Translation of "Partes" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Partes" in a sentence and their turkish translations:

Tres partes iguales

3 eşit parçaya bölüyor.

Cuando te cuento estas partes sin saber estas partes

bu kısımları bilmeden bu kısımları size anlattığımda

Revisé en todas partes.

Her yeri kontrol ettim.

En todas partes se limpiará.

Her yer temizlenecek.

Lo buscamos por todas partes.

Biz zengin fakir onu aradık.

Primero, debería escuchar ambas partes.

Önce, her iki tarafı dinlemeliyim.

Había flores por todas partes.

Her yerde çiçekler vardı.

Había sangre por todas partes.

Her yerde kan vardı.

Dios está en todas partes.

Allah her yerde.

Visité muchas partes de Inglaterra.

- İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
- İngiltere'nin birçok kısmını ziyaret ettim.

Encontramos problemas por todas partes.

Biz her yerde sorunla karşılaştık.

Hay insectos en todas partes.

Böcekler her yerdeler.

Está lloviendo en todas partes.

Her yerde yağmur yağıyor.

(tres golpes en las partes bajas)

(Üç vuruş sesi)

Construidos en todas partes del mundo

Dünya genelinde, muazzam kaynaklarla

Las bacterias están en todas partes.

Bakteriler her yerdedir.

Grandes partes del océano están contaminadas.

Okyanusun büyük bölümü kirli.

Te hemos buscado por todas partes.

Biz her yerde seni arıyoruz.

Los policías están por todas partes.

Polisler her yerdeler.

- Sale mucho.
- Va a todas partes.

O çok gezer.

Algunas partes de su cerebro son activadas.

Beyninizin bazı bölgeleri aktifleşti.

Pintura desprendiéndose y grietas por todas partes.

boyalar soyulmuştu, her yerde çatlaklar vardı.

Al crecer, podía verlo en todas partes.

Ben büyürken etrafımızda her yerdeydi.

El examen fue dividido en dos partes.

Sınav iki bölüme ayrıldı.

Le he estado buscando por todas partes.

Onu her yerde arıyorum.

Divida este segmento en veinte partes iguales.

Bu doğruyu yirmi eşit parçaya bölünüz.

Vale más el conjunto que las partes.

Bütün, parçalardan daha değerlidir.

El intestino delgado consiste en tres partes.

İnce bağırsak üç bölümden oluşmaktadır.

Este libro está dividido en cuatro partes.

Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.

Ambas partes se oponían a la guerra.

Her iki taraf savaşa karşı çıktı.

La lluvia es necesaria en todas partes.

Yağmura her yerde ihtiyaç duyulur.

Diversas neuronas codificaban diferentes partes de ese laberinto.

farklı beyin hücreleri labirentin farklı kısımlarını kodlardı.

Involucrarse en partes fáciles y seguras del trabajo.

işin kolay ve güvenli kısımlarına dâhil oluyor

Las partes restantes en el espacio son empujadas

uzay boşluğundaki geri kalan parçalar ise itildi

Compramos muchos productos de muchas partes del mundo.

Biz bir çok ürünü dünyanın bir çok yerinden alıyoruz

Escuchamos Google, Google, Google yahu en todas partes

Google,Google,Google yahu her yerde duyuyoruz

Tienen que repartir el pastel en partes iguales.

Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.

Mi madre dividió la tarta en ocho partes.

Annem pastayı sekiz parçaya böldü.

Por favor corta la pizza en tres partes.

Lütfen pizzayı üç parçaya kesin.

Hay gente viviendo en todas partes del mundo.

İnsanlar dünyanın her yerinde yaşıyorlar.

Por favor divide la pizza en tres partes.

- Lütfen pizzayı üç parçaya bölün.
- Lütfen pizzayı üç parçaya ayırın.

La madre dividió la torta en tres partes.

- Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Annem pastayı üç parçaya böldü.

Algunas partes de esta ciudad son muy feas.

Bu şehrin bazı kısımları çok çirkin.

Turistas de Japón, los encontrará en todas partes.

Japon turistler her yerde bulunabilirler.

Las dos partes finalmente se pusieron de acuerdo.

İki taraf nihayet bir uzlaşma üzerinde anlaştılar.

Tom partió la torta en tres partes iguales.

Tom pastayı üç eşit parçaya böldü.

Los teléfonos móviles están ahora en todas partes.

Cep telefonları artık her yerde vardır.

Donde todas sus partes se expanden durante la inhalación

nefes verme sırasında büzülen;

¡Me tropiezo con diferencias de género por todas partes!

Toplumsal cinsiyet ayrımları nereye gitsem karşıma çıkıyor.

Ya saben, todas esas partes pegajosas y cosas colgantes

Yükselip alçalan, dalgalı şeyleri ve nasıl etkileşimde

No veo nada porque en todas partes está oscuro.

Her yer karanlık olduğu için herhangi bir şey göremiyorum.

El inglés se usa en todas partes del mundo.

İngilizce dünyanın her yerinde kullanılır.

El arroz es cultivado en muchas partes del mundo.

Pirinç Dünyanın birçok yerinde yetişir.

El inglés se habla en muchas partes del mundo.

İngilizce dünyanın birçok yerinde konuşulur.

Lo buscaron en todas partes pero no lo encontraron.

Onu her yerde aradım ama bulamadım.

He buscado por todas partes, pero no puedo encontrarlo.

Her yere baktım, ancak onu bulamıyorum.

- Buscamos por todos lados.
- Hemos buscado por todas partes.

