Translation of "Decidir" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Decidir" in a sentence and their turkish translations:

Te dejaré decidir.

Karar vermene izin vereceğim.

Debemos decidir hoy.

Bugün karar vermeliyiz.

Es momento de decidir.

Karar zamanı!

Al decidir, hacemos una mezcla,

Bu bir yargı ve önemsediğimiz şeylerin karışımı

Te dejo a ti decidir

bunun kararını size bırakıyorum

Tom no se puede decidir.

Tom karar veremez.

Como sea, debemos decidir. ¿Qué haremos?

Her türlü bir karar vermeliyiz. Neyi seçeceksiniz?

Tomen el control remoto, deben decidir.

Kumandayı alın, bir karar vermelisiniz.

Así que debes decidir qué priorizar.

O yüzden bunu öncelik yapmanız lazım.

Recae en ti decidir qué hacer.

- Ne yapacağına karar vermek sana kalmıştır.
- Ne yapacağına karar vermek size kalmış.
- Ne yapacağına karar vermek sana kalmış.

No logro decidir qué coche comprar.

Hangi arabayı alacağıma karar veremiyorum.

Tom no lograba decidir qué comprar.

Tom ne alacağına karar veremedi.

Yo voy a decidir qué hacer.

Ne yapacağıma karar vereceğim.

Nos está costando decidir cuál comprar.

Hangisini alacağımıza karar vermeyi zor buluyoruz.

Tom no podía decidir dónde comenzar.

Tom, nereden başlayacağına karar veremedi.

Tom no podía decidir cuándo comenzar.

Tom ne zaman başlayacağına karar veremedi.

Tom no podía decidir qué ordenar.

Tom, ne ısmarlayacağına karar veremedi.

Tom no podía decidir qué hacer.

Tom ne yapacağına karar veremedi.

Tom no podía decidir cómo comenzar.

Tom, nasıl başlayacağına için karar veremedi.

Tenemos que decidir nuestro siguiente paso.

Sonra ne yapmamız gerektiğini bulmalıyız.

- Tom debe decidir que hacer en seguida.
- Tomás tiene que decidir de una vez qué hacer.
- Tomás tiene que decidir qué hacer de una vez.

Tom ne yapacağına hemen karar vermeli.

- Deberían tener derecho a decidir por sí mismos.
- Deberían tener derecho a decidir por sí mismas.

Onlar kendileri için karar verme hakkına sahip olmalıdır.

Él no conseguía decidir qué dirección tomar.

Hangi kursu izleyeceğine bir türlü karar veremedi.

Tom no puede decidir qué cámara comprar.

Tom hangi kamerayı alacağına karar veremiyor.

No puedo decidir qué vestido debería comprar.

Hangi elbiseyi almam gerektiğine karar veremiyorum.

Deberías decidir si quieres ir o no.

Gitmek isteyip istemediğine karar vermelisin.

Es difícil para nosotros decidir cuál comprar.

Hangisini alacağımıza karar vermek bizim için zor.

Tom no podía decidir qué cámara comprar.

Tom hangi kamerayı alacağına karar veremedi.

Tom no podía decidir hacia donde ir.

Tom nereye gideceğine karar veremedi.

Tom no puede decidir a donde ir.

Tom nereye gideceğine karar veremiyor.

Necesitamos decidir muy rápidamente de qué lado estamos.

hangi tarafta olduğumuza hemen karar vermeliyiz.

Vamos, ustedes pueden. Depende de ustedes, deben decidir.

Hadi, bunu yapabilirsiniz. Bu size bağlı. Bir karar vermelisiniz.

Tom no podía decidir por quién debería votar.

Tom kime oy vermesi gerektiğine karar veremedi.

Dicen que quieren decidir si quedan embarazadas y cuándo,

ve ne zaman gebe kalmak istediğine karar vermek istiyor

No se queden frente a la computadora. Deben decidir.

