Translation of "Insanların" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Insanların" in a sentence and their arabic translations:

Araştırmasında, insanların

استنتج في بحثه

Bu insanların davranışlarını

من المهم أن نأخذ في الاعتبار

Laboratuvarımda, insanların içine

إذًا، نحن أردنا أن نعلم في مختبري

Insanların çıkarları uğruna

من أجل مصالح الناس

Alçakgönüllü olan insanların eseriyim.

ولكن عظموني وكأنني بطل.

İnsanların önümüzdeki zor işlere

نحتاج الناس أن يأتوا بكامل عدّتهم،

Bu insanların hepsi hareketsizdi.

كل هؤلاء الناس كانوا مقيمين.

Mesleği insanların hayatını kurtarmaktı

كانت مهنته إنقاذ حياة الناس،

İnsanların neden dahil olmadıklarını,

وعندما نفكر لم لا يتدخل الناس،

Meydan, insanların buluştuğu yerdir.

الميدان هو مكان حيث يلتقي فيه الناس.

Insanların inançlarının, mantıktan ziyade

أن الناس يميلون إلى اتّباع مشاعرهم فيما يتعلق بقناعاتهم

Bunları insanların öğrenmesi lazım.

ينبغي على الناس تعلم هذه الأشياء.

İnsanların söylediği şey bu.

هذا ما يقوله الناس.

İnsanların %75'i kırmızıyı seçti.

اختار 75٪ من الناس اختار اللون الأحمر.

İnsanların geleceklerini nasıl şekillendirdiğini inceleyen

كعالمة النفس تدرس كيف يخلق الناس مستقبلهم،

Hem diğer insanların faydalanması için.

والآخرين.

Ve aynı zamanda insanların dolaşımını,

وأيضاً سوف يفرض عقوبات على حركة الناس،

ümmi insanların ve hikâyelerinin tehlikesi.

خطورة شعب أُمي وقصصهم.

O zamanlar, insanların klimaları yoktu

أتعلمون، في ذاك الوقت، لم تكن الناس تملك مكيفات هواء،

Ve insanların geçmişte devrimlere, dönüşümlere

وطريقة رد فعل الناس في الماضي أمام التغيرات الضخمة

Hayatta, görünüşleri ve diğer insanların

طالما يفتقدون لهدف في الحياة

İnsanların dörtte üçü "Hayır" dedi.

فإن أكثر من ثلاثة أرباع الناس يقولون لا.

Bundan dolayı diğer insanların da

لذلك أردت أن يحصل الناس على نفس الفرصة

Ve sonuçlarıyla yaşayan insanların hikayeleri.

والناس الذين يعيشون مع العواقب.

Yalnızca insanların duyum düzeyine indirgiyorum

وإنما جعلتهم في متناول مسامعنا نحن البشر.

RH: İnsanların doğruyu söylemesini istiyoruz

ر.ه: صحيح، نحن نريد من الناس أن يقولوا الحقيقة.

İnsanların ne dediğine dikkat etmedin,

أنّت، بمنتهى الذكاء، لم توجه الكثير من الانتباه لما يقوله الناس،

İnsanların pek çoğu sabah haberlerini

يشاهد العديد من الناس الأخبار كل صباح

Bu yöntem insanların daha dürüst

هذا دافع اقتصادي للغاية

Insanların yaşadığı bölgeye gelmesini engellemek

منع الناس من القدوم إلى المنطقة التي يعيشون فيها

Insanların söylediğine inanmak zorunda kalıyorsunuz

عليك أن تصدق ما يقوله الناس

Birazcık bile vicdanı olan insanların

الناس مع القليل من الضمير

İnsanların dalga geçtiği adam olarak

كرجل يسخر منه الناس

İnsanların kişisel bilgisayara ihtiyacı yoktu

لم يكن الناس بحاجة إلى كمبيوتر شخصي

Mühim olan insanların ölüyor olması

الأشخاص المهمون يموتون

Durakta duran insanların yanına gideceksin,

ستذهب إلى جانب الواقفين بمحطة الحافلات،

De ki: İnsanların Rabbine sığınırım.

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ.

İnsanların %70'i pembe olanı seçti.

اختار 70٪ من الناس اللوحة ذات اللون الوردي.

Insanların tatsız duygularla baş etmedeki çaresizlikleridir.

هو عدم القدرة أو الصعوبات التي يجدونها في التعامل مع المشاعر المزعجة

Insanların sürdürebilmek adına ciddi çaba gösterdiği

أنه بدل العمل مع تلك الصورة الإيجابية

Insanların kendi performansları konusunda kafalarını karıştırır.

