Translation of "Crece" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Crece" in a sentence and their turkish translations:

La planta crece.

Bitki büyüyor.

Mi barba crece rápido.

Sakalım çabuk büyüyor.

O, a medida que crece...

Çözüldükçe,

Porque en este mundo todo crece.

Çünkü bu dünyada her şey yetişir.

El arroz crece en países cálidos.

Pirinç ılıman ülkelerde yetişir.

El arroz crece en climas cálidos.

Pirinç sıcak iklimlerde yetişir.

Mi confianza en la próxima generación crece.

Bir sonraki nesile olan inancım artıyor.

Un bigote crece en el labio superior.

Bıyık üst dudakta çıkar.

Comete errores, aprende de ellos y crece.

Hatalar yap, onlardan öğren ve büyü!

Recupera el terreno arruinado, y crece de nuevo.

yeniden yetiştiren doğa gibi yenileyici.

El dinero no crece en los árboles, ¿sabes?

- Bilirsin, ekmek aslanın ağzında.
- Bilirsin, para kolay kazanılmıyor.

No digas mentiras, que te crece la nariz.

Yalan söyleme, burnun uzar.

La hierba no crece más rápido si se tira de ella.

Eğer çekerseniz çim hızlı büyümez.

Si el árbol crece hacia allí, significa que ese es el sur.

Eğer tüm büyüme bu yöndeyse güney bu tarafta demektir.

Y a medida que crece, parece que le gusta más y más.

Ve yaşı ilerledikçe bunu daha da çok yapmak istiyor gibi.

Si a una lagartija le cortas la cola, le crece de nuevo.

Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.

Pero ella ahora vive y crece en un mundo entero en otras mentes,

Ama şimdi, benim paylaşmadığım dünya dolusu diğer zihnin içinde

Lleno de pasto fresco que no crece bajo el espeso dosel del bosque,

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

- El dinero no crece en los árboles.
- ¡El dinero no cae del cielo!

Para ağaçlarda yetişmez.

Tatoeba crece a un ritmo de cientos o incluso miles de frases al día.

Tatoeba günde yüzlerce, hatta binlerce cümle oranında büyür.

Y con metal oxidado. Peor aún. Así se contrae el tétanos. Crece en el herrumbre.

Paslı metal olması özellikle kötü. Tetanos böyle kapılır, pasta bulunur.

- Hay gente que piensa que el ananá crece bajo tierra.
- Hay personas que piensan que las piñas crecen bajo tierra.

Ananasın toprak altında yetiştiğini düşünen insanlar var.