Examples of using "Harto" in a sentence and their turkish translations:
Bundan bıktım.
Sıkı çalış.
Ben tokum.
Uzun süre konuştuk.
Bıkmıştı.
Ondan bıktım.
Onu dinlemekten bıktım.
- Sıkı çalış ve başaracaksın.
- Sıkı çalışırsan, başarırsın.
Fransızcadan bıktım.
Oyunlardan bıktım.
Koşmaktan usandım.
Ondan bıktım!
Ben her şeyden bıktım.
Senden bıktım.
Hamburgerlerden bıktım.
Senin aptalca düşüncelerinden bıktım.
Saçmalıklarından bıktım.
Kışın sık sık üşütürüm.
Hikayelerinden bıktım!
Onun şikâyetlerinden bıktım.
İşten bıktım.
Yaşamaktan akılalmaz derecede bıktım.
Bu yerden bıktım.
- Ben her şeyden bıktım.
- Ben her şeyden çok bıktım.
Onun davranışından usandım.
Uzun bir süre onu bekledim.
Onların hepsinden bıktım.
Hastayım ve fast food'tan bıktım.
- Bunu yapmaktan bıktım.
- Onu yapmaktan gına geldi.
Hasta ve yorgun olmaktan bıktım.
Uzun bir süre önce bana söylemeliydin.
Ben sürekli şikâyet etmenden bıktım.
Onun şikâyetlerini dinlemekten usandım.
Onun bütün şikâyetlerinden bıktım.
Onun övünmelerini dinlemekten usandım.
O benim sorunlarımdan bıktı.
Ben onun homurdanmasından bıktım.
Sınavı geçmek için sıkı çalıştım.
İki yüz dolar bana göre çoktur.
Onların bütün yalanlarından bıktım.
Peter çocuksu kızlardan bıkmıştı.
Bu yağışlı havadan bıktım.
Uykuya dalmak uzun zamanımı aldı.
Onu yapmak için çok zamanım var.
Ben onunla konuşmaktan bıktım.
Restoranlarda yemek yemekten usandım.
Saçmalıklarından bıktım.
Her gerçeğin açıklanması uzun zaman aldı.
- İngilizceden usandım.
- İngilizceden bıktım!
Eti uzun süre muhafaza etmek isterseniz, dondurun.
Tom'un şikâyetlerinin hepsinden bıktım.
Bunlar gerçeklerdir. Onlar hakkında sıkı düşünün!
Hastanelerden bıktım.
Ona güvenilemez çünkü sık sık yalan söylüyor.
Tom parmağını kesti ve oldukça kötü kanıyor.
O, her gelişinde uzun süre kalır.
Ben ondan bıktım.
Politikacılar arasındaki tüm küçük çekişmelerden bıktım.
Herkes Dan'ın küçümseyen tavrından bıktı.
- Bu kadarı yeter.
- Benden paso.
Tom oldukça mutlu görünüyor, değil mi?
Onun hakkında konuşmaktan bıktım.
Ödevimi yapmaktan yoruldum.
Bu yağışlı havadan usandım.
Tom tam bir müzisyen olan komşusundan dolayı müzikle ilgileniyordu.
Son zamanlarda Tom muhtemelen Mary'nin davranma tarzından bıktı.
Hamburgerlerden bıkıp usandım.
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
Ona onun yalanlarından bıktığımı söyle.
Ben büyük bir zam alıyorum.
Uzun süredir beklediğini biliyorum fakat sadece biraz daha bekler misin?
Onun tembelliğinden usandım.
Bir çocukken bu animeyi çok izlerdim fakat son bölümde kahramana ne olduğunu tam olarak hatırlayamıyorum.
Ben ondan bıktım ve usandım.