Translation of "Imposible" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Imposible" in a sentence and their turkish translations:

- ¡Imposible!
- ¡Es imposible!
- Imposible!

İmkansız !

- ¡Imposible!
- ¡Es imposible!

İmkansız!

Imposible.

İmkânsız.

- Es imposible.
- Eso es imposible.

Bu imkansız.

- Está pidiendo lo imposible.
- Ella pide lo imposible.
- Ella está pidiendo lo imposible.
- Pide lo imposible.

O, imkansızı istiyor.

Físicamente imposible.

Fiziksel olarak imkânsız.

¡Eres imposible!

Sen çekilmezsin.

Absolutamente imposible.

Kesinlikle imkansız.

- ¡Esto es imposible!
- ¡No es posible!
- ¡Es imposible!

Bu imkansız.

Es imposible detenerlo

bunu engellemek durdurmak imkansız

imposible de resistir

karşı koymak imkansız

Es absolutamente imposible.

O kesinlikle mümkün değil.

Es imposible hacerlo.

Onu yapmak imkânsız.

Es casi imposible.

O imkansıza yakın.

Nada es imposible.

Hiçbir şey imkansız değildir.

Obviamente, es imposible.

Bu belli ki imkansız.

Es virtualmente imposible.

Bu neredeyse imkansız.

No es imposible.

- O imkansız değil.
- Bu imkansız değil.

Eso es imposible.

O imkansız.

- Vivir sin aire es imposible.
- Es imposible vivir sin aire.

Havasız yaşamak imkansızdır.

Es una tarea imposible.

Bu imkansız bir görev.

E imposible de cambiar.

bir şey olduğu hissine kapılabiliriz.

Si nos parece imposible

Bize imkansız gibi geliyorsa

¿Aún lo ves imposible?

Hala imkansız görüyor musunuz acaba?

Solía ser casi imposible.

O neredeyse imkansızdı.

Me es imposible ayudarte.

Ben belki size yardımcı olamam.

¿Viste que es imposible?

Bunun imkansız olduğunu gördün mü?

Ahora es imposible salir.

Şimdi dışarı çıkmak imkansız.

Es imposible que funcione.

- O muhtemelen çalışamaz.
- Çalışma ihtimali yok.
- Çalışması imkânsız.

La traducción es imposible.

Çeviri mümkün değil.

Sé que es imposible.

Bunun imkânsız olduğunu biliyorum.

Es imposible para mí.

Benim için olanaksız.

Es imposible no amarlo.

Onu sevmemek olanaksızdır.

Es imposible no quererte.

Seni sevmemek imkânsız.

Es imposible alcanzar esa meta.

Bu amaca ulaşmak mümkün değildir.

Es imposible realizar este plan.

- Planı uygulamak mümkün değil.
- Planı uygulamaya koymak mümkün değildir.

Tom sabía que era imposible.

Tom onun imkansız olduğunu biliyordu.

Es casi imposible hacer eso.

Bunu yapmak neredeyse imkansız.

Se ha logrado lo imposible.

İmkansıza ulaşıldı.

No es en absoluto imposible.

Bu hiç imkansız değil.

Eso es imposible para mí.

Bu benim için imkansızdır.

Esto es imposible para mí.

Bu benim için imkansız.

Sabes que eso es imposible.

Bunun imkansız olduğunu biliyorsun.

Nada es imposible para Dios.

Allah için hiçbir şey imkansız değildir.

Es imposible para mí explicártelo.

Onu sana açıklamam imkansız.

- No puede ser.
- Es imposible.

O imkansız.

Sé que no es imposible.

İmkansız olmadığını biliyorum.

Es imposible que esté ocupado.

Onun meşgul olması imkansız.

No podemos hacer lo imposible.

İmkansızı yapamayız.

Lo que propones es imposible.

Senin önerdiğin şey imkansız.

Era imposible entender sus preguntas.

