Translation of "Dahil" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Dahil" in a sentence and their arabic translations:

Silfiyum da dahil,

بما في ذلك نبتة السلفيوم،

İnsanların neden dahil olmadıklarını,

وعندما نفكر لم لا يتدخل الناس،

Ben de dahil olmak üzere.

بما فيهم أنا.

Ani ölüm de dahil kalp sendromları

الاعتلالات القلبية، بما فيها الموت المفاجئ،

Tek bir kadın bile dahil etmemiştim.

في شركتي.

Gezegenimiz olan Uzay Gemisi-Dünya dahil.

وحتى السفينة الفضائية الأرضية؛ كوكبنا.

Ney, Macdonald, Oudinot ve Berthier dahil.

بما في ذلك Ney و Macdonald و Oudinot و Berthier.

dahil feci sonuçlara yol, anlamına gelir

لهذا الغاز. تليها الولايات المتحدة بنحو خمسة عشر فاصل تسعة

Eğer herkesi dahil edersek, herkes gönül verirse

وإذا أشركنا الجميع، ودفعناهم للالتزام،

dahil olmak üzere pek çok Asya ekonomisinin

متضمنا المجتمعات الشيوعية للصين و فيتنام

Fakat babası dahil herkes buna karşı çıkıyor

ولكن الجميع ، بما في ذلك والده ، ضد ذلك

Bunlara astım ve kanser de dahil. Bum, işte.

‫تخص كل شيء من الربو إلى السرطان.‬ ‫ها نحن ذا.‬

Bahri kabilesine dahil olan Baybars aralarında en güçlüsüydü

كان بيبرس، أحد أعضاء الفصيل البحري، أقوى منافسيه، ومن المحتمل

Dünyada hayal edebileceğiniz her çeşit flora da dahil.

وأكثر من أي نبات موجود على سطح الأرض،

Leyla'nın gözlükleri dahil Teksas'ta her şey daha büyüktür.

كلّ شيء أكبر في تيكساس بما فيه نظّارات ليلى.

Bunu yerel, eyalet ve ulusal yasama sistemimize dahil etmeliyiz

نحتاجه في مناطقنا المحلية، في الولايات المختلفة، وفي نظامنا التشريعي

Bu jenerasyonlara kimlerin dahil olduğu konusunda hem fikir değiliz.

لن نتفق حول من ينتمي إليها.

Ancak Anglo-Saksonlar ve Franklar dahil düşmanları gururlu savaşçı kültürlere

لكن أعداءهم ، بما في ذلك الأنجلو ساكسون وفرانكس ، كانوا ينتمون إلى ثقافات

Garajım ya da yatak odam dahil her nerede olursa olsun

وأن أنخرط ببحثي المستقل،

Bağ kurmasına ve bunu devam ettirmesine yardımcı olmak dahil edilmemeli midir?

أن تتضمن مساعدة الطلاب على بناء الصداقات والحفاظ عليها؟

Yapabildiğim her şeyin, yüksekokul, hukuk fakültesi ve sağlık adalet işi dahil

وهناك اعتراف في عائلتنا أن كل ما استطعت إنجازه في...

Yıllar boyu askeri eğitim dahil olarak çok iyi bir eğitim aldı.

تلقى سنوات من التدريب العسكري المكثف وتلقى تعليما ممتازا

Konsey üyeleri de dahil edildi . Sürpriz, yetmiş üç oydan otuz dokuzunu

الكوني وعبدالله النافي المفاجأة كانت بفوز القائمة الثالثة والتي

Mark Twain ", bu da dahil olmak üzere tüm genellemeler yanlış " dedi.

قال مارك توين: "كل التعميمات خطأ، بما فيها هذه".

Devlet, aracılığıyla da dahil olmak üzere, İsrail'e karşı savaştı terör eylemleri.

الدولة ، حارب ضد إسرائيل ، بما في ذلك من خلال أعمال الإرهاب.

Yani hesaplara sadece açık ve net bir fiyatı olan faaliyetler dahil ediliyordu.

لذلك فقط تلك الأنشطة التي تشتمل على سعر واضح.

Yoluyla bulaştığını ve insanlar ve sebze ve meyveler dahil birçok gıda yoluyla

الصحة ان ذلك الفيروس ينتقل عبر خنازير ولحومها ويمكنه التنقل

. New York ve Boston gibi Amerikan şehirleri de dahil olmak üzere birçok şehir

اطلانتس المدفونة تحت مياه المحيط. بالحديث عن مدنٍ كثيرةٍ

Buna ek olarak, yeryüzünden kaybolmakla en çok tehdit eden ülkeler de dahil olmak üzere

كما ان ملايين العائلات ستجبر على اخلاء منازلها والهجرة من

Ve 34 yaşındaki Davout, yeni Mareşallerinin en küçüğü oldu. Dahil olması birçokları için bir sürprizdi

وأصبح دافوت ، البالغ من العمر 34 عامًا ، أصغر حراسها الجدد. كان إدراجه مفاجأة

Sinüs ve kosinüs fonksiyonları -1 ve 1 arasında bir değer alır (-1 ve 1 dahil).

الدّالّتان جا وجتا تأخذان قِيمًا بين -1 و1 (تدخل -1 و1 أيضًا).

Napolyon'un genelkurmay başkanı Mareşal Berthier ve hatta belki de İmparatorun kendisi de dahil olmak üzere , onun bir veya iki kazık attığını görmeye hevesliydi .

بما في ذلك رئيس أركان نابليون ، المارشال بيرتيير - وربما حتى الإمبراطور نفسه.

Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.

لكل شخص الحق في مستوى من المعيشة كاف للمحافظة على الصحة والرفاهية له ولأسرته، ويتضمن ذلك التغذية والملبس والمسكن والعناية الطبية وكذلك الخدمات الاجتماعية اللازمة، وله الحق في تأمين معيشته في حالات البطالة والمرض والعجز والترمل والشيخوخة وغير ذلك من فقدان وسائل العيش نتيجة لظروف خارجة عن إرادته.