Translation of "Centro" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Centro" in a sentence and their turkish translations:

centro enemigo.

ana saldırıyı emanet etti

Vamos al centro.

Şehir merkezine gidelim.

Necesito ir al centro.

- Benim şehir merkezine gitmem gerekiyor.
- Şehir merkezine gitmeliyim.

Quiero ir al centro.

Şehir merkezine gitmek istiyorum.

Más precisamente en un centro de negocios en un centro de negocios

bir iş merkezinde bir iş hanında daha doğrusu

- Catherine quiso ir al centro comercial.
- Catherine quería ir al centro comercial.

Catherine alışveriş merkezine gitmek istedi.

Ayer fui al centro comercial.

Dün alışveriş merkezine gittim.

¿Cuál metro va al centro?

Hangi metro şehrin merkezine gider.

Vamos de compras al centro.

Çarşıya alışverişe gidelim.

El centro es un ideal.

Merkez bir idealdir.

Tengo que ir al centro.

Şehre gitmem gerekiyor.

Tom vive en el centro.

Tom şehir merkezinde yaşıyor.

¿Dónde está el centro comercial?

Alışveriş merkezi nerede?

- Hay muchos hoteles en el centro urbano.
- Hay muchos hoteles en el centro.

Şehir merkezinde çok sayıda otel var.

Donde las personas sean el centro

bir yere dönüştürmek için

Y volverse un centro de innovación?

bir yenilik merkezi haline gelebilirdi?

El camino principal, directo al centro.

Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.

He estado en el centro comercial.

Alışveriş merkezine gittim.

Hawái es un popular centro turístico.

Hawaii popüler bir turizm beldesidir.

Voy al centro de la ciudad.

Şehir merkezine gidiyorum.

Dimos vueltas por el centro comercial.

Alışveriş merkezini dolaştık.

Me gustaría ir al centro comercial.

Alışveriş merkezine gitmek istiyorum.

Vivo en el centro del país.

Ben ülkenin ortasında yaşıyorum.

Acertó en el centro del blanco.

On ikiden vurdu.

Hubo un baile en nuestro centro.

Kulübümüzde bir dans vardı.

¿Algún autobús va al centro comercial?

Alışveriş merkezine giden bir otobüs var mı?

¿Qué tren me lleva al centro?

Beni kent merkezine hangi tren götürür?

Su oficina queda en el centro.

Onun ofisi şehir merkezinde yer almaktadır.

- ¿Este colectivo va al centro de la ciudad?
- ¿Este autobús va al centro de la ciudad?

Bu otobüs şehir merkezine gider mi?

Donde la moralidad esté en el centro,

Askeri gücümüzün değil,

Jesús se para justo en el centro

İsa tam olarak merkezde duruyor

Y este es el nuevo centro deportivo

Bu da yeni spor merkezi,

A menudo los domingos voy al centro.

Pazar günü sık sık şehir merkezine giderim.

Tom trabaja en un centro de llamadas.

Tom bir çağrı merkezinde çalışıyor.

Vivimos en el centro de la ciudad.

Şehir merkezinde yaşıyoruz.

¿Viste a alguien en el centro comercial?

Alışveriş merkezinde birini gördün mü?

Por favor, ¿cómo puedo llegar al centro?

Lütfen, merkeze nasıl ulaşabilirim?

Hay muchos edificios altos en el centro.

Şehir merkezinde birçok yüksek binalar var.

Mi oficina está localizada en el centro.

Ofisim şehir merkezinde yer alır.

Él necesita ser el centro de atención.

Onun ilgi odağı olması gerekiyor.

Hay tres tiendas en el centro comercial.

Alışveriş merkezinde üç mağaza var.

Estaba haciendo algunas compras en el centro.

Ben şehir merkezinde alışveriş yapıyordum.

- Nuestra escuela está en el centro de la ciudad.
- Nuestro colegio está en el centro de la ciudad.

- Okulumuz kasabanın merkezindedir.
- Okulumuz şehrin merkezindedir.

Soy neurocientífica y me centro en el interior

Ben bir nörobilimciyim ve odaklandığım yer içerisi,

Viven en las selvas de Centro y Sudamérica,

Orta ve Güney Amerika ormanlarında yaşıyorlar

Hay un núcleo en el centro del mundo

dünyanın merkezinde bir çekirdek var

¿Dónde está el centro de informaciones de hoteles?

Oteller için bilgi merkezi nerede?

Hay un manantial en el centro del pueblo.

Köyün merkezinde bir kaynak var.

Nos sentamos en el centro de la habitación.

Odanın ortasına oturduk.

Se bajó del taxi en el centro comercial.

O, mağazadaki taksiden indi.

Él está en el centro de la atención.

O, ilgi odağıdır.

¿Qué tren va al centro de la ciudad?

Hangi tren şehir merkezine gider?

Ella necesita ser siempre el centro de atención.

