Translation of "Viaje" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Viaje" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Buen viaje!
- ¡Ten un buen viaje!
- Disfrute su viaje.
- Le deseo un buen viaje.

- İyi yolculuklar.
- İyi yolculuklar!

- ¡Buen viaje!
- ¡Ten un buen viaje!

- İyi yolculuklar.
- İyi yolculuklar!

¡Buen viaje!

İyi yolculuklar!

- Disfrute su viaje.
- ¡Que tengáis un buen viaje!

İyi yolculuklar.

- ¡Diviértete en tu viaje!
- ¡Divertite en tu viaje!

Gezinde iyi eğlenceler!

- Espero que tengas un buen viaje.
- Buen viaje.

Umarım iyi bir yolculuk geçirirsin.

Hagamos un viaje.

Bir gezi yapalım.

Disfrute su viaje.

Seyahatin tadını çıkarın.

- Que tengas buen viaje.
- Que tengas un buen viaje.

Sana iyi yolculuklar dilerim.

- ¿Están listos para el viaje?
- ¿Estás listo para el viaje?

Yolculuk için hazır mısınız?

¡Qué viaje agradable tuvimos!

Ne keyifli bir yolculuk yaptık!

¿Tienes cheques de viaje?

Hiç seyahat çekiniz var mı?

¿Cómo estuvo tu viaje?

Yolculuğun nasıldı?

Tu viaje empieza aquí.

Sizin yolculuğunuz burada başlıyor.

Fue un viaje genial.

Harika bir yolculuktu.

El viaje fue corto.

Yolculuk kısaydı.

¿Podemos posponer el viaje?

Seyahati erteleyebilir miyiz?

¿Cuándo empieza tu viaje?

Gezin ne zaman başlar?

Tom canceló su viaje.

Tom gezisini iptal etti.

Todos emprendemos un viaje

Hepimiz bir yolculuktayız

¿Tuvo un buen viaje?

İyi bir yolculuk geçirdin mi?

Nuestro viaje será largo.

Yolculuğumuz uzun sürecek.

Tom inicia su viaje.

Tom gezisine başlar.

Que tengas buen viaje.

Sana iyi yolculuklar dilerim.

- Fui de viaje con él.
- Yo lo acompañé en el viaje.

Yolculukta ona eşlik ettim.

- ¿Todos están listos para el viaje?
- ¿Todas están listas para el viaje?

Herkes yolculuk için hazır mı?

Estas restricciones de viaje, detenciones

Bu seyahat uyarıları, alıkonulmalar

En ese viaje descubrimos algo

Bu yolculukta yaşadığım inanılmaz şey,

Le deseo un buen viaje.

Sana hoş bir yolculuk diliyorum.

Nancy emprendió un viaje sola.

Nancy yalnız bir yolculuğa çıktı.

Ese viaje requiere mucho dinero.

Gezi çok fazla para gerektirir.

Ahorró dinero para el viaje.

O, yolculuk için para biriktirdi.

¿Quieres ir de viaje conmigo?

Benimle bir geziye çıkmak ister misin?

El viaje era muy caro.

Gezi çok pahalıydı.

¡Que tengáis un buen viaje!

İyi yolculuklar.

Vamos de viaje por carretera.

Bir gezintiye gidelim.

Le deseé un buen viaje.

Ona iyi bir yolculuk diledim.

¿Aceptan ustedes cheques de viaje?

Seyahat çeki kabul ediyor musunuz?

Cancelaron mi viaje de negocios.

İş gezim iptal edildi.

Desaprobó mi viaje a Viena.

O, Viyana gezimi kabul etmedi.

Hagamos un viaje a Australia.

Avustralya'ya bir yolculuğa çıkalım.

El viaje fue verdaderamente divertido.

Gezi gerçekten eğlenceliydi.

Esto atrasa mucho mi viaje.

Bu, benim gezimi uzun bir süre geciktirecek.

Desistió de hacer el viaje.

Geziyi iptal etti.

Planeemos un viaje a Australia.

Avustralya'ya bir gezi planlayalım.

Tomás está planificando un viaje.

Tom bir gezi planlıyor.

Hice el viaje para nada.

Yolculuğu boşuna yaptım.

¿Cuándo volviste de tu viaje?

Gezinizden ne zaman döndünüz?

El viaje duró 14 meses.

Yolculuk 14 ay sürdü.

Ella volvió de un viaje.

O bir geziden döndü.

Acaba de comenzar el viaje.

Yolculuk henüz başladı.

Ella se fue de viaje.

O bir geziye gitti.

Se acabó el viaje gratis.

