Translation of "Tele" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Tele" in a sentence and their turkish translations:

¿Ves la tele?

TV izler misin?

Apaguemos la tele.

Televizyonu kapatalım.

Conecté la tele.

TV'nin fişini taktım.

Apagué la tele.

TV'yi kapattım.

- Baja el volumen de la tele.
- Baja la tele.

- TV'nin sesini kıs.
- Televizyonun senini kıs.

Ayer vi la tele.

Dün TV izledim.

Estamos viendo la tele.

Biz TV izliyoruz.

¿Puedo apagar la tele?

Televizyonu kapatabilir miyim?

¿Viste la tele ayer?

Dün televizyon izledin mi?

Estoy viendo la tele.

Televizyon izliyorum.

Sólo estoy viendo tele.

Ben sadece TV izliyorum.

Vi la tele anoche.

Dün gece TV izledim.

¿Quieres ver la tele?

Televizyon izlemek istiyor musun?

- Mi hermano está viendo tele.
- Mi hermano está viendo la tele.

Erkek kardeşim TV izliyor.

- Te vi en la tele.
- Lo vi a usted en la tele.

Seni televizyonda gördüm.

Me presenté en la tele,

Bir TV sunumu yaptım,

Es divertido ver la tele.

TV izlemek eğlenceli.

Estoy cansado de la tele.

TV'den usandım.

Nos gustaba ver la tele.

Biz TV izlemekten keyf aldık.

Bueno, sólo veo la tele...

Eh, ben sadece TV izliyorum.

Me gusta ver la tele.

Televizyon izlemeyi severim.

No tengo tele en casa.

Benim evimde televizyonum yok.

«Mamá, ¿puedo ver la tele?» «No, no puedes, Tom.» «Papá, ¿puedo ver la tele?»

"Anne, TV izleyebilir miyim?" "Hayır, izleyemezsin Tom." "Baba, TV izleyebilir miyim?"

Apaga la tele, porque es tarde.

Geç oldu, televizyonu kapat.

Finalmente supe qué tenía mi tele.

Televizyonumun nesi olduğunu sonunda buldum.

Lo he oído en la tele.

Onu TV'de duydum.

Eres un adicto a la tele.

Sen böyle bir TV bağımlısısın.

En la tele echan demasiados anuncios.

Televizyonda çok fazla sayıda reklam var.

- Enciende la tele.
- Enciende la televisión.

Televizyonu aç.

¿Qué programas ves en la tele?

Televizyonda hangi programları izliyorsunuz?

- Mañana hacia esta hora estaré viendo la tele.
- Mañana a esta hora estaré viendo la tele.

Yarın yaklaşık olarak bu saatte TV izliyor olacağım.

- No echan nada bueno por la televisión.
- No echan nada bueno por la tele.
- No hay nada bueno por la tele.
- No pasan nada bueno por la tele.
- No dan nada bueno por la tele.

Televizyonda iyi bir şey yok.

Era un anuncio de tele por cable

Kablolu yayın üyeliği ya da kefalet bonosu reklamıydı,

¿Podrías bajarle a la tele, por favor?

Lütfen televizyonu kısar mısın?

Tengo que mandar a reparar la tele.

Televizyonu tamir ettirmeliyim.

Ver la tele es una actividad pasiva.

Televizyon izlemek pasif bir faaliyettir.

Anunciaron un nuevo producto en la tele.

Onlar televizyonda yeni bir ürünün reklamını yaptı.

Apagó la tele y empezó a estudiar.

TV'yi kapattı ve ders çalışmaya başladı.

Tom ve la tele a todas horas.

Tom sürekli TV izler.

Solo quiero ver un poco la tele.

Biraz televizyon seyretmek istiyorum sadece.

Él mira la tele todas las noches.

O her gece televizyon izler.

Veo la tele de vez en cuando.

Ara sıra televizyon izlerim.

En ese momento estaba viendo la tele.

- O zamanda televizyon seyrediyordum.
- O zaman televizyon izliyordum.

- ¿Dónde está el mando a distancia de la tele?
- ¿Dónde está el control remoto de la tele?

TV için uzaktan kumanda nerede?

Pero lo que se cuenta en la tele

Fakat televizyonda ne anlatılıyor

- Me gustaría ver la tele.
- Quisiera ver televisión.

TV izlemek istiyorum.

Vi un partido de tenis por la tele.

Televizyonda bir tenis maçı izledim.

Él estuvo viendo la tele todo el día.

Bütün gün televizyon izliyordu.

Veo la tele después de hacer los deberes.

Ev ödevimi bitirdikten sonra TV izlerim.

Vimos el partido de fútbol por la tele.

TV'de futbol maçı izledik.

