Translation of "Difíciles" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Difíciles" in a sentence and their turkish translations:

Son cuestiones difíciles

Zor konular onlar

Son tiempos difíciles.

Bunlar kötü zamanlar.

Estas son preguntas difíciles.

Bunlar zor sorular.

Son difíciles de ignorar.

görmezden gelmek zordur.

Algunos parecen muy difíciles.

Onlardan bazıları çok zor gibi görünüyor.

Estamos viviendo tiempos difíciles.

Bunlar zor zamanlar.

Las matemáticas son difíciles.

Matematik zordur.

Trabajando en esas condiciones difíciles,

O zor şartlarda çalışmak,

Y fueron años muy difíciles.

ve bunlar zor yıllardı.

"Nos ayudan en momentos difíciles".

"Hayattaki zorlukları aşmamızı sağlıyorlar."

Esas dos cosas son difíciles.

Bunları bağdaştırmak zor.

Te quedan opciones realmente difíciles:

çok zor seçimler yapmak zorundasınız:

No hagas preguntas tan difíciles.

Böyle zor sorular sormayın.

Las matemáticas me resultan difíciles.

Matematik benim için zordur.

Estos deberes me parecen difíciles.

Bu ödev benim için zordur.

De personas cuyos trabajos son difíciles,

işleri zor olan ama insan hakları, insan şerefi

Sus poemas son difíciles de entender.

Onun şiirlerini anlamak güçtür.

Algunas palabras son difíciles de definir.

Bazı kelimeleri açıklamak zordur.

Algunos sentimientos son difíciles de describir.

Bazı duyguları tarif etmek zordur.

No me haga preguntas tan difíciles.

Bana böyle zor sorular sorma.

Estoy habituado a tomar decisiones difíciles.

Ben zor kararlar vermeye alışkınım.

Estas dos semanas han sido muy difíciles.

Bu birkaç hafta gerçekten çok zordu.

Hay algunos problemas difíciles que deben abordarse:

Ele alınması gereken bazı zor sorunlar var:

Vino a nuestro rescate en días difíciles

zor günlerde de bizim imdadımıza yetişti

Estos artículos son bastante difíciles de conseguir.

Bu parçaları elde etmesi oldukça zordur.

Encontrar belleza en las cosas difíciles y crear.

zor şeylerde güzellik bul ve yarat.

En la vida, todos pasamos por momentos difíciles.

Bazen hayatta kötü geçen dönemlerimiz olur.

Y ya llevaba 12 horas difíciles de parto.

12 saatlik zorlu bir doğumun henüz başındaydı.

¿Cuáles son las cosas más difíciles de dibujar?

Çizmesi en zor olan şeyler nelerdir?

Algunas películas asiáticas son muy difíciles de entender.

Bazı Asya filmlerini anlamak çok zordur.

Hay algunas cosas que son difíciles de traducir.

Tercüme etmesi zor olan bazı şeyler vardır.

No sé cómo llevarme con esas personas difíciles.

Bu zor insanlarla nasıl geçineceğimi bilmiyorum.

Las vidas difíciles hacen a las personas hermosas.

Zor hayatlar güzel insanlar doğurur.

Como el chino y el coreano son más difíciles

Çince ve Korece, öğrenmeye çalıştığımız Avrupa dillerinden

La realidad y la fantasía son difíciles de distinguir.

Gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.

Las lecciones se están volviendo más y más difíciles.

Dersler gittikçe zorlaşıyor.

- Las matemáticas me cuestan.
- Las matemáticas me resultan difíciles.

Matematik benim için zordur.

Pero también insistir en que juntos, podemos hacer cosas difíciles.

ama aynı zamanda birlikte zorlukları yeneceğimiz bir dünya.

Pero se trata de estilos de vida difíciles, casi masoquistas,

Ancak şüphesiz bu yaşamlar; dengesizlik, siyaset, stres

Y realmente la ayudó a superar algunos momentos muy difíciles.

Bu zor zamanları geçirmesine çok yardımcı oldu.