Serbest sürüş sona erdi.

Me preparo para mi viaje.

Seyahatim için hazırlanıyorum.

- ¿Por qué Tom canceló su viaje?
- ¿Por qué ha cancelado Tom su viaje?

Tom gezisini niçin iptal etti.

El viaje en avión es rápido; el viaje por mar es, sin embargo, relajante.

Hava seyahati hızlı ancak deniz seyahati huzurlu.

- Bill ahorró cien dólares para su viaje.
- Bill apartó cien dólares para su viaje.

Bill, gezisi için bir kenara yüz dolar koydu.

- ¿Qué les ha parecido su viaje a Australia?
- ¿Cómo fue tu viaje a Australia?

Avustralya'ya yolculuğun nasıldı?

- ¿Este es tu primer viaje al exterior?
- ¿Este es tu primer viaje al extranjero?

Bu sizin yurt dışına ilk seyahatiniz mi?

- Esta brújula te será útil en el viaje.
- Esta brújula os será útil en el viaje.
- Esta brújula le será útil en el viaje.
- Esta brújula les será útil en el viaje.

Bu pusula gezinde faydalı olacaktır.

Eso se relaciona con su viaje.

Senin yolculuğunla ilişkililer.

El viaje a la luna comenzó

Aya yolculuk başladı

Hagamos un viaje a Nueva York.

New York'a seyahat edelim.

He perdido mis cheques de viaje.

Ben seyahat çeklerimi kaybettim.

¿Puedo pagar con cheques de viaje?

- Seyahat çekiyle ödeyebilir miyim?
- Seyahat çeki ile ödeme yapabilir miyim?
- Seyahat çekiyle ödeme yapabilir miyim?

Tom hizo un viaje a Boston.

Tom Boston'a bir gezi yaptı.

¿Ella puede soportar un viaje largo?

O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi?

George calculó el coste del viaje.

George yolculuğun maliyetini hesapladı.

Tengo ganas de ir de viaje.

Canım bir geziye gitmek istiyor.

Estoy ocupado preparándome para el viaje.

Ben seyahat için hazırlanmakla meşgulüm.

La vida es como un viaje.

Hayat bir seyahate benzer.

Era su primer viaje como capitán.

Kaptan olarak ilk yolculuğuydu.

Quiero oír todo sobre tu viaje.

Yolculuğun hakkında her şeyi duymak istiyorum.

Estaba ocupado preparándose para el viaje.

Yolculuğuna hazırlanmakla meşguldü.

¿Cómo te fue el viaje, Tom?

Yolculuğun nasıl geçti Tom?

Él hizo un viaje de negocios.

O, iş için seyahate gitti.

En tu próximo viaje llévame contigo.

Bir sonraki gezide beni de seninle birlikte götür.

Tuvimos muchas aventuras en nuestro viaje.

- Gezimizde bir sürü maceramız oldu.
- Yolculuğumuzda bir sürü macera yaşadık.

Nada extraordinario ocurrió en nuestro viaje.

Gezimizde sıradışı hiçbir şey olmadı.

Después del viaje, estábamos hechos polvo.

Yolculuktan sonra, kendimizi çok yorgun hissettik.

Hicieron un viaje a la capital.

Onlar başkente yolculuk yaptı.

Todo estaba listo para el viaje.

Gezi için her şey hazırdı.

Estuvimos de viaje durante el verano.

Yaz boyunca geziyorduk.

Muchas gracias por este maravilloso viaje.

Bu harika yolculuk için çok teşekkür ederim.

Imaginemos que emprendemos juntos este viaje,

Şimdi bu seyahata hep birlikte çıktığımızı hayal edelim

Tom postergó su viaje a Boston.

Tom Boston'a yolculuğunu erteledi.

Te deseo que tengas buen viaje.

Sana iyi yolculuklar diliyorum.

Una foto de aquel viaje tan especial.

O güzel yolculuğun resmini alın.

Para emprender un viaje de 12 días.

korku ve cesaret arasında gidip geliyordum.

No fue un viaje fácil ni tranquilo

Bu kolay ve huzurlu bir seyahat değildi

Sino un verdadero viaje de empacar maletas.

gerçek, çantanı toplayıp çık tarzı bir seyahate.

El problema es nuestra ruta de viaje.

Sorun, gideceğimiz yönü belirlemek.

Entonces es necesario un viaje al pasado

yani geçmişe bir yolculuk yapmak gerekiyor

¡el viaje en el tiempo es posible!

zaman yolculuğu mümkün!

Reconozco que he emprendido un maravilloso viaje

Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan