Examples of using "дому" in a sentence and their turkish translations:
Tom vatan hasreti çekiyordu.
Bu evin onarımlara ihtiyacı var.
Evi tamire ihtiyacı var.
Bu ev beş yüz yaşında.
Ev özlemi çekiyor musun?
Ailesini özlüyor.
Tom ev hasreti çekti.
Tom eve doğru koştu.
Vatan hasreti hissediyorum.
Ev hasreti çekiyorum.
Eve yürürüm.
Yurdumu özledim.
Bahçe, eve aittir.
- O ev kaç yıllık?
- O ev kaç yaşında?
Bu eve kadın eli değmesi lazım.
Ben ev işi ile meşguldüm.
hayatımızın ev işine adadığımız kısmı
Yangın evin her tarafına yayıldı.
Çocuk, evine doğru koştu.
O, evime geldi.
Hepimiz vatan özlemi çekiyorduk.
Kediyi evin dışına bıraktım.
Tom yurdunu özlemiş olmalı.
Tom bana evini gezdirdi.
İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.
Ben çok yurtsamıştım.
Bazen yurdumu özlerim.
O, benim evime yakın.
Tom Mary'nin evine gitti.
Ben eve geri gittim.
O nadiren dışarı gider.
Tom biraz vatan hasreti çekiyordu.
Biraz vatan hasreti çekiyorum.
Tom biraz yurdunu özlemiş.
O, kitaplarını evin her yerine bıraktı.
- Evde çıplak ayakla gitmeyi tercih ederim.
- Evde çıplak ayakla gezmeyi tercih ederim.
Bu yol bizim eve gidiyor.
Bu, Tom'un evine giden yol değil.
Onun kahkahası evde yankılandı.
Tom memleketini özlediğini söylüyor.
Sen sadece biraz yurtsamışsın.
Tom Mary'nin evine giden yolu biliyor.
Evi hiç özlemem.
Biz ev işi ile meşguldük.
Soğuk hava patlaması evi sardı.
Ev onarılmalı.
Bu eski evin iyi bir kahyaya ihtiyacı var.
Tom Mary'nin evine geri döndü.
Evin onarıma ihtiyacı var.
Tom hâlâ yurt özlemi çekiyor.
O eve geri dönmek istiyorum.
Tom vatan hasreti çektiğini söyledi.
Köpek, onun evine yaklaşmamı engelledi.
ve bana göre evde bakım iyi işliyor.
Akşam yemeğinden sonra dışarı çıkmamalısın.
Tom memleketini özlemiş.
Vatanımı özledim.
Ev işlerini paylaşıyoruz.
Andrea'yı evden ayrılırken gördüm.
Tom'un evine bir kısayol biliyordum.
Gerçekten bu evi özleyeceğim.
Ne kadar ev işi yaptın?
Tom ve Mary kızlarını evde okutuyor.
Kız yurt özlemi çekiyordu.
Bu eve güçlü bir sevgi bağı hissediyorum.
Bu şarkı beni vatan hasreti çeken yapıyor.
Tom'un vatan hasreti çektiğini biliyorum.
- Tom Mary'nin vatan hasreti çektiğini söyledi.
- Tom, Mary'nin vatan hasreti çektiğini söyledi.
Tom vatan hasreti çektiğimi biliyordu.
Tom vatan hasreti çektiğimi biliyor.
Benim kedi evi terk etti ve asla geri dönmedi.
kadın daha çok ev işleri ve annelikle ilgilendi
Sahip olduğu her şeyle birlikte evi terk etti.
Evden ayrılır ayrılmaz çok yağmur yağmaya başladı.
O, hastalığından dolayı evine hapsedildi.
Ev işini paylaşmayı kabul ettik.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
Tom üzerinde herhangi bir elbise olmadan sık sık evin etrafında yürür.
Ben evde eğitim aldım.
Tom dün evden dışarıya adım bile atmadı.
Benim evimin onarıma ihtiyacı var.
Onun evinin onarıma ihtiyacı var.
Onun evinin onarıma ihtiyacı var.
O evin onarıma ihtiyacı var.
Telefon çalmaya başladığında, Anne evden ayrılmak üzere idi.
Her sabah saat sekizden önce evden çıkarım.
Bu, Tom'un evine giden yol değil.
Annem çıkmadan önce makyaj yaptı.
Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.
Dünyada evde bakım her yıl yüzde 10 büyüyor.
veya benim dediğim şekliyle evde bakımın Airbnb'si.
ve sistemli, ev ev yaklaşımı nihai zaferi… yüksek bir fiyata sağladı.
Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.
Onlar genellikle bizden daha sonra eve gelirler.
O güzel, bu doğru ama o ağzını bir defa açtı mı sen yalnızca kaçmak isteyeceksin.
Susan ev işi yapmaktan nefret eder ama bu sabah annesine mutfakta yardım ediyor.