Translation of "Guardar" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Guardar" in a sentence and their turkish translations:

- ¿Puedes guardar un secreto?
- ¿Sabes guardar un secreto?

- Sır tutabilir misin?
- Sır saklayabilir misin?
- Bir sır tutabilir misin?

guardar un secreto.

Sır saklayabilirim.

¿Tengo que guardar cama?

Yatakta kalmam şart mı?

¿Sabéis guardar un secreto?

Bir sır tutabilir misiniz?

Eres pésimo para guardar secretos.

Sırları saklamada berbatsın.

¿Me puedes guardar un puesto?

Benim için bir koltuk ayırabilir misin?

Creo que debería guardar silencio.

- Sessiz olman gerektiğini düşünüyorum.
- Bence sessiz olmalısın.
- Bana kalırsa sessiz olmalısın.
- Sanırım sessiz olmalısın.

Es difícil guardar un secreto.

Sır tutmak zordur.

Yo sé guardar un secreto.

- Bir sırrı nasıl saklayacağımı biliyorum.
- Ben nasıl sır tutulacağını bilirim.

Tom nunca puede guardar un secreto.

Tom bir sır bile saklayamaz.

Ella nunca puede guardar un secreto.

O, asla sır saklayamaz.

Así que aprendieron a guardar sus sentimientos.

Bu yüzden hastalarımız duygularını saklamayı öğrenmişlerdi.

Tom no es bueno para guardar secretos.

Tom sır tutmakta iyi değildir.

¿Puedes guardar los trastes en la lacena?

Tabakları dolaptaki yerine koyar mısın?

Quería guardar esto para una ocasión especial.

Bunu özel bir durum içim saklamak istedim.

Por favor, promete guardar esto en secreto.

Lütfen bunu sır olarak saklayacağına söz ver.

Los estudiantes deben guardar silencio durante la clase.

Öğrenciler, ders süresince sessiz olmalıdır.

No debería estar permitido guardar muestras de DNA.

DNA örneklerinin saklanmasına izin verilmemelidir.

Él dijo que teníamos que guardar el secreto.

O, sırrı saklamamız gerektiğini söyledi.

No tengo suficiente espacio para guardar estas cajas.

Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok.

No tenemos sitio donde guardar toda esa comida.

Bütün bu yiyecekleri tutacak bir yerimiz yok.

Podría guardar el secreto, pero no por mucho tiempo.

Ben bunu gizli tutabilirdim ama çok uzun süre için değil.

guardar las imágenes de los estudiantes y publicarlas en internet

öğrencilerin görüntülerini kaydedip internette yayınlayabilirmiş

Deberías guardar tus objetos de valor en un lugar seguro.

- Değerli şeylerini güvenli bir yerde muhafaza etmelisin.
- Değerli eşyalarını güvenli bir yerde saklamalısın.

Queremos comprar una casa, pero para eso necesitamos guardar dinero.

Bir ev satın almak istiyoruz ama bunun için para biriktirmemiz gerekiyor.

- Le prometí guardar el secreto.
- Le prometí mantenerlo en secreto.

Onu sır olarak saklamak için ona söz verdim.

- Tom sabe guardar un secreto.
- Tom sabe mantener un secreto.

Tom sır tutabilir.

Lo vamos a guardar por ti hasta que te vayas.

Sen gidinceye kadar onu muhafaza edeceğiz.

- Tiene el derecho a mantener silencio.
- Tienes derecho a guardar silencio.

- Sessiz kalma hakkına sahipsin.
- Sessiz kalma hakkına sahipsiniz.

Pero no me importa guardar sus cosas hasta que encuentre su asiento".

ama dilerseniz koltuğunuzu bulana kadar eşyalarınızı tutabilirim."

El único secreto que la mujer puede guardar es el que no conoce.

Kadınların tutabilecekleri tek sır, hakkında bilmedikleri bir şeydir.

- No se puede repicar y estar en misa.
- No se puede tocar las campanas y andar en la procesión.
- No se puede chiflar y comer pinole.
- No se puede nadar y guardar la ropa.

Yok öyle, hem karnım doysun hem pastam dursun.

- No se puede repicar y estar en misa.
- No se puede tener el oro y el moro.
- No se puede tocar las campanas y andar en la procesión.
- No se puede chiflar y comer pinole.
- No se puede nadar y guardar la ropa.

İki tavşanı kovalayan bir kişi de yakalayamaz.