Translation of "Tocar" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Tocar" in a sentence and their turkish translations:

- Betty pode tocar piano.
- Betty sabe tocar piano.

Betty piyano çalabilir.

- Einstein amava tocar violino.
- Einstein adorava tocar violino.

Einstein keman çalmayı severdi.

Se tocar alguém

birisine dokunursa

Posso tocar piano?

Piyano çalabilir miyim?

Quero tocar violão.

Gitar çalmak istiyorum.

Posso tocar isto?

Buna dokunabilir miyim?

Posso tocar harpa?

Arp çalabilir miyim?

- Quantos instrumentos você sabe tocar?
- Quantos instrumentos sabes tocar?

Kaç tane enstrüman çalmayı biliyorsun?

- Posso tocar o seu cabelo?
- Posso tocar seu cabelo?

Saçına dokunabilir miyim?

Você sabe tocar órgão?

Org çalabilir misin?

Ela sabe tocar violão.

Gitar çalmayı biliyor.

Ele sabe tocar flauta.

O flüt çalabilir.

Tente tocar esta escala.

Bu ölçeği çalmayı deneyin.

Eu sei tocar piano.

- Piyano çalabilirim.
- Piyano çalmasını biliyorum.

É difícil tocar piano.

Piyano çalmak zordur.

Para de me tocar.

Bana dokunmayı bırak.

Você sabe tocar violão?

Gitar çalabilir misin?

Ele sabe tocar violão.

O gitar çalabilir.

Eu costumava tocar trombone.

Trombon çalardım.

Você sabe tocar bateria?

Davul çalabilir misin?

Tom sabe tocar piano?

Tom piyano çalmayı biliyor mu?

Você sabe tocar piano?

Piyano çalabilir misin?

Ela sabe tocar tambor.

O davul çalabilir.

Ele sabe tocar guitarra?

O gitar çalabilir mi?

Tom sabe tocar flauta.

Tom flüt çalabilir.

Tom sabe tocar piano.

Tom piyano çalabilir.

Tom adora tocar piano.

Tom piyano çalmayı seviyor.

Eu sei tocar violão.

Ben gitar çalabilirim.

Tom sabe tocar bateria.

Tom davul çalabilir.

Tom sabe tocar banjo.

Tom banjo çalabilir.

Você sabe tocar violino?

Keman çalabilir misin?

Posso tocar este também?

Ben de buna bir dokunabilir miyim?

Eu adorava tocar jazz.

Caz çalmayı severdim.

Tocar violão é divertido.

Gitar çalmak eğlencelidir.

Não sei tocar piano.

Piyano çalmayı bilmiyorum.

Tom não consegue tocar o piano tão bem quanto costumava tocar.

Tom eskisi kadar iyi piyano çalamıyor.

- João não sabia tocar violão.
- O João não sabia tocar violão.

John gitar çalamazdı.

- Não deixe ele tocar no computador.
- Não o deixe tocar no computador.

Onun bilgisayara dokunmasına izin vermeyin.

- Se o telefone tocar, não atenda.
- Se o telefone tocar, não atendam.

Telefon çalarsa, cevap verme.

Não queremos tocar nos espinhos.

Bu dikenlerin size batmasını istemezsiniz.

Você sabe tocar bem violão?

Gitarı ne kadar iyi çalabiliyorsun?

"Você sabe tocar guitarra?" "Sim."

"Gitar çalabiliyor musun?" "Evet, çalabiliyorum."

Eu ouvi o telefone tocar.

Ben telefonun çaldığını duydum.

Ele não sabe tocar violão.

O, nasıl gitar çalacağını bilmiyor.

Meu pai adora tocar violão.

Babam gitar çalmayı sever.

O telefone parou de tocar.

Telefon zil çalmayı durdurdu.

Não é fácil tocar piano.

Piyano çalmak kolay değildir.

Eu gosto de tocar blues.

Blues çalmaktan hoşlanırım.

Ninguém ouviu a campainha tocar.

Kimse kapı zilini duymadı.

Tom não sabe tocar piano.

Tom piyano çalamaz.

John não sabe tocar violão.

- John gitar çalamaz.
- John gitar çalmayı bilmiyor.

Você já aprendeu tocar violão?

Gitarın nasıl çalındığını hiç öğrendin mi?

Eu gosto de tocar violão.

Gitar çalmaktan hoşlanırım.

Posso tocar na sua barba?

Sakalına dokunabilir miyim?

Tom gosta de tocar piano.

Tom piyano çalmaktan hoşlanır.

Meu passatempo é tocar violão.

- Gitar çalmak benim hobim.
- Hobim gitar çalmaktır.

Tom gosta de tocar bateria.

Tom davul çalmayı seviyor.

A orquestra começou a tocar.

Orkestra çalmaya başladı.

Tom consegue tocar o teto.

Tom tavana dokunabilir.

Tom não sabe tocar violão.

Tom gitar çalamaz.

Gostaria de saber tocar violão.

Keşke gitar çalabilsem.

Tom deseja poder tocar violão.

Tom gitar çalabilmeyi diledi.

Eu sabia tocar essa música.

Ben o şarkıyı çalabilirdim.

Eu gosto de tocar piano.

Piyano çalmayı seviyorum.

Sou bom a tocar piano.

Piyano çalmada iyiyim.

Einstein gostava de tocar violino.

Aynştayn keman çalmayı seviyordu.

Tom não sabe tocar flautim.

Tom pikolo çalamaz.

Ninguém vai querer me tocar.

Kimse bana dokunmak istemeyecektir.

Estou aprendendo como tocar trompete.

Trompet çalmayı öğreniyorum.

- Sempre quis aprender a tocar o oboé.
- Sempre quis aprender a tocar oboé.

Her zaman obua çalmayı öğrenmek istedim.

- Acabei de tocar em uma cobra.
- Eu acabei de tocar em uma cobra.

Ben sadece bir yılana dokundum.

- Eu frequentemente a ouço tocar o piano.
- Eu frequentemente ouço ela tocar o piano.

Ben sık sık onun piyano çaldığını duyarım.

- Tom me ensinou a tocar essa música.
- Tom me ensinou a tocar essa canção.

Tom bana o şarkının nasıl çalınacağını öğretti.

- Eu estou aprendendo a tocar violão agora.
- Eu estou aprendendo a tocar guitarra agora.

Şimdi gitar çalmayı öğreniyorum.

- Venha ver a gente tocar qualquer dia.
- Venha nos ver tocar um dia desses.

Bazen müzik çalmamızı izlemeye gel.

Tocar-lhe, senti-lo, saboreá-lo.

Dokundu, hissetti, tadına baktı.

Você não deve tocar nas pinturas.

Tablolara dokunmamalısın.

Eu conseguia tocar piano muito bem.

Piyanoyu çok iyi çalabilirim.

Você vai tentar tocar a trombeta?

Trompet çalmayı deneyecek misiniz?

Ela sabe bem tocar o piano.

O piyanoyu iyi şekilde çalabilir.

Ela não sabe tocar piano bem.

Piyanoyu çok iyi çalamaz.

Ele gosta muito de tocar violão.

Gitar çalmayı gerçekten sever.

Você ouviu alguém tocar a campainha?

Birinin kapı zilini çaldığını duydun mu?

Ela está começando a tocar piano.

Piyano çalmaya başlıyor.

Fiz ela tocar piano contra vontade.

Rızası olmadan ona piyano çaldırdım.