Examples of using "Orejas" in a sentence and their turkish translations:
İki kulağımız var.
Bir kedinin iki kulağı vardır.
Kulaklarım ağrıdı.
Karıncaların kulakları var mı?
Kulaklarımı deldirdim.
Biz kulaklarımızla duyarız.
- Bir tavşanın uzun kulakları vardır.
- Tavşanların uzun kulakları vardır.
Tavşanların uzun kulakları vardır.
Sineklerin kulağı yok.
Kedinin iki kulağı var.
Kedilerin iki kulağı vardır.
Yaban tavşanlarının uzun kulakları vardır.
Tavşanların büyük kulakları vardır.
Tavşanların uzun kulakları vardır.
O, kulaklarına küpe takar.
Tom kulaklarına kadar borçlu.
Tavşanların uzun kulakları ve kısa kuyrukları vardır.
Neden tavşanların uzun kulakları var?
Bir tavşanın uzun kulakları ve kısa bir kuyruğu var.
Kulaklarınızdaki kulak kirini çıkarmak için ne kullanırsınız?
O ellerini sıkıca kulakları üzerinde tuttu.
Neden tavşanların kulakları büyüktür?
Duvarların kulakları, kapıların gözleri vardır.
Kulak ve kollarındaki yaraların yanı sıra topallayarak yürüyor,
Van Gogh sahiden kulağının birini kesmiş mi?
Onun yeni saç modeli kulaklarını örtüyor.
Eşeğin neden böyle uzun kulakları var?
Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.
İçeri girmezsem kulaklarım donacak.
Kulağının arkasını kaşıdığımda,kedim mırıldanır.
Kulaklarının arkasını kaşıdığımda kedim bundan hoşlanıyor.
Sen hâlâ dünkü çocuksun.
Ben korkunç sesleri engellemek için parmaklarımı kulaklarıma koydum.
Afrika filinin, Asya filinden daha büyük kulakları vardır.
Fakat kulaklarındaki özel kemikler kumdaki en ufak titreşimleri algılar.
Sen bir ağzın ve iki kulağın var, bu yüzden daha çok dinle ve daha az konuş.
Bir tavşanın kulakları bir tilkininkinden daha uzundur.