bu harika bir haber!

Voor de overlever... ...goed nieuws.

İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil

Goed werk. De woestijn overleven is niet eenvoudig...

- Hastanede kalmanıza gerek yok.
- Hastanede kalmak zorunda değilsin.

Je hoeft niet in het ziekenhuis te blijven.

Ben sağlıklı kalmak için düzenli olarak spor yaparım.

Ik sport om gezond te blijven.

Ama hayatta kalmak isteyen için yumurtalar harika enerji kaynağıdır.

Eieren zijn voor de overlever... ...bijna altijd goede energie.

Bu, hayatta kalmak isteyenler için harika bir yiyecek kaynağı.

En dat is voor de overlever een geweldige voedselbron.

Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak

Onze missie is dit brute klimaat overleven tot de ochtend...

Görevimiz bu acımasız iklime karşı sabaha kadar hayatta kalmak,

Onze missie is dit brute klimaat overleven tot de ochtend...

Ve ne zaman gebe kalmak istediğine karar vermek istiyor

zeggen dat ze willen beslissen of en wanneer ze zwanger worden

San Fransisko'yu bir dahaki ziyaretimde o otelde kalmak istiyorum.

Bij mijn volgende bezoek aan San Francisco wil ik in dit hotel logeren.

Çalışanlar hasta oldukları zaman, para kazanmak ve evde kalmak

Als werknemers moeten kiezen tussen...

- Yalnız olmak istememenin nedeni bu.
- Çünkü yalnız kalmak istemiyorsun.

Dat is omdat je niet alleen wilt zijn.

Tom'un gerçekten yapmak istediği evde kalmak ve televizyon izlemekti.

Wat Tom werkelijk wou doen, is thuis blijven en televisie kijken.

Canım bügün evde kalmak ve bir şey yapmamak istiyor.

Vandaag heb ik zin om thuis te blijven en niets te doen.

Hayatta kalmak için protein kaynaklarını hiç pas geçmemeyi erkenden öğrendim.

Ik heb al vroeg geleerd... ...laat nooit een kans voorbij gaan wat eiwitten binnen te krijgen.

Düşük gelirli ülkelerde 240 milyon kadın gebe kalmak isteyip istemediğine

214 miljoen vrouwen in armere landen

Hapiste olmak büyük bir yalnızlık çekmek demekti. Hayatta kalmak için

Gevangenschap kent enorme eenzaamheid. Om te overleven...

Tom daha uzun kalmak isterdi ama ofise geri dönmek zorundaydı.

Tom zou graag langer zijn gebleven maar hij moest terug naar kantoor.

Hayat bisiklet sürmek gibidir. Dengede kalmak için hareket etmeye devam etmelisin.

Het leven is als fietsen. Om in balans te blijven moet je in beweging blijven.

- Sence burada kalmak güvenli mi?
- Burada kalmanın güvenli olduğunu düşünüyor musun?

Denk je dat het veilig is om hier te blijven?

...minik erkek dişiyi kazanıyor. Gürültülü bir dünyada bazen sessiz kalmak iş görüyor.

Het kleine mannetje wint zijn partner. In een lawaaiige wereld loont het soms om stil te zijn.