O her zaman ilgi odağı olmalı.

En Centro y Sur América se habla español.

Orta ve Güney Amerika'da İspanyolca konuşulmaktadır.

Él cree que es el centro del universo.

O, evrenin merkezi olduğunu düşünüyor.

En el centro del pueblo hay una bandera.

Köyün merkezinde bir bayrak var.

Esta piedra tiene un agujero en el centro.

Bu taşın ortasında bir deliği var.

Pensé que su casa quedaba en el centro.

Evin şehir mekezinde sanıyordum.

Tom siempre quiere ser el centro de atención.

Tom her zaman ilgi odağı olmak ister.

Voy al centro varias veces a la semana.

Haftada birkaç kez şehir merkezine giderim.

- Deberías saber que la Tierra no es el centro del cosmos.
- Deberíais saber que la Tierra no es el centro del cosmos.
- Debería saber que la Tierra no es el centro del cosmos.
- Deberían saber que la Tierra no es el centro del cosmos.

Dünyanın evrenin merkezi olmadığını bilmelisin.

Un sitio neolítico antiguo en el centro de Anatolia.

Orta Anadolu'daki eski bir Neolitik kazı yeri.

Trabajando en un sótano de un centro de detención.

artık pek de sormuyorum.

Justo al lado de un centro comercial de lujo.

ve lüks bir AVM'nin hemen yanında.

En el centro comercial o en el mercado también.

AVM veya pazar alışverişleri...

Como estas zarigüeyas nocturnas en el centro de Melbourne.

Melbourne şehir merkezindeki bu gececi keseli sıçanlar gibi.

Hoy el centro comercial abre la puerta ese día

Bugün avm o gün kapı açıyorlar

De cierta manera, París es el centro del mundo.

- Paris bir şekilde, dünyanın merkezidir.
- Paris bir bakıma dünyanın merkezidir.

Tiene una librería en el centro de la ciudad.

Şehir merkezinde onun bir kitapçı dükkânı var.

Hace muchos años atrás, visité el centro de Hiroshima.

Yıllar önce, ben Hiroşima'nın merkezini ziyaret ettim.

El hotel en que vive está en el centro.

Onun yaşadığı otel kent merkezindedir.

- El centro comercial está desierto.
- La sala está desierta.

Alışveriş merkezi terk edilmiş.

Nuestra escuela está en el centro de la ciudad.

Okulumuz şehrin merkezinde.

El centro meteorológico ha dado aviso de tiempo inclemente.

Meteoroloji bürosu bir sert hava uyarısı yayınladı.

El bus le llevará al centro de la ciudad.

Otobüs seni şehir merkezine bırakacak.

El centro comercial está a una milla por delante.

Alışveriş merkezi bir mil ilerde.

Me compré un sombrero nuevo en el centro comercial.

Mağazada yeni bir şapka aldım.

Voy al centro a por harina y otros víveres.

Un ve diğer malzemeler için kente gidiyorum.

Tom estaba de pie en el centro del cuarto.

Tom odanın ortasında durdu.

Hay un parque en el centro de la ciudad.

Şehrin ortasında bir park var.

Esta calle os llevará al centro de la ciudad.

Bu sokak sizi şehrin merkezine çıkaracak.

Tom apiló todo en el centro de la habitación.

Tom her şeyi odanın ortasına yığdı.

Cada objeto amado es el centro de un paraíso.

Her sevgili nesne, bir cennetin merkez noktasıdır.

El ojo de un huracán queda en su centro.

Bir kasırganın gözü onun merkezidir.

Tenía 12 años y fui reclutada en un centro comercial.

12 yaşındaydım ve bir AVM'de keşfedilmiştim.

Del Center for Policing Equity (Centro para la Equidad Policial).

kurucusu ve CEO'su.

Gente que existía en el centro de sus propias vidas.

kendi hayatının merkezinde olan insanları oynamak istiyordum.

Y en el centro hay un monasterio en el bosque.

Ortada, ormandaki bir manastır var.

Unos pocos momentos después la caballería choca en el centro.

Çok sürmeden süvariler merkezde çarpışmaya girdi.

Justo antes de hibernar, estos osos negros visitan el centro.

Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.

Tenemos el poder de poner la naturaleza en el centro.

...merkezlerine doğayı yerleştirme gücüne sahibiz.

Y había una cosa que se llamaba el Centro 1.

Merkez Bir denen bir şey vardı.

En algún lugar a 12 km del centro de Sanliurfa

Şanlıurfa'nın merkezine 12 km uzaklıkta bir yerde

Hay un bonito parque en el centro de la ciudad.

Kasabanın merkezinde güzel bir park vardır.

No le gusta vivir en el centro de la ciudad.

O, şehir merkezinde yaşamaktan hoşlanmaz.

El parque se encuentra en el centro de la ciudad.

Park şehrin merkezindeydi.