Translation of "Meydan" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Meydan" in a sentence and their arabic translations:

Meydan okumaları severim.

أحب التحديات

üreterek meydan okuruz.

سهلة الاستخدام، وسهلة في التعامل.

Size meydan okumak istiyorum.

بكلماتك المميزة حول تأكيد الذات.

Her birinize meydan okuyorum,

لذا أنا أتحدّى كلّ شخص منكم،

Bu kargaşaya meydan okuyacağız.

سنثور ضد الفوضى.

Meydan, kent yaşamının temelidir.

والميدان هو بداية الحياة المدنية الحضرية.

Meydan, insanların buluştuğu yerdir.

الميدان هو مكان حيث يلتقي فيه الناس.

meydan okuyabilecek biriyle konuşun.

والذي قد يجادلك الرأي.

Amerika'ya adeta meydan okuyordu

كادت أن تتحدى أمريكا

Tüm dünyaya meydan okuyor

يتحدى العالم

Toplumlarımızda nefrete meydan okumak istiyorsak

إذا أردنا أن نتحدى الكراهية في مجتمعاتنا

Sami'nin çocukları ona meydan okuyacaktı.

من الممكن أنّ سامي سيتحدّاه أبناؤه.

Ve meydan okuyan koruyucu bir türün

الطبيعة السخية والمغذية للأنواع

Gördüğünüz gibi orada bir meydan var.

ويوجد هناك ميدان، يمكنكم رؤية ذلك الميدان.

17 yaşına bastığımda babam bana meydan okudu.

لذا عندما بلغت 17 عاماً، تحداني والدي.

Fakat ailem, arkadaşlarım ve meydan okumalar dışında

بعيداً عن عائلتي وأصدقائي ومواجهة التحديات.

Ama çoğunlukla, cevaplara meydan okuyan komik sorularla:

لكن في معظم الأحيان، تزخر بالأسئلة المضحكة التي قد تبدو مستعصية على الإجابة:

Ama ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya.

لكنهم واجهوا تحديا خطيرا.

Burada meydan okuduğunuz ve tamamladığınız şey hepimiz

اللي تحديتوه وكملتوه هون كان التحدي الاكبر بالنسبة لالنا

Kaybedecek bir şeyi olmayan birine meydan okuma.

لا تتحدى من ليس لديه ما يخسره.

Meydan okumalar Fadıl'ın gündelik hayatının bir parçasıdır.

العراك جزء من حياة فاضل اليوميّة.

İnsaniyetimizin özüne esaslı bir meydan okumayı temsil eder.

إنها تمثل تحديًا أساسيًا لجوهر إنسانيتنا.

Ama bir öğretmen olarak buradan meydan okumak istiyorum.

ولكن كمعلم أريد أن أعلن التحدي من هنا.

Project '87, Davidson'a karşı sadece bir meydan okumaydı:

مشروع 87 كان تحدي لدافيدسون:

Bu kaydı biraz önce meydan okuduğum sınıfa, birinci sınıftayken

هذا التسجيل أعدته على مسامع طلاب الفصل الذي تحديت به

Ben yıllardır sağlıklıyım ve spor yapıyorum dedi ve virüse meydan okudu

قال إنني بصحة جيدة وممارسة الرياضة لسنوات وتحدى الفيروس

Her gün farklı bir meydan okuma var fakat o okula devam ediyor.

كل يوم لديها تحدي جديد، لكنها في المدرسة.

Sonunda Viking zihniyetiyle ilgili beni etkileyen şey , ölüm karşısındaki meydan okuma değil

ما أدهشني أخيرًا بشأن عقلية الفايكنج ليس التحدي في مواجهة

Dayanıyordu: Stratejiyi tasarlamada hiçbir rol oynamadı ve Napolyon'a lojistik ayrıntılar dışında asla meydan

الإستراتيجية ، ولم يتحدى أو يناقض نابليون أبدًا إلا في نقاط التفاصيل اللوجستية.

Gösteren Mareşal Soult ile bir düello yapmak istedi . Soult meydan okumayı görmezden geldi.

الذي جعله - في نظره - يبدو أحمقًا أمام الإمبراطور. تجاهل سولت التحدي.

. Korkusuz ve sonuna kadar meydan okuyan o , ordusunun çoğunun yanında boğazında bir İngiliz okuyla öldü

خائفًا ومتحديًا حتى النهاية ، مات بسهم إنجليزي في حلقه ، إلى جانب