Onun sorularını anlamak imkânsızdı.

No conozco la palabra 'imposible'.

Ben 'imkânsız' sözcüğünü bilmiyorum.

¿Te tocó la lotería? ¡Imposible!

Piyangoyu mu kazandın? Hadi canım!

Lo siento, pero es imposible.

Üzgünüm, ama bu imkansız.

- Lo lamento, pero eso es simplemente imposible.
- Lo lamento, pero sencillamente es imposible.

Üzgünüm, ama bu mümkün değildir.

Nos será imposible encontrar la felicidad.

mutlu olmamız imkansızdır.

Hace tres años, esto era imposible.

Üç yıl önce bu yapılamadı.

Porque era imposible costearse las medicinas.

karşı çıkmak için hasta savunucularıyla çalıştı.

Nada es imposible si tienes fe.

Eğer inanırsan hiçbir şey imkânsız değildir.

Y ante un desafío aparentemente imposible,

İmkânsız gibi görünen bir yarışın eşiğinde

La persona que logró lo imposible

İmkansızı başaran kişi

Se considera imposible viajar al pasado.

Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

Nos fue imposible contestar la pregunta.

Soruyu cevaplamamız imkansızdı.

Le resultó imposible levantar el tapón.

Kapağı kaldırmayı imkansız buldu.

Me es imposible hacer ese trabajo.

O işi benim yapmam imkansızdır.

Lo lamento, pero sencillamente es imposible.

Üzgünüm fakat henüz mümkün değil.

Es imposible vivir en esa isla.

O adada yaşamak imkansızdır.

Es imposible que ella lo supiera.

Onun bundan haberdar olması imkansız.

Pese a parecer imposible, es cierto.

Olanaksız geliyor ama gerçek.

Este trabajo es imposible para él.

O bunu yapamaz.

Le resulta imposible dejar de fumar.

Sigarayı bırakmak onun için imkansızdır.

¿Estás seguro de que es imposible?

Bunun imkansız olduğuna emin misin?

Viajar en el tiempo es imposible.

Zaman yolculuğu mümkün değildir.

Es imposible que haga esto solo.

Bunu tek başıma yapmam imkansız.

Es imposible describir eso con palabras.

Bunu kelimelerle tasvir etmek olanaksızdır.

Me pides que haga lo imposible.

Sen imkansızı yapmamı rica ediyorsun.

Es imposible para mí hacerlo así.

- Öyle yapmam imkansız.
- Benim öyle yapmam imkansızdır.
- Öyle yapmak benim için imkansız.

Me es imposible resolver el problema.

- Benim sorunu çözmem mümkün değildir.
- Problemi çözmek benim için imkansızdır.

Creo que es imposible para Tom.

Sanırım bu, Tom için imkansız.

- No sé lo que significa la palabra 'imposible'.
- Desconozco el significado de la palabra 'imposible'.

- Olanaksız kelimesinin ne anlama geldiğini bilmem.
- İmkânsız kelimesi benim lügatimde yoktur.

Transformamos ese problema de imposible a solucionable.

bu problemi imkansızdan çözülebilir bir şeye dönüştürürüz.

Parece imposible, nadie ha hecho esto antes,

İmkânsız gibi görünüyor, daha önce bunu kimse yapmadı,

Por lo que es imposible investigar nada.

yani bir şeyi araştırmak imkânsız.

Dicen que Trump es imposible de ganar

Trump'ın kazanmasının imkansız olduğunu söylüyorlar

Es imposible hacerle entender la nueva teoría.

Onun yeni teoriyi anlamasını sağlamak imkansızdır.

Es imposible que ella se hubiera suicidado.

Onun kendini öldürmüş olması imkansız.

Fue imposible para mí responder esta pregunta.

Bu soruyu cevaplamam imkansızdı.

Los franceses creen que nada es imposible.

Fransızlar hiçbir şeyin imkansız olmadığını düşünürler.