Bilgisayarınızın başında öylece oturmayın, karar verme zamanı.

¿Qué te ha hecho decidir trabajar para nuestra compañía?

Sizi bizim şirketimiz için çalışmaya ne karar verdirdi?

Depende de ti decidir si vamos allí o no.

Oraya gidip gitmeyeceğimize karar vermek sana kalmış.

Tom tiene edad suficiente para decidir por sí mismo.

Tom kendi kararlarını verebilecek kadar büyük.

Y al día siguiente tenemos que decidir exactamente lo mismo.

ve aynı kararla yarın da karşı karşıya kalacaksınız.

Ahora que eres mayor, decidir qué hacer depende de ti.

Mademki yetişkinsin, ne yapacağına karar vermek sana kalmış.

- Tenemos que decidir cuándo empezamos.
- Tenemos que ver cuándo empezamos.

Ne zaman başlayacağımıza karar vermeliyiz.

El doctor piensa cuidadosamente antes de decidir qué medicamento entregar.

Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.

No me puedo decidir por cuál camino irme a Boston.

Boston'a hangi yoldan gideceğime karar veremiyorum.

- No tienes que decidirlo ahora.
- No necesitas decidir ahora mismo.

Şu anda karar vermek zorunda değilsin.

Tengo que hablar con Tom antes de decidir qué hacer.

Ne yapacağıma karar vermeden önce Tom'la konuşmalıyım.

- Es hora de decidir.
- Es hora de tomar una decisión.

Karar verme zamanı.

Mary no se puede decidir si comprar el vestido o no.

Mary elbiseyi alıp almayacağına karar veremiyor.

No logragaban decidir si ir a la montaña o al mar.

Dağa mı yoksa denize mi gideceklerine karar veremediler.

No hace falta decidir en este momento el lugar de la reunión.

Şimdi toplantı için yer hakkında karar vermek gerekli değil.

Necesito tiempo para reflexionar las cosas antes de decidir lo que hacer.

- Ne yapacağıma karar vermeden önce enine boyuna düşünmek için zamana ihtiyacım var.
- Ne yapacağımı belirlemeden önce etraflıca düşünmek için zamana ihtiyacım var.

Tienes que decidir si vas a ir en tren o en avión.

Trenle mi yoksa uçakla mı gideceğine karar vermelisin.

A Tom le está costando mucho decidir qué ponerse para la fiesta.

Tom partide ne giyeceğine karar vermede zorlanıyor.

Y tenemos todo el desierto para buscar, pero debemos decidir por dónde ir.

Ve onları bulmak için kocaman bir çölümüz var ama ne tarafa gideceğimiz konusunda karar vermeliyiz.

Ahora es la hora de decidir si quieres ir con nosotros o no.

Şimdi bizimle gidip gitmeyeceğine karar verme zamanı.

Es que preparamos a cientos de personas para que puedan decidir sus trabajos.

gerçek mesleki kararların nasıl alınacağı hakkında yüzlerce insana koçluk yaptık.

De cada uno de los altos directivos que iban a decidir mi destino.

her bir kıdemli liderin görsel nitelikteki çöp adamları.

Hasta algo tan importante como decidir con quién pasar el resto de tu vida,

veya kiminle yaşlanacağına karar vermek gibi önemli

- Tenemos hasta mañana a la noche para decidir.
- Tenemos hasta mañana por la noche para decidirnos.

Yarın geceye kadar karar vermek zorundayız.

Tom tiene suficiente dinero como para comprar cualquier computador en esta tienda. Él tan sólo debe decidir cuál.

Tom'un bu mağazadaki herhangi bir bilgisayarı almak için yeterli parası var.O sadece hangisini alacağına karar vermeli.

Los dos líderes eligen decidir la batalla con un duelo de caballeros y, en medio de las porras de

2 lider, orduların arasında şövalyevari bir düello yapmaya karar verirler