Examples of using "полу" in a sentence and their turkish translations:
Yerde mi oturuyorsun?
Bebek yerde yatıyordu.
Neden zeminde talaş var?
Ben yerde uyudum.
Ben yerde uyuyacağım.
Tom yerde kan gördü.
Yerde ayak izleri bırakılmıştı.
Yerde hiç kan yok.
O yerde yatıyor.
Tom yerde yatıyor.
- Tom yerdeydi.
- Tom yerde yatıyordu.
O yerde oturuyordu.
Yerde kan vardı.
Tom yerde oturuyordu.
Tom yerde uyudu.
O neden yerde?
Dikkatli ol. Zeminde bir delik var.
Yere oturma.
Tom yerde yatıyordu.
Giysilerini zeminin her yerine bırakmaktan vazgeç.
Ben yerde uyumayı umursamıyorum.
Tom'un yere uzanmasına izin verme.
sabit üzerinde durmuyor yani
Zemin kalın bir halı ile kaplıdır.
O yerde çıplak uyandı.
Tom yerde ölü yatıyor.
Zeminin her yerinde yapraklar var.
Tom her zaman yerde uyur.
Tom bazen zeminde uyur.
Tom yerde uyumak zorunda kaldı.
Polisler yerde biraz kan buldular.
Zemin üzerinde kan lekeleri vardı.
Yerde kırık cam vardı.
Tom yerde kan fark etti.
Ayağımı yere hafifçe vurdum.
Mary ayağını yere hafifçe vurdu.
Yerde çok kan vardı.
- Ben hep yerde yatarım.
- Ben hep yerde uyurum.
Tom yerde oturmayı sever.
Ayna parçaları zemin üzerinde dağıldı.
Tom yerde bağdaş kurdu.
Çocuklar, Tom'un önünde yerde oturuyorlardı.
Herkes yerde bağdaş kurmuş oturuyordu.
Tom, Mary'nin gözlüklerini yerde buldu.
Tom yerde bir şey fark etti.
Tom yerde uzandı ve uykuya daldı.
Gözlüklerini yerde bırakma.
Tom yerde bağdaş kurmuş şekilde oturuyordu.
- Tom yerde bir yatakta uyur.
- Tom yerdeki bir döşek üzerinde uyur.
Tom, Mary'nin telefonunu yerde buldu.
Yere monte edilmiş küçük, kare bir masa,
- Gözümü açtığımda kendimi yerde yatarken buldum.
- Kendime geldiğimde yerde yatıyordum.
Gözleri kapalı bir şekilde yere oturdu.
Bunu mutfakta yerde buldum.
Yerde bir tür beyaz toz vardı.
Polis Tom'un cesedini mutfakta buldu.
Erkekler genelde bütün eşyalarını yere atarlar.
Yerde oturmamın sakıncası var mı?
Para döşeme tahtalarının altında gizlenmişti.
Tom ve Mary her ikisi de zemin üzerine bağdaş kurmuş oturuyordu.
Onu bir tulumun içinde yere eğilmiş buldum.
O, mutfak zemininde baygın bulundu.
Yerdeki adamın sırtında bir bıçağı vardı.
Tom kapı ve Mary'nin arasında yere oturdu.
Tahta döşemede uzandı.
O, yerde bırakılmış son üç kibrit çöpünü topladı.
Tom yerde uyumaktan rahatsız olmayacağını söyledi.
Ayıldığımda kendimi yerde yatıyor buldum.
O, mutfak zemininde bilinçsiz yatarken bulundu.
Tom kirli giysilerini yere bıraktığında Mary bundan hoşlanmaz.
Biz Kanada'da yatakta uyuruz, yerde değil.
Onun cesedini yerde görür görmez polisi aradım.
Onu yere koy.
Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.
Yerde oturdum.
Tom yerde yatan, kurşun yaraları kanayan iki adam gördü.
Tom yerde bir şey fark etti ve ne olduğunu görmek için eğildi.
Tom Mary'nin yanında yere oturdu.
Tom gazeteyi yerde gördü ve onu aldı.