Translation of "Parlak" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Parlak" in a sentence and their arabic translations:

Dolunay en parlak hâlinde.

‫ليلة مقمرة ساطع نورها.‬

Parlak bir geleceğin var.

- لديك مستقبل مشرق.
- لديك مستقبل واعد.

O parlak bir fikir.

هذهِ فكرة رائعة.

parlak neon bir poster var.

لتذكيرنا "بتقبل" ما هو جيد.

Senin parlak bir geleceğin var.

لديك مستقبل مشرق.

Louis çok parlak, yenilikçi bir adam

لويس رجل ذكي متقدم,

Ardından disko topundan gelen parlak noktalar

يتبعها النقاط المضيئة من كرة الديسكو

Yan yana koyduğumuzda parlak sarı rengin

إذا وضعناهما جنبًا إلى جنب،

Biz burada sempatik tatlı parlak görüyoruz

نرى حلوة متعاطفة مشرقة هنا

İri ve parlak gözlerinin içine baktım

نظرت إلى عينيه الكبيرتين البراقتين

Nasıl parlak bir gelecek yarattığının hikâyesini anlatabilir.

انا اؤمن انه يمكن ان يروى كيف خلق الماضى المظلم مستقبلا مشرقا،

Pekala, öncelikle rengi parlak ve capcanlı yapın

أولًا، اجعل اللون ساطعًا وحيويًا.

En parlak yıldızların en yüksek sesli olduğunu

حيث ستكون النجوم الأكثر سطوعًا هي صاحبة النغمة الأعلى صوتًا

parlak ve beyaz bir yoğun bakıma yetiştim.

موصولاً بالأجهزة التي تراقب إمكانيّة بقائه على قيد الحياة.

Parlak dolunayın altında... ...ailesinden normalden fazla uzaklaşıyor.

‫تحت ضوء القمر المكتمل،‬ ‫يبتعد عن والديه أكثر من المعتاد.‬

Ormandaki bu parlak yeni şeyi fark etti.

‫إنها ترى ذلك الشيء الجديد اللامع في العشب.‬

Bu lambanın çok parlak bir ışığı var.

يصدر هذا المصباح ضوءا ساطعا.

Fakat yüksek sesler ve parlak ışıklar kafa karıştırıcı.

‫لكن الضجيج والأضواء الساطعة يربكانها.‬

Bu nedenle yalnız, parlak beyaz bir kurt gibi görünür.

ولذلك يظهر كذئبٍ أبيض لامع ووحيد.

Parlak yıldızlar ile takımyıldızlarının. Böylece nokta atışıyla yerini bulur.

‫نجوم ساطعة ومجموعات نجمية...‬ ‫للاهتداء إلى طريقه بدقة تامة.‬

En iyi idarecisi olarak kabul edilen parlak bir komutandı

كان سوشيت قائداً لامعاً ، ويُنظر إليه على نطاق واسع على أنه أفضل مدير في

. Ney'in kendisini parlak bir taktik lideri yapan saldırgan içgüdüsünün

كانت هناك بالفعل علامات على أن غريزة ناي العدوانية ، التي جعلته قائدًا تكتيكيًا

Yine de birkaç Polisi'nden biriydi parlak ve akıllı ajanda,

ورائعًا ، تضاءلت مع مرور الوقت قدرته على تقديم ضربة قوية ، أو إلهام قواته لتحقيق النصر.

Ve daha parlak bir gelecek için onlara umut vermek istiyorum.

وأعطيهم الأمل لمستقبل أكثر إشراقًا.

Ama bu gece Ay parlak. O yüzden flamingoların şansı var.

‫لكن قمر الليلة مضيء.‬ ‫لذا لدى أسراب النحام فرصة للنجاة.‬

Sağa gitmeye karar verirsek parlak güneşin altına çıkma riskine gireriz.

‫إن قررنا التوجه يميناً،‬ ‫سنجازف بالتعرض للشمس اللاهبة.‬

Parlak bir bağımsız kampanyada, Avusturyalıları Nice yakınlarında tuttu, sonra onları

في حملة مستقلة رائعة ، احتجز النمساويين بالقرب من نيس ، ثم طاردهم

Asker ve parlak bir taktikçi ... ateşli mizacı onu alt etmedikçe.

جندي مولود ومخطط تكتيكي لامع ... إلا إذا كان مزاجه الناري يتفوق عليه.

Araplar ve dünya üzerinde sonsuza kadar parlak bir iz bıraktı

خمسمائة بناءٍ يمكن ان نسميها ناطحات سحاب. تركت اثراً مشرقاً

Ve daha iyi ve parlak bir gelecek görüşümüzü karartmasına izin verdik.

وتعتيم بصيرتنا من أجل مستقبل أفضل وأكثر إشراقًا.

Savaşarak İtalya'daki ilk, parlak seferinde Napolyon'un altında hizmet vermeye devam etti

قاتل في لودي وكاستيجليون وباسانو.

General Mack'in Ulm'deki güçleri üzerindeki tuzağı kapatan parlak bir eylem kazandığında doğrulandı

أغلق الفخ على قوات الجنرال ماك في أولم.

Bu süreçte organize ve kararlı bir komutan ve parlak bir taktikçi olarak ün kazandı.

في هذه العملية نال سمعة كقائد منظم وحاسم وتكتيكي لامع.

Ancak, parlak yönetimi ve yorulmak bilmeyen çalışmaları Napolyon'un askeri başarısının büyük bir kısmının temelini oluşturan

لكنه كان "المارشال الذي لا غنى عنه" ، الذي كانت إدارته الرائعة وعمله الدؤوب

Davout, Savaş Bakanı ve Paris valisi yapıldı: parlak ve sadık bir yönetici gerektiren hayati roller

عين دافوت وزيرا للحرب وحاكما لباريس: أدوار حيوية تتطلب إداريا بارعا

Düşünerek, artık kendini kanıtlamış bir tugay komutanıydı . 1799'da, General Bernadotte'nin parlak raporlarını takiben, sonunda

في عام 1799 ، بعد تقارير متوهجة من الجنرال برنادوت ، قبل أخيرًا رتبة

Yapraklar hafif bir rüzgarla öyle salınıyordu ki parlak ışık huzmeleri gökyüzünden yere doğru adeta göz kırparak düşüyordu

النسيم العليل يداعب الأوراق حيث تلمع النجوم وتتوهج أشعة الضوء