Translation of "Yan" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Yan" in a sentence and their arabic translations:

Sami yan odadaydı.

سامي كان في الغرفة التالية.

yan yana çalışma imkânı ediniyorlar,

لديهن فرصة للعمل جنب إلى جنب مع محترفين شباب،

Ya telefon yan odada kalmış

أو الهاتف في الغرفة المجاورة

Yan yana koyduğumuzda parlak sarı rengin

إذا وضعناهما جنبًا إلى جنب،

Dağın yan tarafından çıkan dumanı görürsünüz.

‫سترون الدخان متصاعداً من جانب الجبل.‬

Yan yana olmaktan pek hazzettikleri söylenemez.

‫لا ترتاح بصحبة بعضها.‬

Terör örgütü ile yan yana getirildi

جمعت مع المنظمة الإرهابية

Terörle nasıl yan yana konulur demedi

ولم يذكر كيف يضعه جنباً إلى جنب مع الإرهاب

Aslında gene yan yana düşüyorlar ya

في الواقع يسقطون جنباً إلى جنب مرة أخرى

Benden söylemesi, bu iyi bir yan etki.

فقط أُخبركم، بأنها فائدة جيدة.

Işte bu destanımızı terörle yan yana koydular

وضعوا هذه الملحمة جنباً إلى جنب مع الإرهاب

Kendilerini Sipahi süvarilerinin yan saldırılarından korumak zorundaydılar.

وسيحمون الأجنحة من هجمات سلاح الفرسان السباهي.

Burada, yan yana duran iki evrene bakıyoruz.

هنا، نحن ننظر إلى كونين، جنبًا إلى جنب،

yan 20-25 kişi civarında bilemedin 30 kişi

حوالي 20-25 شخصًا لم يعرفوا 30 شخصًا

Farklı insanların yan projesi gibi olduğunda hata yapıyoruz.

بدلًا من هذه المهمة التي هي بداخلنا جميعًا ونحتاجُ للقيام به معًا.

Bu seçimler aslında bizi iki tehlikeli yan etkiyle bıraktı.

وقد تركت لنا هذه الخيارات اثنين من الآثار الجانبية الخطيرة.

Tutuklular bir hücrede uyumaya zorlandı, sık sık yan yana.

كان السّجناء مضطرّين للنّوم في زنزانة واحدة، غالبا على أجنابهم.

Bunlar yan etki olayları, hatalar, ki bunlara insan kaynaklı olduğu

هذه مجموعة من الأخطاء، لنسميها أخطاءً في إعطاء الأدوية

Ve egzersizin vücudumuzu sağlıklı hâle getiren bütün güzel yan etkileri.

وهذه النتائج الرائعة التي نحصل عليها تساعدنا في الحصول على أجسام صحيحة.

Vay canına, burası dağın yan tarafında bulunan devasa bir mağara.

‫هذا كهف ضخم‬ ‫ينحدر في جانب الجبل.‬

Bugün ise bomba korumalı bir kamyonette bombayla yan yana duruyorsunuz.

أنت الآن تجلس جنبًا إلى جنب في شاحنة مضادة للقنابل.

- O, kocasından boşandı.
- Ol öz yan yoldaşy bilen nikasyny bozdy.

طلّقت زوجها.

Kapıyı açtım ve yan yana duran iki erkek çocuk gördüm.

فتحتُ الباب ورأيتُ صبيين قائمين جنبا بجنب.

Ve bundan birkaç gün sonra yan masalarında oturan aile de belirtileri göstermeye başladı.

و بعد بضعة أيام أخرى، بدأت الأعراض تظهر على العائلة الي كانت تجلس في الطاولة المجاورة.

-Bunlar yan yana iki ev mi? -Evet, iki tane. İki katlılar. Üst kat prefabrike.

- هذان منزلان معاً، صحيح؟ - منزل مزدوج، نعم. منزل مزدوج، بأرضيّة واحدة والجزء العلوي.

Düşman olarak gördüğü ve düşman olarak tüm dünyaya ilan ettiği adamla yan yana geliyor

يأتي جنبًا إلى جنب مع الرجل الذي يراه عدوًا ويعلن للعالم كله عدوًا