لأنها تربك الناس حول كيفية أدائهم.

Takside patronculuk oynayabilecek insanların ilgisini çekti.

وأخيرًا، أخيرًا، أخيرًا يستطيعون لعب دور الموجه داخل تاكسي.

Buradaki bazı insanların düşüncelerini tahmin edebiliyorum

فيمكنني تصور بعض الناس وهم

Sanırım bu akşam, insanların bağış toplamayı

أعتقد أن الليلة مناسبة لخطوة البدء

Insanların gürültücü ve korkutucu olduğunu öğrendim.

أن البشر صاخبون ومرعبون.

Insanların nasıl iş yerlerine giderken mutsuzlaştığını,

كيف يصبح الناس غير سعداء عندما يذهبون إلى أماكن العمل،

Eğer Dünya insanların yaşadığı tek yerse

إذا كانت الأرض المكان الوحيد الذي يعيش فيه البشر،

Fakat Venezuela'daki insanların ihtiyacı olan bu

ولكن هذا ما يحتاجه الناس في فنزويلا،

Insanların anlamlı bir şekilde iletişime geçmeleri,

كيف تجعل الآخرين يحققون تواصلًا ذا معنى،

Yeni kimyalar yaratılır, insanların farkındalığı artar

يخلق الناس روابط جديدة ويعون أشياء من حولهم،

Kariyerimi, insanların zihinlerine girmekle ve herkesin

أمضيتُ عملي المهني محاولًا فهم ما يفكر فيه البشر

Insanların karar vermesini nasıl kolaylaştırabildiğini görebiliyorum.

يجعل اتخاذ الإنسان لقراراته أكثر سهولة.

Kendi çevrenizdeki insanların birtakım dış gruplardan

هناك أشياء مثل اعتقاد أن "داخل مجموعتك"

İnsanların birlikte yemek pişirmeyi sevdiklerini biliyoruz

نعرفُ أن الناس تحب أن تخبز معًا،

Insanların çalışmayı sevdiği ortamları yaratmakla kalmayıp

لا يمكننا فقط خلق بيئات حيث يحب الناس القدوم للعمل

Insanların geçim sıkıntısını hat safhada anlattı

وأوضح سبل عيش الناس في مرحلة الخط

Insanların yine çıkar ilişkilerini bunları anlattı

يتحدث الناس عن علاقاتهم ذات الاهتمام مرة أخرى

Insanların yarasalarla doğrudan bir bağlantısı yoktur

الناس ليس لديهم اتصال مباشر مع الخفافيش

Fakat insanların bu yapıdan haberi yok

لكن الناس لا يعرفون عن هذا الهيكل

- Din kitlelerin afyonudur.
- Din insanların afyonudur.

الدين هو افيون الشعب.

Ben her zaman insanların isimlerini unuturum.

دائما ما أنسى أسماء النّاس.

Insanların benim adıma kötü hissetmesini istemiyorum.

أنا لا أريد أن يشعر الناس بالسوء من أجلي.

İnsanların Tom'u neden sevdiğini anlamak kolay.

مِن السهل معرفة سبب حبّ الناس لِتوم.

İnsanların %90'ı ılık tonlu olanı seçti.

اختار 90٪ من الناس اللوحة ذات الألوان الدافئة.

Insanların nasıl düşündüğüyle ilgili bir şey söylemez,

لا تخبركم عن كيفية تفكير الناس،

Toplulukların yok edilmesini, insanların ekonomik destek aradığını,

ويفصلو من وظائفهم ومجتمعات تٌدمر،

Başka insanların çocuklarının eğitimini önemsemekle işe başlayabiliriz.

نستطيع البدء عن طريق الاهتمام بتعليم أطفال الأشخاص الآخرين...

Hükûmetlerin diğer insanların da haklarını ellerinden almada

لإختبار مدى سماحنا لحكوماتنا بالتمادي

Tüm o büyük insanların yanından hızlıca geçmek

التحليق مروراً بكل هؤلاء الأشخاص الكبار

Uzaktan çalışmanın içine kapanık insanların rüyası sanabilirsiniz.

قد تعتقد أن العمل عن بُعد هو حلم بالنسبة للانطوائيين:

Bazı insanların anlatmayı tercih ettiği bir öykü

فهو قصة قرر بعض الأشخاص حكايتها؛

Mücadeleyi beyaz olmayan insanların kazanmasını yürekten istiyordum.

