Translation of "Principios" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Principios" in a sentence and their turkish translations:

Va contra mis principios.

Bu ilkelerime aykırı.

Debes vivir según tus principios.

İlkelerine uyarak yaşamalısın.

Es fiel a sus principios.

O, prensiplerine sadık kalıyor.

Llueve a principios de otoño.

Sonbaharın başlarında yağmur yağar.

La gente debería tener principios.

İnsanın prensipleri olmalı.

Desafortunadamente, a principios de los 80,

Maalesef 1980'lerden itibaren

Apareció a principios de mi carrera.

Kariyerimin ilk zamanlarında başladı.

Él se ciñe a sus principios.

O, ilkelerine bağlıdır.

Son principios de diciembre en el 218AC.

M.Ö 218 Aralık ayının başları...

Ya ven, los principios de la equidad

Eşitliğin ilkeleri

Él se mantuvo fiel a sus principios.

O prensiplerine sadık kaldı.

Eso va en contra de mis principios.

O benim ilkelerime aykırı.

A principios del segundo año mi depresión empeoró,

Sonra ikinci sınıf başladı ve depresyonum iyice kötüleşti,

Tus principios no son consecuentes con tus acciones.

Sizin ilkeleriniz eylemleriniz ile tutarlı değil.

El patriota se apega a sus principios morales.

Vatansever, ahlaki ilkelerine bağlı kalır.

La casa fue construida a principios del siglo.

Ev yüzyılın başlarında inşa edildi.

Llegará a Tokio a principios del mes que viene.

Önümüzdeki ayın başında Tokyo'ya gidecek.

Esta bicicleta lleva colocada aquí desde principios de mes.

Bu bisiklet bu ayın başından beri buraya bırakıldı.

Todo se basa en los principios de la Biología;

Tümü biyolojinin prensiplerine dayanmakta.

Hubo varios avances tecnológicos a principios del siglo XXI.

Yirmi birinci yüzyılın başında birçok teknolojik gelişmeler vardı.

Que sin él ninguno de los otros principios puede funcionar.

saygı olmadan diğer ilkeler işe yaramaz.

A principios de 1900, las mujeres establecieron una sociedad y

1900'lü yılların başında kadınlar cemiyet kurup

Vivieron aproximadamente al mismo tiempo a principios del siglo VI.

6. yüzyılın başlarında yaklaşık aynı zamanda yaşadılar.

Es uno de los principios de lo que el cerebro hace.

Beynin aslen yapıyor olduğu şeyin prensiplerinden biridir.

O a finales del milenio X o principios del IX a.C.

Afrika'daki ise oraya nazaran çok geç.

A principios de 1900, antes de que Hitler se lo apropiara,

1900'lerin başında, Hitler tarafından tahsis edilmeden önce

La segunda ola de globalización comenzó a principios de los 90,

Küreselleşmenin ikinci dalgası 90'lı yılların başında başladı

Para que los principios se abran camino, yo acabaré donde empecé,

Polis sorunundan daha büyük olan, ilkelerdeki izlenecek yol için

De hecho, Rasmussen publicó una encuesta a principios de este año

Hatta, Rasmussen'ın yıl içinde yayınladığı ankete göre

Vamos a viajar a Estonia a principios del mes que viene.

Önümüzdeki ayın başında Estonya'ya geziye gideceğiz.

No está dentro de mis principios besar en la primera cita.

İlk randevuda öpüşmek benim prensibim değildir.

Tom vino a mi oficina ayer a principios de la tarde.

Tom ofisime dün öğleden sonra erken geldi.

Pase lo que pase, voy a mantener mis principios hasta el final.

- Ne olursa olsun acı sona kadar ilkelerime bağlı kalacağım.
- Ne olursa olsun sonuna kadar ilkelerime bağlı kalacağım.

"¿Todavía estás saliendo con Tom?" "No, rompimos a principios del mes pasado".

"Tom'la hala çıkıyor musunuz?" "Hayır, geçen ayın başında ayrıldık."

Estos son algunos de los resultados de VirusTotal a principios de este año.

Bunlar, VirusTotal'daki bu yıl başındaki bazı sonuçlar.

La buena noticia es que los principios de la justicia procesal son fáciles

İyi haber şu ki usul adaletinin ilkeleri kolay

Y a principios de 1462, al estar en ruta para cruzar el Danubio congelado, la caballería valaca se detiene

1462 başlarında, Eflak ordusu, donmuş Tuna önüne

Vine aquí a buscar un nuevo comienzo para Estados Unidos y musulmanes alrededor del mundo, que se base en intereses mutuos y el respeto mutuo; y que se base en el hecho de que Estados Unidos y el Islam no se excluyen mutuamente y no es necesario que compitan. Por el contrario: coinciden en parte y tienen principios comunes, principios de justicia, progreso, tolerancia y la dignidad de todos los seres humanos.

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.