Translation of "¡ten" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "¡ten" in a sentence and their turkish translations:

- Ten cuidado.
- Ten precaución.

Önlemler alın.

¡Ten miedo! ¡Ten mucho miedo!

Korkun. Çok korkun.

- ¡Tenga piedad!
- ¡Ten piedad!
- ¡Ten misericordia!

Merhamet et!

Ten, pruébatelo.

İşte, bunu deneyin.

Ten cuidado.

Kendine dikkat et.

¡Ten piedad!

Acı bana.

Ten mucho cuidado

Çok dikkatli davranın

¡Tom, ten cuidado!

Tom, dikkatli ol!

Ahora ten paciencia.

Şimdi sabırlı ol.

- Cuídate.
- Ten cuidado.

Dikkatli ol.

Ten cuidado ahí fuera.

Orada dikkatli olun.

Ten una gran velada.

İyi geceler.

Ten las manos quietas.

Ellerini kendine sakla.

Ten unas buenas vacaciones.

İyi tatiller.

Antes de nada, ten paciencia.

Her şeyden önce, sabırlı olun.

Ten cuidado con ese cuchillo.

O bıçakla dikkatli olun.

Por favor, ten paciencia conmigo.

Lütfen bana katlan.

- Ten un trago.
- Tómate algo.

Bir içki al.

Ten confianza en ti mismo.

Kendine güven.

¡Ten cuidado con los dedos!

Parmaklarına dikkat et!

Ten un buen diccionario a mano.

Elinizin altında iyi bir sözlük bulundurun.

Ten más cuidado o cometerás errores.

Daha dikkatli ol, yoksa hata yapacaksın..

¡Ten unas buenas vacaciones de verano!

- İyi bir yaz tatili geçir!
- İyi bir yaz tatili geçirmeni dilerim!

Ten un buen fin de semana.

- Güzel bir hafta sonu geçirin.
- İyi hafta sonları!

- Ten mucho cuidado.
- Tengan mucho cuidado.

Çok dikkatli ol.

Ten cuidado con lo que deseas.

Ne istediğine dikkat et.

- ¡Buen viaje!
- ¡Ten un buen viaje!

- İyi yolculuklar.
- İyi yolculuklar!

- Ten paciencia conmigo.
- Sé paciente conmigo.

Bana katlan.

Ten cuidado cuando hables con Tom.

Tom ile konuşurken dikkatli ol.

¡Ten cuidado! El piso está humedo.

Dikkatli ol, yer ıslak.

Ten cuidado con lo que dices.

Söylediklerine dikkat et.

Ten cuidado con las escaleras mecánicas.

Yürüyen merdivenlere dikkat et.

Ten cuidado con lo que comes.

- Ne yediğinize dikkat edin.
- Yediklerine dikkat et.

- Ten cuidado con donde pisas cuando bajes la escalera.
- Ten cuidado al bajar las escaleras.

Merdivenlerden inerken adımlarına dikkat et.

No tengas una casa, ten un vecino.

Ev alma, komşu al.

Ten cuidado de no romper los huevos.

Yumurtaları kırmamaya dikkat et.

- Ten fe en mí.
- Confía en mí.

Bana güven.

Ten cuidado de no derramar tu cerveza.

Biranı dökmemek için dikkatli ol.

Dije que te compraría un trago, ten.

Sana bir içki ısmarlayacağımı söyledim, işte.

Por favor ten en cuenta este hecho.

Lütfen bu gerçeği aklında tut.

Ten cuidado de no romper los vasos.

- Gözlükleri kırmamak için özen gösterin.
- Bardakları kırmamaya dikkat edin.

Por favor, ten un poco de torta.

Pastaya buyurun.

Ten cuidado para no romper los huevos.

Bu yumurtaları kırmamak için dikkatli ol.

- Ten fe.
- Tened fe.
- Tengan fe.
- Confíen.

- İnançlı ol.
- İnan.
- Biraz sabır.

- Ten cuidado con lo que deseas, podría hacerse realidad.
- Ten cuidado con lo que deseas, porque puede realizarse.

Ne dilediğine dikkat et, gerçekleşebilir.

Ten en mente lo que dije, por favor.

Lütfen söylediğimi aklında tut.

¡Ten cuidado, este tipo tiene licencia de disparar!

Dikkatli ol, bu adamın ateş etme ruhsatı var!

Tom, ten cuidado de no caerte al agujero.

Tom, çukura düşmemek için dikkatli ol.

Ten cuidado, no vayas a despertar a Tom.

Tom'u uyandırmamak için dikkatli ol.

Ten cuidado. No sabemos qué hay ahí dentro.

Dikkatli ol. İçeride ne olduğunu bilmiyoruz.

Ten cuidado de no despertar a la bebé.

Uyuyan bebeği uyandırmamaya dikkat et.