وكنت أُشجع بصدق ذوي البشرة الملونة للفوز بالنضال.

Aynı benim gibi olan insanların dünyasına giriyordum;

لقد كنت قد دخلت عالماً يتواجد به أناس مثلي تماماً،

Ve insanların da bizi ciddiye almalarını bekliyoruz.

‫ونتوقع من الآخرين أيضًا‬ ‫أخذنا على محمل الجد.‬

Hepsi ilk olarak insanların akıllarında tasavvur edildi.

كل هذه الأشياء راودت الفكر البشري أول الأمر.

Politik spektrum boyunca insanların aklına yer edecek.

فإنها ستصل إلى أذهان الناس عبر الطيف السياسي.

Yosemite Park'ta da insanların yaptığı genellikle bu.

وهو ما كان يفعله معظم الناس في منتزه يوسيميتى ذلك اليوم.

Mimari, insanların barınabileceği bir yer oluşturma sanatıdır.

العمارة هي فن بناء المأوى للبشر.

İnsanların denediği, ama başarısız olduklarını başarmak için.

والنجاح حيث حاول الناس وفشلوا.

Bazen insanların ne yaptıklarını anlamak daha kolay,

أحيانا، إن فهم ما يفعله الناس أسهل،

Sağlık sistemine sahip olamamanın sıradan insanların hayatını

كيف أن تعذّر الحصول على رعاية صحية آمنة وبأسعار معقولة

Insanların kafasına şöyle bir soru da gelebiliyor

يمكن للسؤال أن يأتي إلى رأس الناس

Düz dünyaya inan insanların sayıları gitgide artıyordu

عدد الأشخاص الذين يؤمنون بالعالم المسطح يتزايد يومًا بعد يوم

İnsanların orada İsa'ya verilen tepkiler resmedilmiş aslında

ردود فعل الناس تجاه يسوع هناك مصورة بالفعل

Sağlıklı insanların da maske kullanıp kullanmamaları gerektiği.

سواء ما إذا كان على الناس الأصحاء ارتدائهم أيضاً

Ama özel sektörün, insanların da inisiyatif alması,

لكن ينبغي على القطاع الخاص والأفراد أيضًا

Ve o ortamda, insanların askerden kaçtığı bir ortamda,

وفي هذا الوقت، الوقت الذي يهرب الناس فيه من الخدمة العسكرية.

Insanların yaklaşık %3'ü farklı şeyler yapmaya meyillidir.

حوالي ثلاثة بالمئة من الناس يميلون للقيام بالأمور على نحو مختلف.

Insanların tedaviye başlama konusunda rahat hissetmelerine ihtiyaç duyarız.

فإننا بحاجة إلى أن يشعر الناس بأن الراحة تبحث عنهم.

Deneyimli insanların kendilerine bir konfor alanı yarattıklarını düşünüyorum.

أعتقد أن الأشخاص ذوي الخبرة قد خلقوا مساحة لراحة أنفسهم.

Yine fikirlerimdense, o güne kadar düşünmüş insanların fikirlerini

ما زلت أفهم أنني أستطيع كتابة المقالات عن

İnsanların evde yerimi doldurmak zorunda kaldığı zamanlar oldu

كان هناك أوقات، اضطر أشخاص أن يقوموا بعملي بالمنزل،

Veya insanların korkunç zorbalığından kaçmak istemeleri olarak yorumluyor.

‫أو أفراد تحاول الهرب‬ ‫من وحشية مروعة يُسببها البشر لهم.‬

Dikkat ederseniz "Biz beyaz insanların sorunu ne?" dedim.

لاحظوا أنني قلت: "ما خطبنا نحن ذوي البشرة البيضاء؟"

Ve insanların başka bir gezegende yaşamasıyla son buluyor.

وتنتهي عند بشر يعيشون على كوكب آخر.

Temsil edilirken görme beklentilerimin, başka insanların da beklentileri

لرؤية نفسي مُمَثلة في الثقافة بصورة حقيقية

Yaklaştığım insanların büyük çoğunluğu benimle buluşmayı kabul etti.

وافق معظم الأشخاص الذين تواصلت معهم على مقابلتي.

New York City'den düşük gelirli insanların kefaletini ödüyoruz

كنا ندفع الكفالات لمحدودي الدخل من قاطني مدينة نيويورك،

Beyaz insanların dörtte üçünün beyaz olmayan arkadaşları yok.

ثلاثة أرباع الناس البيض ليسوا عندهم أصدقاء غير البيض.