Translation of "Hayatını" in Arabic

0.014 sec.

Examples of using "Hayatını" in a sentence and their arabic translations:

Yavaşça hayatını kaybediyor

‫إنها تحتضر ببطء فحسب‬

Fadıl hayatını kurtardı.

أنقذ فاضل حياته.

Leyla hayatını kaybetti.

فقدت ليلى حياتها.

Sami hayatını kaybetti.

فقد سامي حياته.

- Hayatını gerçeğin peşinde geçirdi.
- Hayatını gerçeği aramakla geçirdi.

أمضت حياتها في السعي وراء الحقيقة.

- Leyla kır hayatını seviyordu.
- Leyla kır hayatını sevdi.

كانت ليلى تحبّ الحياة الرّيفيّة.

Mesleği insanların hayatını kurtarmaktı

كانت مهنته إنقاذ حياة الناس،

Böylece hayatını kurtarmış oldu

قام بإنقاذ حياتها.

Binlerce insan hayatını kaybetti,

فقدَ الآلاف من الناس أرواحهم،

...geri kalanının hayatını kurtarır.

‫كافية لإنقاذ الجميع.‬

çekime giderken hayatını kaybetti

مات في طريقه للتصوير

34 kişinin hayatını yitirmesi

فقد 34 شخصا حياتهم

Kosova Savaşında hayatını kaybetti.

استشهد على ميادين كوسوفو

Tom hayatını değiştirmeyi istedi.

توم أراد أن يغير حياتهُ.

O, hayatını müziğe adadı.

لقد كرّست حياتها للموسيقا.

Leyla, Sami'nin hayatını kurtardı.

لقد أنقذت ليلى حياة سامي.

Leyla sadece hayatını yaşıyordu.

كانت ليلى تعيش حياتها فقط.

Sami kır hayatını sevdi.

أُعجب سامي بالحياة الرّيفيّة.

Sami, Leyla'nın hayatını aldı.

قتل سامي ليلى.

Sami hayatını geri istiyordu.

كان سامي يريد أن يستعيد حياته.

Sami, Leyla'nın hayatını mahvetti.

دمّر سامي حياة ليلى.

Sami neredeyse hayatını kaybediyordu.

كاد سامي أن يموت.

Sami Leyla'nın hayatını mahvediyordu.

كان سامي يدمّر حياة ليلى.

Fadıl, Leyla'nın hayatını tehlikeye attı.

عرّض فاضل حياة ليلى للخطر.

Leyla evini ve hayatını kaybetti.

فقدت ليلى منزلها و حياتها.

Sami, Leyla'nın hayatını tehlikeye attı.

لقد عرّض سامي حياة ليلى للخطر.

Sami, Leyla'nın hayatını tehdit etti.

- هدّد سامي حياة ليلى.
- هدّد سامي ليلى بالقتل.

İkisi de Sara'yla hayatını veya problemlerini

كل من الجد والجدة مشغولان

Hayatını sürüngen araştırmalarında öncülük ederek geçirdi

‫أمضى عمره وهو غارق في البحث الرائد‬ ‫عن الزواحف،‬

Bir milyon kişi savaşta hayatını kaybetti.

- مات مليون شخص في الحرب.
- مليون شخص استُشهدوا في الحرب.

Milyonlarca insan savaş sırasında hayatını kaybetti.

فقد ملايين الأشخاص حياتهم أثناء الحرب.

Sami hayatını yeniden inşa etmeye çalışıyordu.

كان سامي يحاول إعادة بناء حياته.

Sami, Leyla'nın hayatını sonsuza dek değiştirdi.

غيّر سامي حياة ليلى للأبد.

On beş sene boyunca Atatürk’ün hayatını gördük.

أي حوالي 15 سنة ونحن ندرس حياة أتاتورك.

Sağlık sistemine sahip olamamanın sıradan insanların hayatını

كيف أن تعذّر الحصول على رعاية صحية آمنة وبأسعار معقولة

Tokatçı. saf bir insanın hayatını garibanlığını anlattı

توكاتشي. تحدث عن غرابة حياة شخص نقي

Sami'nin ailesi onun hayatını karmaşık hale getirdi.

لقد عقّدت عائلة سامي حياته.

Leyla kendi hayatını kurtarmak için Sami'yi vurdu.

أطلقت ليلى النّار على سامي لإنقاذ حياتها.

Leyla kendi hayatını kurtarmak için Sami'yi öldürdü.

قتلت ليلى سامي لإنقاذ حياتها.

Sami hayatını kurtarmak için harekete geçmek zorundaydı.

كان يجب على سامي أن يقوم بشيء كي ينقذ حياته.

Hayatını kurtarmak için en ufak vücut teması yeterli.

‫مجرد التلامس كاف لإنقاذ حياته.‬

- Ülkesi için hayatını verdi.
- Ülkesi için canını verdi.

أعطى بلده حياته.

- Sami, Leyla'nın hayatını mahvetti.
- Sami, Leyla'nın yaşamını mahvetti.

لقد دمّر سامي حياة ليلى.

Büyük bir bomba düştü ve çoğu insan hayatını kaybetti.

سقطت قنبلة كبيرة، وفقد كثيرون حياتهم.

En az 60 kişi hayatını kaybetti ve binlerce yaralı vardı.

توفي على إثرها أكثر من 60 شخصاً وجرح الآلاف.

- Sami hayatını bitirmek istedi.
- Sami kendi hayatına son vermek istedi.

- كان سامي ينوي الانتحار.
- كان سامي يريد أن يضع حدّا لحياته.

Bir kez daha anlatmak istiyorum Atatürk'ün hayatını ama bu kez farklı.

أريد أن أحكي حياة أتاتورك مرة أخرى ولكن بشكل مختلف.

Prens Lazar`ın savaşta hayatını kaybetmesiyle önderliğinde olan Hristiyan koalisyonu dağıldı

مع وفاة الأمير لازار في المعركة انهار التحالف المسيحي بقيادة الصرب

Onların hayatını da. Bu çetin kış gecelerinden sağ çıkmanın tek yolu sıkı sıkıya sarılmak.

‫وحياتها أيضًا.‬ ‫الطريقة الوحيدة للنجاة‬ ‫في ليالي الشتاء القارسة هذه هي بالتلاصق.‬

- Tom'a bir kamyon çarpmış ve oracıkta can vermiş.
- Tom'a bir kamyon çarptı ve olay yerinde hayatını kaybetti.

توم صدمته شاحنة ومات في الحال