Translation of "Giden" in Arabic

0.014 sec.

Examples of using "Giden" in a sentence and their arabic translations:

Hepimiz bilinmeyene giden yoldayız,

جميعنا في رحلة إلى المجهول،

Güce ve iktidara giden yol

يمكن للطريق نحو السلطة والقيادة

Hoşumuza giden bir çeşit bulduğumuzda

فعندما نجد نوعية نحبها،

Moskova'dan kahire'ye giden bir uçak

طائرة من موسكو الى القاهرة

Moskova'dan Kahireye giden bir uçak

طائرة من موسكو الى القاهرة

Bu, istasyona giden yol mu?

أهذا هو الطريق إلى المحطة؟

Topluma zorluk veren sorunların üstüne giden

فهم يهتمون بالقضايا التي تؤرق المجتمع،

Bir ebeveyn, birinci sınıfa giden çocuğun

وكما يقول أحد الآباء:

Kütüphaneye giden yolu bana söyleyebilir misiniz?

هل يمكنك إخباري الطريق إلي المكتبة؟

Ancak eve doğrudan giden bir yol vardı.

لكن كان هناك طريق مستقيم للمنزل

Ve bu durum onu eroin bağımlılığına giden

لكنها فعلت ذلك، مما قادها إلى مسرًى مخيف من الإدمان،

İnsanlar keyfi kaybettiğinde ona giden geçitler topluyorum.

أنا جمعت مقاطع عن الفرح، للناس عندما تغمرهم السعادة.

Sosyal olarak hoşa giden yollar bulmamız gerekiyor.

‫والوعي الذي تستمده من نقاط ضعفنا.‬

Milyarlarca yıldır gelip giden metcezirleri meydana getiriyor.

‫تخلق المد‬ ‫الذي انحسر وارتفع على مدار مليارات السنين.‬

Yani alçaktan yükseğe doğru giden bir uçak

طائرة تتجه من الأدنى إلى الأعلى

Devamında ölüme kadar giden bir yolu vardır

هناك طريق للموت

Mutluluğa giden yolun bazen cesarete ihtiyacı var.

الطريق إلى السعادة يحتاج أحياناً شجاعة.

Niemen Nehri'ni geçerek Polonya'ya giden son kişi oldu.

آخر رجل يعبر نهر Niemen إلى بولندا.

, Körfez'e giden İngiliz gemileri için bir durak olacaktı

حيث كان من المقرر ان يكون محطةً للسفن البريطانية المتجهة للخليج

Diğer tarafa doğru giden su bir yerden sonra durup

يتوقف الماء المتجه إلى الجانب الآخر بعد مكان ما

Ne zaman hoşuma giden bir şey bulsam, hep pahalı olur.

كلما وجدت شيئًا يعجبني، وجدته غاليا جدا.

- İyi niyetle söylenen yalan mübahtır.
- Hedefe giden her yol mübahtır.

- الغاية تبرر الوسيلة.
- الغايةُ تبرّرُ الوسيلة.

- Acele işe şeytan karışır.
- Acele ile menzil alınmaz.
- Acele giden ecele gider.
- Acele yürüyen yolda kalır.

العجلة من الشيطان.

- O, hastaneye giden bir taksiye bindi.
- O, hastaneye gitmek için bir taksiye bindi.
- O, hastaneye gitmek için bir taksi tuttu.

ركبت سيارة أجرة متجهة إلى المستشفى.

Hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için iyi, hoşunuza giden bir şey de sizin için kötü olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

وعسى أن تكرهوا شيئا وهو خير لكم وعسى أن تحبوا شيئا وهو شر لكم والله يعلم وأنتم لا تعلمون.