Ya he visto esta película en la tele.

Ben bu filmi daha önce televizyonda izledim.

No, suelo verlos en la tele, en casa.

Hayır, genellikle onları evde TV'de izlerim.

Haz tu tarea antes de ver la tele.

- TV izlemeden önce ev ödevini yap.
- Televizyon izlemeden önce ödevini yap.

A menudo veo la tele antes de cenar.

Akşam yemeğinden önce sık sık televizyon seyrederim.

Tom piensa que su tele lo está mirando.

Tom TV'sinin kendini izlediğini düşünüyor.

Después de terminar su tarea, vio la tele.

Ödevini yaptıktan sonra televizyon izledi.

¿Viste el partido de fútbol por la tele?

Televizyondaki futbol maçını izledin mi?

¿Te importa si veo la tele un poco?

- Bir süre TV izleyebilir miyim?
- Bir süre TV izlememin bir sakıncası var mı?

¿Quieres ver el partido de béisbol por la tele?

TV'de beyzbol oyunu izlemek ister misin?

- Él está viendo la tele.
- Él está viendo televisión.

- Televizyon seyrediyor.
- O, televizyon seyrediyor.

- Bill ha encendido la tele.
- Bill prendió la televisión.

Bill televizyonu açtı.

Ella estaba sentada en una silla, viendo la tele.

Televizyon izlerken bir sandalyede oturuyordu.

Ayer a esta hora yo estaba viendo la tele.

Dün bu saatte TV izliyordum.

Es posible que esta noche no vea la tele.

Ben bu gece muhtemelen tv izlemeyeceğim.

Por favor, apaga la radio y enciende la tele.

Lütfen radyoyu kapatın ve televizyonu açın.

- Mi hermano menor está mirando la tele.
- Mi hermano pequeño está viendo la televisión.
- Mi hermano pequeño está viendo la tele.

- Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
- Benim küçük erkek kardeşim TV izliyor.

En cuanto encendieras la tele, todo giraría alrededor de eso.

TV'yi açtığınızda her şey bunun hakkında olurdu.

- Es divertido ver la televisión.
- Ver la tele es divertido.

TV seyretmek eğlencelidir.

Anoche él vio un partido de baloncesto por la tele.

Dün gece televizyonda bir basketbol oyunu izledi.

Propongo que nos quedemos en casa y veamos la tele.

Evde kalmamızı ve TV izlememizi öneriyorum.

- No puedo vivir sin tele.
- No puedo vivir sin televisión.

- Televizyon olmadan yaşayamam.
- Televizyonsuz yaşayamam.

- ¡Kerry está en la tele!
- ¡Kerry está en la TV!

Kerry TV'de!

- ¡No dejes encendida la tele!
- No dejes la televisión encendida.

TV'yi açık bırakma.

Ve a jugar afuera en vez de ver la tele.

TV izleme yerine dışarıda oynayın.

Y recuerdo, una vez más, ver la tele con mi padre.

Babamla 1996 Olimpiyatlarını

Tan pronto como Tom encendió la tele, se quemó el fusible.

Tom televizyonu açar açmaz sigorta attı.

- ¿A qué hora ves televisión?
- ¿A qué hora ves la tele?

Ne zaman TV izliyorsun?

- Estoy viendo la televisión.
- Veo la televisión.
- Estoy viendo la tele.

Televizyon seyrediyorum.

- Apaga la televisión.
- Apagad la televisión.
- Apaga la tele.
- ¡Apaga la televisión!

- Televizyonu kapat.
- TV'yi kapatın.

Lo único que mi padre hace los domingos es ver la tele.

Babam pazar günleri, televizyon seyretmekten başka hiçbir şey yapmaz.

Mamá quiere ir allí, pero papá quiere ver la tele en casa.

Annem oraya gitmek istiyor ama babam evde TV izlemek istiyor.

- Él no ve la televisión en absoluto.
- El nunca mira la tele.

O, hiç tv seyretmez.

¿Cuánto tiempo pasa de media un adolescente viendo la tele cada día?

Orta yaşta bir genç her gün ne kadar televizyon izler?

- A Tom le gusta ver la tele.
- A Tom le gusta ver televisión.

Tom televizyon izlemeyi sever.

- No gastes tanto tiempo viendo televisión.
- No pases tanto tiempo viendo la tele.

- TV izlemek için fazla zaman harcama.
- Televizyon izleyerek çok fazla zaman harcama.

Me encantaba ver los deportes en la tele, sobretodo el boxeo, con mi padre.

babamla televizyonda boks maçları izlemeyi severdim.

La antena de la tele se rompió por la tormenta de la pasada noche.

Geçen gece anten, fırtınadan kırıldı.