Translation of "Yoluyla" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Yoluyla" in a sentence and their arabic translations:

Endüstri Devrimi yoluyla,

و الثورة الصناعية

Diyalog yoluyla bağlantı kurarak -

في بناء التواصل باستعمال الحوار

Kullandıkları fotosentez işlemi yoluyla

عندما تمتص النباتات ثاني أكسيد الكربون من الجو

Hong Kong yoluyla döndük.

عدنا بالمرور من خلال هونج كونج.

Hava yoluyla seyahat edebilme yeteneğine.

وهي قدرته على الانتقال عبر الهواء.

Tünel yoluyla mı gitmek istiyorsun?

- تريد عبور النفق؟
- تريد الذهاب عبر النفق؟

yoluyla bulaştığını ve insanlar ve sebze ve meyveler dahil birçok gıda yoluyla

الصحة ان ذلك الفيروس ينتقل عبر خنازير ولحومها ويمكنه التنقل

Yasal evlilik yoluyla kendilerine tanınan haklarının

مختصون بالشأن الاجتماعي والنفسي ان هذا النوع من الزواج عبارةٌ

Koruma ve yenilenme yoluyla gelişip büyüyen ekosistemler;

‫النظم الإيكولوجية المزدهرة‬ ‫من خلال الحماية والإصلاح,‬

Leyla hava yoluyla yerel bir hastaneye kaldırıldı.

- تمّ نقل ليلى جوّا إلى مستشفى محلّي.
- نُقِلت ليلى جوّا إلى مستشفى محلّي.

Vİrüsü bu insandan hava yoluyla diğer ailelere taşıdı.

ونقل الفيروس من هذا الشخص، عن طريق الهواء، إلى تلك العوائل.

Oylama yoluyla ülke için geçici bir hükümet . Ve Abdul

وضع على رأسها محمد المنفي رئيساً للمجلس الرئاسي. وعبد

O da bana şunu dedi. Daha doğrusu arkadaşı yoluyla söyledi.

أعطتني هذا التعليق الوحيد، أليس كذلك؟ أو، أرسلته إلى صديقتها.

Lokantada bir kızla el sıkışmaya gider . Ve kız ve yiyecek yoluyla,

المطعم. وعبر الفتاة والطعام ينتشر الفيروس الذي ينتقل عبر

Berthier , Nisan 1814'te İmparatorun tahttan çekilmesine kadar, Fransa'nın çaresiz savunması yoluyla

استمر برتييه في خدمة نابليون بأمانة ، من

Tükürük, hapşırma ve öksürme yoluyla bulaşan virüs yayılır, onu kaotik ve kaybolur.

اللعاب والعطاس والسعال لتعم معه الفوضى والضياع. قد تعتقد انه

Ancak savaşta ne onların hatlarını kıramadı ne de deniz yoluyla kaçmalarına engel oldu.

لكن في المعركة ، لم يستطع كسر خطوطهم ، ولا منعهم من الهروب عن طريق البحر.

Ve kocasının kararları üzerindeki etkisi güçlü bir şekilde arttı ve insani yardım çalışmaları yoluyla

وزاد تأثيرها في قرارات زوجها بقوة ووسعت من الترويج لنفسها

Halkın iradesi kamu otoritesinin esasıdır; bu irade, gizli şekilde veya serbestliği sağlayacak muadil bir usul ile cereyan edecek, genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak olan devri ve dürüst seçimlerle ifade edilir.

إن إرادة الشعب هي مصدر سلطة الحكومة، ويعبر عن هذه الإرادة بانتخابات نزيهة دورية تجري على أساس الاقتراع السري وعلى قدم المساواة بين الجميع، او حسب أي إجراء مماثل يضمن حرية التصويت.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.

لكل شخص بصفته عضوا في المجتمع الحق في الضمانة الاجمتماعية وفي أن تحقق بوساطة المجهود القومي والتعاون الدولي وبما يتفق ونظم كل دولة ومواردها الحقوق الاقتصادية والاجتماعية والتربوية التي لا غنى عنها لكرامته وللنمو الحر لشخصيته.