- Her yere baktık.
- Biz her yere baktık.

La figura siete muestra todas las partes del motor.

Şekil yedi motorun bütün parçalarını göstermektedir.

Los hombres viven en todas las partes del mundo.

İnsanoğlu dünyanın her yerinde yaşıyor.

Partir una tarta en partes iguales es bastante complicado.

Bir pastayı eşit parçalara ayırma oldukça zordur.

No solo podemos compartir partes del mundo que hemos visto

Biz sadece dünyada daha önce görülmüş yerleri paylaşmıyoruz

Están en todas partes, construyen comunidades en todo el país.

Onlar ülkenin her yanında topluluk kurucuları.

Es reunir a todas las partes interesadas para trabajar juntos.

tüm paydaşları birlikte çalışmak üzere bir araya getirmek.

Aun las partes más difíciles y cansadoras me resultaron fáciles.

Zorlu ve yorucu kısımlar bile kolaylıkla geçti.

Necesitamos activistas del clima en todas partes, en cada esquina,

sadece her odada değil,

Llamamos a las partes que están destrozadas en el continente

kıtanın içerisinde parçalanan kısımlara ise biz levha diyoruz

Ambas partes pasaron el día siguiente preparándose para la batalla.

Her iki taraf ertesi günü savaş.

- Podés ir a todos lados.
- Puedes ir a todas partes.

Her yere gidebilirsiniz.

He buscado en todas partes pero no encuentro mi cartera.

Her yere baktım ama cüzdanımı bulamıyorum.

No lo puedo encontrar a Tomás. Busqué por todas partes.

Tom'u bulamıyorum. Her yere baktım.

Una vez que estalla la guerra, ambas partes están erradas.

Bir defa savaş patlak verdi mi, her iki taraf da hatalıdır.

La totalidad es más que la suma de sus partes.

Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür.

En muchas partes, la naturaleza está amenazada por actividad humana.

Birçok yerde, doğa insan faaliyeti tarafından tehdit edilir.

Tom vio máquinas expendedoras por todas partes cuando visitó Japón.

Tom Japonya'yı ziyaret ettiğinde her yerde otomat gördü.

Sin embargo, están por todas partes y afectan nuestra percepción visual.

Yine de renkler her yerde ve görüş ile algımızı etkiliyorlar.

Son solamente partes del gran entramado que nos constituye como individuos.

bir birey olarak oluşturduğumuz zengin resmin sadece parçalarıdır

El arma secreta del perezoso es un estómago de cuatro partes

Tembel hayvanların gizli silahı dört bölmeli bir mide

La clase cuenta con dos partes, una teórica, la otra práctica.

Ders iki bölümden oluşuyor; biri teorik, diğeri pratik.

Todas las casas temblaban y las alarmas sonaban en todas partes.

Tüm evler sallanıyordu ve her yerde alarmlar çalıyordu.

El Mar Muerto vive: atrae turistas de todas partes del mundo.

- Ölü Deniz yaşıyor: dünyanın her köşesinden turist çekiyor.
- Lut Gölü yaşıyor: dünyanın her köşesinden turist çekiyor.

En muchas partes había poca comida y la gente estaba hambrienta.

Pek çok alanda, az yiyecek vardı ve halk açtı.

Cuando él era joven, solía seguir a Beethoven a todas partes.

Tom, Mary'ye bir şey olabileceğinden endişeleniyordu.

Tenemos las manos, los dedos y algunas partes de adornos también representadas.

ellerimiz, parmaklarımız ve giysinin bir parçası betimlenmiş.

Necesitamos que los alumnos se queden lo suficiente en las partes difíciles

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olmasının güzelliğinden zevk almak için

Y llegamos a un lugar y encontramos tejedores, siempre, en todas partes.

Biz bir yere cup diye atladık ve her yerde örücüleri bulduk.

Tengo 8000 nombres en la lista blanca de todas partes del mundo.

Dünya geneli 8 bin kişi beyaz listemde.

IOS, Android y Windows no importa, este programa funciona en todas partes

İOS, Android ve Windows hiç fark etmiyor her yerde çalışıyor bu program

Incluso antes de llegar a las partes internas de la nube oort

oort bulutunun iç kısımlarına bile ulaşamadan

- Coleccionamos sellos del mundo entero.
- Coleccionamos sellos de todas partes del mundo.

Tüm dünyadan pul topluyoruz.

¡No puedes perderte en las grandes ciudades, hay planos por todas partes!

Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!

El francés se habla en partes de Italia así como en Francia.

Fransızca Fransa'nın yanı sıra İtalya bölgelerinde konuşulur.

El francés se habla en Francia y en algunas partes de Italia.

Fransızca Fransa'da ve İtalya'nın bazı bölgelerinde konuşulur.

Tom adora a Mary y la sigue a todas partes donde va.

Tom, Mary'ye tapıyor ve onun gittiği her yerde onu takip ediyor.

Muy probablemente de las mismas partes pobres del sur y oeste de Chicago.

büyük ihtimalle Chicago'nun aynı yoksul Güney ve Batı Yakası'ndan geliyorlardı.

A hablar del sexo y las partes del cuerpo con padres y maestros,

seks ve vücut bölümleri hakkında konuşmayı öğretirsek,

Entonces ya tienen algo en común con personas de otras partes del mundo.

o hâlde dünya genelindeki insanlarla ortak bir noktanız var.

La policía buscó por todas partes y no pudo encontrar rastros de Tom.

Polis her yere baktı ve Tom'la ilgili hiçbir iz bulamadı.