Translation of "Criminal" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Criminal" in a sentence and their turkish translations:

¿Eres un criminal?

Bir sabıkalı mısın?

El criminal confesó.

Suçlu itiraf etti.

Lo siento el criminal

Maalesef suç unsuru

El criminal dejó huellas.

Suçlu ayak izleri bıraktı.

El criminal escapó de prisión.

Suçlu hapishaneden kaçtı.

Tom es un criminal convicto.

Tom hüküm giymiş bir suçlu.

Tom no es un criminal.

Tom bir suçlu değil.

Seguimos el rastro del criminal.

Suçlunun izlerini takip ettik.

Él no es un criminal.

O bir suçlu değil.

El gobernador perdonó al criminal.

Vali suçluyu affetti.

Tom no tiene un registro criminal.

- Tom'un bir sabıka kaydı yok.
- Tom'un sabıka kaydı yok.
- Tom'un sabıka kayıtları yok.

Conocemos al criminal. También conocemos al asesino.

Biz suçluyu biliyoruz. Katili de biliyoruz.

El criminal tuvo que ocultar su identidad.

Suçlu kimliğini gizlemek zorunda kaldı.

La Policía averiguó dónde vivía el criminal.

- Polis suçlunun nerede yaşadığını ortaya çıkardı.
- Polis sabıkalının nerede olduğunu buldu.

Por lo que sé es un criminal.

Bildiğim kadarıyla o bir suçlu.

Se creyó que Ben era un criminal.

Ben'in bir suçlu olduğuna inanıldı.

El criminal hizo cosas malignas cuando niño.

Suçlu bir çocuk olarak kötü şeyler yaptı.

Porque es una detención civil y no criminal,

çünkü bu sivil bir durum, bir suç gözaltısı değil.

A la sección segunda, a la corte criminal.

Kısım iki, ceza mahkemesi.

- El criminal está nervioso.
- El delincuente está tenso.

Suçlu gergin.

El criminal fue arrestado y puesto en prisión.

Suçlu tutuklanarak cezaevine konulmuştur.

La mafia es un tipo de organización criminal.

Mafya bir tip suç örgütüdür.

Y cómo funciona el sistema legal criminal en sí.

nasıl işlediğine dair fikirlerimizi ortaya çıkardı.

Me informaron que me trasladaban a la corte criminal,

ceza mahkemesine geçmem gerektiği söylendi.

El criminal no es Bob sino su hermano gemelo.

Suçlu Bob değil, onun ikiz kardeşi.

Este fue un acto criminal patrocinado por el Estado.

Bu bir devlet destekli cezai suçtu.

Aquel hombre es un criminal. No confíes en él.

O adam bir suçlu. Ona güvenmeyin.

El sistema de justicia criminal no va de proporcionar justicia,

belli insanların ve belli toplumların hakları korunurken

Tomando todo en consideración, él no pudo ser el criminal.

Her şeyi göz önüne alırsak, o suçlu olamaz.

¿Qué tan seguro estás de que él es un criminal?

Onun bir suçlu olduğundan ne kadar eminsiniz?

- La policía pudo encontrar al criminal.
- La policía pudo encontrar al delincuente.

Polis suçluyu bulabildi.

Sabíamos que el dinero de la fianza regresa al final de un caso criminal,

Kefalet parasının bir ceza davası sonunda geldiğini biliyorduk,

- ¡Qué padre!
- ¡Qué chido!
- ¡Qué chilo!
- ¡Qué perrón!
- ¡Qué fregón!
- ¡Qué criminal!
- ¡Órale!
- ¡Chachi!

Harika!

Se ha dicho que un hombre a los diez es un animal; a los veinte, un lunático; a los treinta, un error; a los cuarenta, un fraude; y a los cincuenta, un criminal.

On yaşındaki bir erkeğin bir hayvan yirmi yaşındakinin bir çılgın, otuzundakinin bir başarısızlık, kırkdakinin bir dolandırıcı ve ellisindekinin bir suçlu olduğu söylenmektedir.