Examples of using "целый" in a sentence and their turkish translations:
Televizyon bütün gün açık.
Ne listeymiş.
Bütün öğleden sonra buradaydım.
Tom bütün gün sıkı çalışıyor.
geniş kapsamlı data,
Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.
O bütün gün uyudu.
Benim vatanım bütün dünyadır.
Bütün gün sert yağmur yağdı.
Fabrika bir yıldır boş duruyor.
Onlar bütün türleri sildi.
Resmi yapmak tam bir gün sürdü.
Bütün gün Tom'u görmedim.
Tom tam bir saat boyunca kesintisiz konuştu.
Adam bir saat konuşmaya devam etti.
Çiftçi bütün gün tarlasını sürdü.
Bütün gün televizyon izliyordu.
Dün bütün gün yağmur yağdı.
Tom bütün gün mektubu aradı.
O, dün bütün gün çalıştı.
Ben bütün gün yemek yemedim.
Tom tam bir rulo duvar kağıdı kullandı.
Tom bütün gün ölçeklerini uyguladı.
Bütün gün oturmak sizin için iyi değil.
Bunun için bütün bir yıl bekledim.
Bunun için bütün yıl bekledim.
Tom'un para ile dolu bir çantası var.
Bir saat boyunca kitabı aradım.
Bütün akşamı onlarla konuşarak harcadık.
Bütün gün yatakta yatmaktan usandım.
ortaya çıkarmam, anlamam ve düzeltmem gereken
Tom'un bugün bütün gün toplantıları var.
Bütün günü parkta geçirdim.
Bütün günü balık tutarak geçirdik.
Gerçekten bir yıl beklemek ister misin?
Bugün bütün gün evde olacağız.
Saçını yapmak Mary'nin tam bir saatini almaktadır.
- Tüm günü plajda geçirdik.
- Bütün günü plajda geçirdik.
Bütün gün çiftlikte çalıştım.
Biz bütün gün poker oynadık.
Tom bütün gün yürüdü.
Bütün gün bir şey yapmadım.
Gün boyunca çalışmış olan Tom dinlenmek istiyordu.
Çiftçi bütün gün tarlasını sürdü.
Pencerenin yanında tam bir saat durdu.
Tom bütün günü bunu yaparak geçirdi.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
Bütün akşamı Tom'la konuşarak geçirdim.
Tom ve Mary tek başlarına bütün pastayı yediler.
Tom bütün gün fabrikada köle gibi çalışır.
Bugün bütün gün evde olacağız.
Tom bütün günü Fransızca telaffuz çalışarak geçirdi.
Tom televizyonu bütün gün açık tutar.
Ama gecenin derinliklerinde keşfedilmeyi bekleyen bir okyanus dolusu bulgu hâlâ var.
Bütün gün bir ofiste mahsur kalmak istemiyorum.
Tom'un onu tek parça halinde evde yaptığına memnun oldum.
Sanırım yarın bütün gün çalışıyor olacaksın.
Tom genelde tüm gün bilgisayarının karşısında oturur.
Bütün günümü o romanı okuyarak geçirdim.
Bütün gün çalışıyorum.
Çekinmeden bütün bir limonu yiyebilir.
Tom bütün gün boyunca TV izlemekten başka bir şey yapmadı.
Bilgisayar tamiri tüm gün sürdü.
Bir ay boyunca aynı şapkayı giydi.
O bütün gün ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
Tom bütün yıl aynı pantolonu giydi.
Tom bütün gün hiçbir şey yememişti ve açtı.
Bütün gün bekledim ama Tom asla gelmedi.
Tom gün boyunca televizyon izlemekten başka bir şey yapmaz.
Tom bütün gün televizyon izlemekten başka bir şey yapmadı.
Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, o tamamen yorgundu.
İlkinde, bütün resme hükmeden rengi değiştirdim.
Tek bir yaprağın sindirimi bir ay sürebilir,
Bugün öfke, gelişigüzelce ''kadın hastalıkları'' olarak addedilmiş
Bütün gün boyunca kuvvetli bir rüzgar esti.
Tüm gün sürekli yağmur yağdı.
Tom bir paket nachos cipsinin hepsini yedi.
Mary'nin kıçını temizlemek için bir rulo tuvalet kağıdına ihtiyacı var.
Tüm gün boyunca televizyon seyretmekten başka hiçbir şey yapmaz.
Bütün gün evde kaldım.
Bugün tüm gün evdeyim.
O bütün gün sürerdi.
Tüm kasaba su altındaydı.
Tom bütün gün ne yapar?
Onu bütün gün boyunca yaptım.
Gelecek pazartesi, o bir aydır hastanede olacak.
O bizim misafirperverliği yararlandı ve bize bir şey ödemeden bütün bir ay kaldı.
Sinemaya gitme yerine bütün gün boyunca evde kaldım.
Bütün bir gün seni çevrim içi görmemem neredeyse beni korkuttu.
Hiç dakik olamaz mısın? Bir saattir burada bekliyorum.
Bütün gün çiftlikte çalıştım.
Butün gün seni düşündüm.
Tom bütün gün okuldaydı.
Buradan tüm şehri görebiliriz.
Onlar bizi bütün gün çalıştırdı.
Yarın bütün gün boş olacağım.
Tom bütün gün bilgisayarının önünde oturuyor.
Tom bütün gün odasında hiçbir şey yapmadan oturuyor.
Bütün günü bilgisayarımın önünde geçirdim.