Translation of "País" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "País" in a sentence and their turkish translations:

¡Qué país!

Ne ülke ama!

Las costumbres sociales varían de país en país.

Sosyal gelenekler ülkeden ülkeye değişir.

- ¿En qué país naciste?
- ¿En qué país nació?

Hangi ülkede doğdunuz?

Dejé el país.

Ülkeden ayrıldım.

Defendieron su país.

Ülkelerini savundular.

Amo mi país.

Ülkemi seviyorum.

Amo su país.

Senin ülkeni seviyorum.

Un país sin casa de putas no es país.

Genelevi olmayan bir ülke, ülke değildir.

- Todos aman su país.
- Todos aman a su país.

Herkes ülkesini sever.

- Japón es un bello país.
- Japón es un bonito país.
- Japón es un hermoso país.

Japonya güzel bir ülkedir.

- ¿Comes arroz en tu país?
- ¿Comen arroz en tu país?
- ¿Comen arroz en su país?

Ülkende pirinç yer misiniz?

- ¿Cuándo emigraste a nuestro país?
- ¿Cuándo emigró a nuestro país?
- ¿Cuándo emigraron a nuestro país?

Ülkemize ne zaman göç ettiniz?

- El rey gobernó el país.
- El rey gobernaba el país.

Kral ülkeyi yönetti.

- Japón es un país industrial.
- Japón es un país industrializado.

Japonya bir sanayi ülkesidir.

- Ellos vienen del mismo país.
- Ellas vienen del mismo país.

Onlar aynı ülkeden geliyorlar.

Los hábitos en la mesa difieren de país en país.

Yeme alışkanlıkları ülkeden ülkeye değişir.

- Siempre quise visitar otro país.
- Siempre quise conocer otro país.

Her zaman başka bir ülkeyi ziyaret etmek istemişimdir.

- Suiza es un hermoso país.
- Suiza es un país bello.

İsviçre güzel bir ülke.

- ¿Tu país tiene armas nucleares?
- ¿Vuestro país posee armas nucleares?

Ülkeniz nükleer silahlara sahip mi.

- ¿Cuándo emigró a nuestro país?
- ¿Cuándo emigraron a nuestro país?

Ülkemize ne zaman göç ettiniz?

- ¿Cuándo emigraste a nuestro país?
- ¿Cuándo emigró a nuestro país?

Ülkemize ne zaman göç ettiniz?

- Polonia es un gran país.
- Polonia es un país grande.

Polonya büyük bir ülkedir.

- Ellos jamás regresaron a su país.
- Nunca regresaron a su país.
- Ellas nunca regresaron a su país.

Onlar asla ülkelerine geri dönmediler.

Gobierna bien su país

ülkesini iyi yönetiyor,

Eso destruiría mi país.

Bu da ülkemi enkaza çevirir.

País contra el invasor!

savunmaları için ısrarla baskı yapıyordu.

Argelia es mi país.

Cezayir benim ülkem.

Nadie conoce mi país.

Kimse ülkemi bilmiyor.

Huyó de su país.

O, ülkesinden kaçtı.

¿De qué país eres?

- Nerelisin?
- Hangi ülkeden geliyorsun?

Ellos abandonaron su país.

Onlar ülkelerini terk ettiler.

¿En qué país naciste?

Hangi ülkede doğdun?

Éste es nuestro país.

Bu bizim ülkemiz.

Mi país me necesita.

Ülkemin bana ihtiyacı var.

¿Quién gobernaba este país?

Bu ülkeyi kim yönetti.

- Quiero saber más sobre tu país.
- Quiero saber más sobre vuestro país.

- Senin ülken hakkında daha fazla şey bilmek istiyorum.
- Ülkeniz hakkında daha çok şey bilmek istiyorum.

- Mary es fiel a su país.
- Mary es leal a su país.

Mary ülkesine sadıktır.

- Este país tiene un clima áspero.
- Este país tiene un clima desapacible.

Bu ülkenin sert bir iklimi var.

- Holanda es un país pequeño.
- Los Países Bajos son un país pequeño.

Hollanda küçük bir ülkedir.

No ayudaría que un país...

Yani aslında bu hiç yardımcı olmazdı, şayet bir millet --

Y mantenerlos fuera del país,

ve onları ülke dışında tutmayı hedefliyor

Y de mejorar nuestro país.

empati ile dinleme görevi.

Y ese país es Cuba.

O ülkelerden biri ise Küba.

Ningún país puede ser exitoso

Genç nüfusunun neredeyse yarısı

Poder, y reformar al país.

ve ülkede reformlar yapar..

Ese país tiene recursos naturales.

O ülke doğal kaynaklara sahip.

¿Es Liechtenstein un país europeo?

Liechtenstein bir Avrupa ülkesi midir?

Japón es un país rico.

Japonya, zengin bir ülkedir.

Él vino de otro país.

O, başka bir ülkeden geldi.

Turquía es un país desarrollado.

- Türkiye gelişmiş bir ülkedir.
- Türkiye gelişmiş bir ülke.

China es un gran país.

Çin büyük bir ülkedir.

España es un país Europeo.

İspanya bir Avrupa ülkesidir.

Alemania es un país frío.

Almanya soğuk bir ülkedir.

África no es un país.

Afrika bir ülke değildir.

Nadie quiere visitar mi país.

Hiç kimse benim ülkemi ziyaret etmek istemiyor.

Nadie defendió a mi país.

Kimse ülkemi savunmadı.

Armenia es un país montañoso.

Ermenistan dağlık bir ülkedir.

¿Podés venir a mi país?

Benim ülkeme gelebilir misin?

El rey gobernaba el país.

Kral ülkeyi yönetti.

Visita este país con frecuencia.

Bu ülkeyi sık sık ziyaret eder.

Él traicionó a su país.

O, memleketine ihanet etti.

¿Qué coméis en vuestro país?

Ülkenizde ne yiyorsunuz?

Holanda es un país pequeño.

Hollanda küçük bir ülkedir.

Australia es un lindo país.

Avustralya çok güzel bir ülkedir.

Luxemburgo es un pequeño país.

Lüksemburg küçük bir ülkedir.

Grecia es un país hermoso.

Yunanistan güzel bir ülkedir.

Pakistán es un país musulmán.

Pakistan müslüman bir ülkedir.

Brasil es un país gigante.

Brezilya büyük bir ülke.

Quiero que mi país gane.

Ülkemin kazanmasını istiyorum.

Este es un bello país.

- Bu güzel bir ülkedir.
- Burası güzel bir ülkedir.

Italia es un hermoso país.

İtalya güzel bir memlekettir.

Suiza es un país neutral.

İsviçre tarafsız bir ülkedir.

La India es mi país.

Hindistan benim memleketimdir.

Nuestro país produce mucha azúcar.

Ülkemiz çok şeker üretir.

Grecia es un país desarrollado.

Yunanistan gelişmiş bir ülke.

Quiero ir a otro país.

Başka bir ülkeye gitmek istiyorum.

Él viene a mi país.

O benim ülkeme geliyor.

Alemania es un país libre.

Almanya özgür bir ülkedir.

Europa no es un país.

Avrupa bir ülke değil.

Es un expresidente del país.

O, ülkenin eski bir devlet başkanı.

Grecia es un país europeo.

Yunanistan bir Avrupa ülkesidir.

Australia es un país asombroso.

Avustralya inanılmaz bir ülke.

Grecia es un país antiguo.

- Yunanistan eski bir ülkedir.
- Yunanistan eski bir ülke.