Ten. Lleva esto contigo. Te puede resultar útil.

- Buyur. Bunu yanına al. Faydalı olabilir.
- Al. Bunu yanında taşı. İşine yarayabilir.

- Sé confiado.
- Estate seguro de ti mismo.
- Ten confianza.
- Confía en ti mismo.
- Ten seguridad.
- Confía en ti misma.

Kendinden emin ol.

- Ten cuidado no despertar a Tom.
- No vayas a despertar a Tom.
- Ten cuidado para no despertar a Tom.

Tom'u uyandırmamak için dikkatli ol.

Ten cuidado de no romper esta jarra, por favor.

Lütfen bu vazoyu kırmamak için dikkatli ol.

Ten cuidado con ese amigo pero te diré muy pronto

o arkadaşınıza dikkat edin ama ha birazdan anlatacaklarım çok önemli

Sobre todo, ten cuidado con lo que comes y bebes.

Her şeyden önce, ne yediğinize ve içtiğinize dikkat edin.

- Ten cuidado con lo que haces.
- Mira antes de saltar.

- Atlamadan önce bak.
- Hareket etmeden önce iyice düşün.

- Ten cuidado no te quemes.
- No te vayas a quemar.

Kendini yakmamak için dikkatli ol.

No olvides apoyar la suscripción al canal, ten cuidado de discutir.

kanala abone olarak destek olmayı da unutmayın görüşmek üzere kendinize iyi bakın

Ten en cuenta que fumar no es bueno para tu salud.

Sigara içmenin sağlığın için iyi olmadığını aklında tut.

- Cuidado al cruzar la calle.
- Ten cuidado al cruzar la calle.

- Caddeyi geçerken dikkatli ol.
- Caddeyi geçerken dikkatli olun.

Ten un poco de respeto por las opiniones de otras personas.

Diğer insanların görüşlerine biraz saygı duy.

Ten cuidado con lo que dices porque se molesta muy fácilmente.

Ne dediğine dikkat et, zira o kolayca sinirlenir.

- Ten piedad de mí.
- Tenga piedad de mí.
- Tengan piedad de mí.

Bana merhamet göster.

- Por favor tené paciencia.
- Por favor tenga paciencia.
- Por favor ten paciencia.

Lütfen sabırlı olun.

Ten en cuenta lo que vayas a decir, no lo que pienses.

Düşündüğün şeyi değil, söyleyeceğin şeyi aklında tut.

Ten cuidado con lo que dices, puesto que se enfada con facilidad.

Ne dediğine dikkat et, zira o kolayca sinirlenir.

Te presto dinero, pero ten en cuenta que ésta es la última vez.

Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez.

- Ten un buen fin de semana.
- Que tengas un buen fin de semana.

- Güzel bir hafta sonu geçirin.
- İyi hafta sonları!

- En todo caso ten paciencia.
- Antes que nada, sé paciente.
- Sobre todo, se paciente.

Her şeyden önce, sabırlı olun.

Ten tus ojos bien abiertos antes del matrimonio; y medio cerrados después de él.

Evlenmeden önce gözlerinizi tam açın, daha sonra yarı kapatın.

- Sé paciente, por favor. Toma tiempo.
- Por favor, ten paciencia, esto lleva su tiempo.

Sabırlı olun lütfen. Bu zaman alır.

- ¡Buen viaje!
- ¡Ten un buen viaje!
- Disfrute su viaje.
- Le deseo un buen viaje.

- İyi yolculuklar.
- İyi yolculuklar!

- Hey, ten cuidado con eso.
- Hey, tenga cuidado con eso.
- Hey, tengan cuidado con eso.

Hey, ona dikkat et!

- Cuidado, podrías hacerte daño con un destornillador.
- Ten cuidado, puedes hacerte daño con un destornillador.

Dikkatli ol. Bir tornavida ile kendine zarar verebilirsin.

- Ten en cuenta su consejo.
- Haz caso de su consejo.
- Haz caso a lo que te ha dicho.

Onun tavsiyesine dikkat et.

Ten cuidado: En inglés las nacionalidades, los días de la semana y los idiomas se escriben con mayúscula inicial.

Dikkat et: Biz İngilizcede milliyetleri, haftanın günlerini ve dilleri büyük harfle yazarız.

Por la mañana saludo a las personas con "Buenos días". Esa es una abreviatura de "Te deseo un buen día" o "Ten un buen día".

Sabahleyin insanları "Günaydın" ile selamlıyorum. Bu, "Size iyi günler dilerim" veya "İyi günler" gibi bir kısaltmadır.

- Tenga cuidado con lo que usted come.
- Tenga cuidado con lo que come.
- Ten cuidado con lo que comes.
- Tened cuidado con lo que coméis.
- Tengan cuidado con lo que comen.

Ne yediğine dikkat et.