El camino estará lleno de obstáculos que requerirán decisiones difíciles.

ilerideki güzergâh da zor kararlar almayı gerektiren engellerle dolu olacak demektir.

Aun las partes más difíciles y cansadoras me resultaron fáciles.

Zorlu ve yorucu kısımlar bile kolaylıkla geçti.

Y los cambios son difíciles de tragar para las personas.

Değişimleri kabullenmek insanlar için pek kolay değildir.

Nuestro cerebro es lo bastante robusto para hacer preguntas difíciles,

Beynimiz, böyle zor soruları sorabilecek kadar güçlü

Fue muy frustrante al principio. Eran muy difíciles de distinguir.

Başta çok sinir bozucuydu. Fark etmesi çok zor.

Las ciencias naturales son más difíciles que las ciencias sociales.

Doğa bilimleri sosyal bilimlerden daha zordur.

Yo, como usted, no he dormido en estos días difíciles.

Tıpkı senin gibi, bu sıkıntılı günlerde uyumadım.

Donde otras medidas de distancia social son difíciles de mantener."

...kamusal alanlarında bez yüz maskelerini kullanmanızı öneriyor."

Creo que hay preguntas difíciles para hacernos sobre el suicidio masculino.

Sanırım erkek intiharı konusunda sormamız gereken bazı sert sorular var.

Casi damos por hecho que un artista se las ve difíciles.

Sanatçının sıkıntı çeken bir sanatçı olması beklentisindeyiz.

Sé paciente con Bob. Sabes, él ha atravesado ratos difíciles recientemente.

Bob'ın üzerine fazla gitmeyin.Bilirsiniz, o, son zamanlarda zor bir sürece rağmen devam etmektedir.

En documentos legales se utilizan a menudo palabras y frases difíciles.

Yasal belgelerde, zor kelime ve ifadeler sık ​​sık kullanılır.

- Leer los kanjis es difícil.
- Los kanjis son difíciles de leer.

Kanji'nin okunması zordur.

¡Gracias a mis compañeros, quienes me ayudaron durante los tiempos difíciles!

Zor zamanlarda bana yardımcı olan sınıf arkadaşlarıma teşekkürler!

Los primeros 40 años de la infancia son los más difíciles.

Çocukluğun ilk kırk yılı en zorudur.

- Todos los comienzos son difíciles.
- El primer paso es muy difícil.

Bütün başlangıçlar zordur.

Leemos para perdernos, para olvidar los tiempos difíciles en los que vivimos,

Kaybolmak, yaşadığımız zor zamanları unutmak

Necesitamos que los alumnos se queden lo suficiente en las partes difíciles

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olmasının güzelliğinden zevk almak için

Cuanto más difíciles son las preguntas, menos probablemente seré capaz de responderlas.

Sorular ne kadar zor olursa, muhtemelen onlara o kadar az cevap verebilirim.

No creo que haya un lenguaje fácil. Para mí, todos son difíciles.

Kolay bir dil olduğuna inanmıyorum. Benim için hepsi zordur.

A veces, los problemas que tenemos que resolver son muy, pero muy difíciles.

Bazen çözmemiz gereken sorunlar basitçe çok, çok zordur.

Chris tuvo muy buena nota en esos deberes tan difíciles que le mandaron para casa.

Chris o zor ev ödevinden çok güzel bir derece aldı.

Japón aún no es suficientemente comprendido por otros países, y los japoneses, asimismo, encuentran a los extranjeros difíciles de comprender.

Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

Vamos a buscar esos restos. Recibido. Alpha 6, despegue. Vamos al oeste de uno de los terrenos más difíciles del mundo.

Hadi gidip enkazı bulalım. Batıya, dünyanın en zorlu arazilerinden birinin üzerinden uçuyoruz.

En tiempos difíciles, las personas pueden no hacer un viaje, pero pueden estar dispuestas a pagar extra por un buen café.

Zor zamanlarda, insanlar geziye gitmek istemeyebilir fakat iyi kahve için fazla ödemeye istekli olabilirler.