Translation of "Superior" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Superior" in a sentence and their turkish translations:

Posible tamaño 7 y superior

olası büyüklük 7 ve üzeri

Recuerda que soy tu superior.

Senin üstün olduğumu unutma.

- Es superior a mí.
- Me supera.

Bu beni aşıyor.

Y coraje, Soult apenas tiene un superior".

ve cesaret için Soult'un neredeyse bir üstü yok " yazdı .

Un bigote crece en el labio superior.

Bıyık üst dudakta çıkar.

- Ella habló a su superior de lo que pensaba.
- Ella le dijo a su superior lo que pensaba.

O, amirine ne düşündüğünü söyledi.

En la parte superior del Shard of Glass.

Shard of Glass binasının üstündeyiz.

Y vamos a comenzar en la parte superior.

yine baştan başlayacağız.

Me duele la muela del juicio superior derecha.

Üst sağ yirmilik dişim ağrıyor.

Por supuesto, la parte superior del kit se sacudirá

tabi kide üstteki kısım sallanacak

La temperatura es muy superior a la de ayer.

Bugün hava sıcaklığı düne göre çok daha yüksek.

Para honrar al poder superior a los que se adscribían.

insanlar arasında ücretsiz olarak paylaşıldı.

Porque es la forma superior de estar con la vida.

çünkü hayatı kucaklamanın en yüce yolu bu.

La parte superior de la montaña está cubierta de nieve.

Dağın üst kısmı karla kaplıdır.

Observa la imagen en la parte superior de la página.

Sayfanın üst kısmındaki resme bak.

Tom encontró lo que andaba buscando en la estantería superior.

Tom, aradığı şeyi üst rafta buldu.

Nota que su oficial superior podría haber cometido un error crucial.

kıdemli subayının kritik bir hata yapmış olabileceğini fark ediyor.

De hecho, ni siquiera había una mujer en el equipo directivo superior

Aslında, kendi şirketimde, kendi kıdemli lider ekibime

Tom limpió la parte superior de la mesa con un trapo húmedo.

Tom, masanın üstünü ıslak bir bez ile temizledi.

El día les da ventaja: los halcones tienen maniobrabilidad y una visión superior.

Üstün görüş ve manevra kabiliyeti... ...şahin ve doğanlara gündüz avantaj sağlıyor.

El codo es la articulación entre el brazo superior y el brazo inferior.

Dirsek; üst kol ve alt kol arasındaki eklemdir.

Lo que quiere decir que la parte superior de los pulmones de los dinosaurios

Yani bunun anlamı, dinozorların ciğerlerinin üst kısmı

Pero ninguna de las dos ventajas pesa más que nuestra capacidad superior de aprender.

Yine de bu iki avantajın hiçbiri bizim üstün öğrenme yeteneğimizi geçemez.

Y porque está en la parte superior de una de estas zonas de subducción.

ama aynı zamanda bu yitim bölgelerinden birinin üstüne oturuyor.

Como surgen en una línea en la parte superior de la matriz de dispersión.

tıpkı düzeneğin üst kısmında tek sıra hâlinde ortaya çıkışları gibi.

Luego estas partículas tendrían que aterrizar en tu garganta o tu tracto respiratorio superior.

Sonra bu partiküllerin boğazınıza ya da üst solunum yolunuza ulaşması gerekir

Haz click en "entrar en el sistema" en la esquina superior derecha de la pantalla.

Ekranın sağ üst köşesindeki "giriş tuşuna" tıklayın.

El muro alrededor de la choza estaba hecho de huesos humanos y en su parte superior había cráneos.

Kulübe etrafındaki duvar insan kemiklerinden yapılmış ve onun üstünde kafatasları vardı.